Mesajı Okuyun
Old 28-05-2011, 17:06   #41
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
8. HUKUK DAİRESİ
E. 2009/6262
K. 2010/611
T. 9.2.2010

• TAPU İPTALİ VE TESCİL (Düzenlenen İnşaat Mühendisi Bilirkişinin Raporu İle Yetinilmesi ve Davanın Katılma Payı Alacağına İlişkin Olduğu Gözardı Edilerek Hüküm Tarihinden Başlatılması Gereken Faizin Dava Tarihinden İtibaren Başlatılmasının Usul ve Yasaya Aykırı Olduğu)

• KATILMA PAYI ALACAĞI (Davanın Katılma Payı Alacağına İlişkin Olduğu Gözardı Edilerek Hüküm Tarihinden Başlatılması Gereken Faizin Dava Tarihinden İtibaren Başlatılmasının Usul ve Yasaya Aykırı Olduğu)

• FAİZ (Tapu İptali ve Tescil - Davanın Katılma Payı Alacağına İlişkin Olduğu Gözardı Edilerek Hüküm Tarihinden Başlatılması Gereken Faizin Dava Tarihinden İtibaren Başlatılmasının Usul ve Yasaya Aykırı Olduğu)

• KATILMA ALACAĞI HESABI (Tasfiye Tarihi Mal Rejiminin Sona Erdiği Boşanma Davasının Açıldığı Tarih Olmayıp Tasfiyeye İlişkin Karar Tarihi Olduğu)

4721/m.227,235

ÖZET
: Dava, tapu iptali ve tescil istemidir. Taşınmazın mal birliğinin geçerli olduğu dönemde tarafların çalışmaları karşılığında elde ettikleri gelirle edinildiği kabul edilerek yazılı şekilde karar verilmiştir. Tarafların iddia ve savunmalarında geçen tüm hususlar araştırılmadan ve değerlendirilmeden karar verilmesi, dava konusu taşınmazın değerinin fahiş olarak hesaplandığı, sürüm değerinin dikkate alınması gerektiğine ilişkin davalı itirazı üzerinde durulmadan, aralarında mülk bilirkişi sinin de bulunduğu üç kişilik bir bilirkişi heyetine taşınmazın sürüm değeri tespit ettirilmeden Bayındırlık ve İskan Bakanlığının birim değerleri dikkate alınarak düzenlenen inşaat mühendisi bilirkişinin raporu ile yetinilmesi ve davanın katılma payı alacağına ilişkin olduğu gözardı edilerek hüküm tarihinden başlatılması gereken faizin dava tarihinden itibaren başlatılması usul ve yasaya aykırıdır.

Katılma alacağı hesabında tasfiye tarihi mal rejiminin sona erdiği boşanma davasının açıldığı tarih olmayıp tasfiyeye ilişkin karar tarihidir. Mahkemece taşınmazın karar tarihine en yakın sürüm değeri dikkate alınarak hüküm kurulması gerekirken; yazılı şekilde boşanma davasının açıldığı tarihteki değerin dikkate alınması doğru değil ise de temyiz edenin sıfatına göre bu husus bozma nedeni yapılmamıştır.

DAVA : AO. ile H.Ü. (O.) aralarındaki tapu iptali tescil ve alacak davasının kısmen kabulüne ve kısmen reddine dair Adana 3. Aile Mahkemesinden verilen 16.06.2009 gün ve 103/568 sayılı hükmün duruşma yapılması suretiyle Yargıtay'ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmiştir. Dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 09.02.2010 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü temyiz eden davalı vekili Avukat A.S. ve karşı taraftan davacı vekili Avukat A.E. geldiler. Duruşmaya başlanarak temyiz isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan ve hazır bulunanların sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek dosya incelendi gereği düşünüldü:

KARAR : Davacı A. O. vekili; evlilik birliği içinde 1.1.2002 tarihinden sonra alınarak davalı eş adına kaydedilen 5032 ada 9 parsel 21 nolu bağımsız bölümün davalı adına olan tapu kaydının iptali ile payının vekil edeni adına tapuya tesciline; olmaz ise; fazlaya ilişen haklar saklı kalmak kaydıyla değerinin yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak vekil edenine verilmesini istemiş; daha sonra ıslahla isteğe konu alacak miktarını 67.833,00 YTL'ye çıkarmıştır.

Davalı H vekili ise, dava konusu taşınmazın vekil edenine ait 1994 yılında edinilen S.S. Azim Konut Yapı Kooperatifi bünyesindeki D Blok 8. kat 16 nolu dairenin satışı sonucunda elde edilen bedelin ve bankadan çekilen kredinin kullanılması ile edinildiğini, dolayısı ile davacının bir hakkı bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuş , ayrıca dava konusu taşınmaza vekil edeninin, davacının müşterek konutu 2004 yılında terk edip gitmesinden sonra güneş enerjisi ve parke yaptırmak, demir kapı taktırmak şeklinde iyileştirici masraflar yaptığını bu masrafların tek başına vekil edeni tarafından karşılandığını açıklayarak yapılacak hesaplamada bu durumun da dikkate alınmasını istemiştir.

