Mesajı Okuyun
Old 25-01-2022, 14:43   #1
avukat.fks

 
Varsayılan Kredi Sözleşmelerinde Kefilin Sorumluluğu

Merhaba meslektaşlarım;
Müvekkil 2006 yılında arkadaşı (A) için Genel Nakdi ve Gayri Nakdi Kredi Sözleşmesini kefil olarak imzalıyor. İlerleyen zamanlarda bir başka arkadaşı için de kefil oluyor ve kırmızı kalem yiyor. Daha sonra (A) müvekkili arayarak tekrar kefil olmasını rica ediyor, imzasının gerekli olduğunu söylüyor. Müvekkil de kefil olmak istemediğini zaten kırmızı kalemli olduğunu ve kefilliğinin kabul edilmeyeceğini belirtiyor. (A) kredi borcunu sıfırlayıp tekrar kredi çekiyor ve ödemiyor. 2009 yılında kat ihtarının tebliği ile müvekkil durumdan haberdar oluyor. İhtarnamede 2006 tarihli Genel Nakdi ve Gayri Nakdi Kredi Sözleşmesi uyarınca borçlu cari hesabının kat edildiği belirtiliyor.

İhtar üzerine icra takibi başlatılıyor, müvekkil kredi sözleşmesinin ödeme emriyle tebliğ edilmediği gerekçesiyle memur işlemini şikâyet ediyor. İcra Hukuk Mahkemesince takipte cari hesaba dayanıldığı, ihtarname örneğinin ödeme emriyle tebliğ edildiği, takip talebinde belirtilmeyen ve eklenmeyen sözleşmenin borçluya gönderilmesinin zorunlu olmadığı gerekçesiyle şikâyetin reddine karar veriyor.

Müvekkil banka ile görüşüp sözleşmeyi istiyor fakat sözleşme bulunamıyor. İcra takibi son 9 yıl boyunca takipsizlik nedeniyle kapalı iken (B) AŞ alacağı bankadan temlik ederek dosyayı yeniliyor. Müvekkilin nasıl bir sözleşmeye imza attığını bilmiyoruz. Öncesinde asıl borçlunun bilgilerin ve imzan lazımmış diye sorması ve bankadan sözleşmeyi bulamadıklarından bahisle bilgi verilmemesi nedeniyle müvekkil sözleşmenin varlığından dahi şüpheli. Yenileme emri ise henüz tebliğ edilmedi.

Bu aşamada icra takibinden kurtulmak için ne yapabiliriz?