Mesajı Okuyun
Old 23-10-2011, 22:07   #4
icra20

 
Varsayılan

Cevaplar için teşekkür ederim.
Ancak beraat etmesi gerektiğine inanan şahıs, beraatine karar verilmemesi halinde zararın neresinden dönersem kardır zıhniyetiyle lehime olan hükümlerin uygulanmasını derken hertürlü indirim ve ertelemelerden yararlanma niyetiyle söylendiği anlaşılmazmı. Tabiiki HAGB.nin uygulanmasıda bir anlamda lehine olacağı açıktır. Ancak sorun verilen cezanın temyiz edilememesi, şayet temyiz imkanı olsaydı ve verilen ceza yargıtay tarafından da onanmak suretiyle kesinleşip ondan sonra HAGB.nin uygulanması halinde daha adil olmayacakmıydı.
İzah edildiği şekilde HAGB.nin uygulanmasını talep bu anlamda yerinde değilmidir. Henüs kesin olarak suçu subute ermemiştir. Zira mahkeme hükmü yargıtaydan geçerek kesinlik kazanmamıştır. Aksi şekilde şayet HAGB talebinde bulunulmadığı takdirde verilen ceza ertelenebilir ve bu kararın temyiz imkanı varken HAGB.dair verilen kararın temyiz edilememesi ne derece adildir. Kamuoyuna bu husus nasıl açıklanabilir. Her iki karar birbirinden farklıdır birisi Ertelenmesine dair verilen karar yargıtaydan geçtikten sonra onanırsa sabıka olarak gözükecek, HAGB ise hiçbir hukuki sonuç doğurmayacağından sanığı olumsuz etkilemiyecektir.
Bu durumda HAGB. talep etmek sonuçta suçu kabullenmek mi olarak yorumlanacaktır. Bence bu konuya bir açıklık getirilmeli,
Aslında temyiz yolunu açma olarak bu yöntem uygulanabilir. Diye düşünüyorum. Şöyleki beraat etmesi gerektiğine inanan sanık bu durumda çok basit bir kasıtlı suç işleyip yapılacak yargılama sonucundan verilecek ceza sonucunda HAGB,ye konu olan dava yeniden ele alınıp temyiz yoluna başvurmayı sağlamak için hileli ve anlaşmalı bir yol tercihini kullanmaya itecektir. Yani işleyeceği basit bir suçla HAGB.kararını temyiz yolunu açması yeni tartışmalara sebebiyet vermeyecekmidir. Zira Yargıtay C.Başsavcılığı verilen cezayla ilgili hükmün temyiz edilmesi yönünde görüş bildirirken Yargıtay Ceza Genel Kurulu oy çokluğuyla karar vererek reddetmiştir. Bu kararla henüs bir netlik ve birliktelik sağlanmadığı anlaşılmaktadır. Yani tartışılır vaziyette. Oysa internette yaptığım araştırmada bazı yazarlar temyiz hakkının olmamasının arkasında yargıtayın iş yükünün hafifletilmesi ,şayet bu anlayış söz konusu ise adalet tartışılır hale gelmeyecekmidir.
Bir başka sorun 5 yıl sonra dava düşeceğinden sanık halen suçlu olup olmadığını öğrenemeyecektir. 5 yıl sonra düşme kararından sonrada yargıtaya gönderme imkanıda yoktur. Peki suçsuz olduğuna inanan sanık ömür boyu bunun merakıyla psikolojisiyle yaşadığını düşünün. Ben bu HAGM.nin amacını çözmekte zorlanıyorum.
Aslında HAGM.açıkladığım gibi suç işleyipte pişman olan sanık yönünden iyi, aksi durumda olan yönünden ise cezalandırma gibi kötü,
6008 Sayılı yasayla lehe olması nedeniyle hakkında mahkumiyet hükmü kesinleşenlere bile bu hak verilmekle yasanın uygulanmasında adil olup olmadığı tartışılır. Çünkü bu yasadan yararlananlar zaten haklarında verilen mahkumiyet hükmü kesinleşmiş ve öğrenmişlerdir. Sonuçlarına katlanmışlardır. Bunlara bir af gibi gelmekte, beraat edeceğine inanan sanık için ise adeta bir ceza olmakta suçunu kabul etmesi için bir baskı oluşturulmaktadır. Ben suçluları affederim. Suçsuzlar ömür boyu gerçek suçlu olup olmadıklarını öğrenme hakkını ellerinden alıyorum demek değimlidir. Bir suçtan aklanabilmek için başka bir suç işlemeye zorlamaktan başka bir çare yoktur, gibi görüyorum.