Mahkemece; tapu iptali ve tescil isteğinin reddine; bedele ilişkin isteğin ise kısmen kabulü ile 60.860,80 YTLnin dava tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmesi üzerine; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Dosya arasında bulunan bilgi ve belgelere göre; taraflar 30.1.1989 tarihinde evlenmiş, 30.7.2004 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün 16.10.2006 tarihinde kesinleşmesiyle boşanmışlardır. Başka mal rejimi seçilmediğinden; taraflar arasında 1.1.2002 tarihine kadar mal ayrılığı, bu tarihten mal rejiminin sona erdiği boşanma davasının açılma tarihine kadar yasal edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir. İleri sürülüş biçimine göre dava, katılma payı alacağı isteğine ilişkin bulunmaktadır. Bu tür davalarda, eklenecek değerlerden (TMK.m.229) ve denkleştirmeden (TMK.m.230) elde edilen miktarlar da dahil olmak üzere edinilmiş malın (TMK.m.219) toplam değerinden mala ilişkin borçlar çıkarıldıktan sonra kalan artık değerin (TMK.m.231) yarısı üzerinden (TMK.m.236/1) tarafların kazanılmış hakları da dikkate alınarak hüküm kurulması gerekir.

Dava konusu taşınmazın edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu 13.3.2003 tarihinde 48.000,00 YTL bedelle satın alındığı ve tapuda davalı adına tescil edildiği taraflar arasında uyuşmazlık konusu değildir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık; dava konusu taşınmazın tarafların çalışmaları karşılığı elde ettikleri gelirleri ile mi yoksa davalının kişisel malı olduğunu ileri sürdüğü Azim Konut Yapı Kooperatifi kapsamındaki 16 nolu bağımsız bölümün satılması ile mi edinildiği, ayrıca davalının dava konusu taşınmazı edinirken kredi kullanıp kullanmadığı ve eğer kullanmış ise taraflar arasındaki mal rejiminin sona erdiği 30.7.2004 tarihi itibariyle kredi borcu bulunup bulunmadığı ve dava konusu taşınmaza davalının mal rejiminin sona erdiği tarihten sonra yaptığı iyileştirme varsa bunun dikkate alınması gerekip gerekmediği konularında toplanmaktadır. Ne var ki; mahkemece, açıklanan bu hususlar üzerinde durulmadan ve herhangi bir değerlendirme yapılmadan, taşınmazın mal birliğinin geçerli olduğu dönemde tarafların çalışmaları karşılığında elde ettikleri gelirle edinildiği kabul edilerek yazılı şekilde karar verilmiştir. Tarafların iddia ve savunmalarında geçen tüm hususlar araştırılmadan ve değerlendirilmeden karar verilmesi, dava konusu taşınmazın değerinin fahiş olarak hesaplandığı, sürüm değerinin dikkate alınması gerektiğine ilişkin davalı itirazı üzerinde durulmadan, aralarında mülk bilirkişi sinin de bulunduğu üç kişilik bir bilirkişi heyetine taşınmazın sürüm değeri tespit ettirilmeden Bayındırlık ve İskan Bakanlığının birim değerleri dikkate alınarak düzenlenen inşaat mühendisi bilirkişinin raporu ile yetinilmesi ve davanın katılma payı alacağına ilişkin olduğu gözardı edilerek hüküm tarihinden başlatılması gereken faizin dava tarihinden itibaren başlatılması usul ve yasaya aykırıdır.

Kabule göre de; katılma alacağı hesabında tasfiye tarihi mal rejiminin sona erdiği boşanma davasının açıldığı tarih olmayıp tasfiyeye ilişkin karar tarihidir.( TMK. md 227,235) Mahkemece taşınmazın karar tarihine en yakın sürüm değeri dikkate alınarak hüküm kurulması gerekirken; yazılı şekilde boşanma davasının açıldığı tarihteki değerin dikkate alınması doğru değil ise de temyiz edenin sıfatına göre bu husus bozma nedeni yapılmamıştır.

SONUÇ : Davalı vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulüyle usul ve kanuna aykırı bulunan yerel mahkeme hükmünün HUMK.nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, Yargıtay duruşma sının yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca 750 TL avukatlık ücretinin davacıdan alınarak Yargıtay duruşmasında avukat marifetiyle temsil olunan davalı ya verilmesine ve 822,00 TL peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 09.02.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Kazancı