Mesajı Okuyun
Old 04-02-2008, 11:46   #2
Sinerji Hukuk Yazılımları

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY
15.Hukuk Dairesi

Esas: 2004/3331
Karar: 2005/698
Karar Tarihi: 14.02.2005

ÖZET : Yanlar arasında gerçekleştiği ileri sürülen temel hukuksal ilişki, Borçlar Yasasının 355. maddesinde tanımlandığı üzere niteliğince bir "eser" sözleşmesidir. Kural olarak, eser sözleşmesi, zorunlu şekil koşuluna bağlı değildir. Ancak, sözlü yapılan sözleşme inkar edildiği takdirde, sözleşmenin yapıldığı zamanki miktar veya değeri HUMK.nun 288. maddesindeki miktardan fazla ise akti ilişkinin anılan yasa hükmü gereğince davacı tarafından yazılı delille kanıtlanması zorunludur.

(818 S. K. m. 47, 49, 101, 108, 355, 360, 364, 366) (4721 S. K. m. 2, 6, 24) (1086 S. K. m. 288, 289, 292)

Dava: Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davalı k.davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:

Karar: 1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalı karşı davacının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışındaki sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.

2- Davacı davada; 15.11.2001 tarihinde yaptıkları "sözlü sözleşme" gereğince diş hekimi davalının yapımını yüklendiği üst ve alt çene diş protezinin kullanılamayacak derecede ayıplı olduğunu; ayıpların giderilmesi amacıyla yaptırdığı işlemler ve tedavi sonucu başka bir diş hekimine ( 4.750.000.000 ) TL ödediğini, manevi mağduriyeti sebebiyle manevi zararının gerçekleştiğini ve bu nedenle ( 15.000.000.000 ) TL manevi tazminat ödemek suretiyle manevi zararının giderilmesi ve ayrıca ödediği ( 2.500.000.000 ) TL iş bedelinin iadesi gerektiğini ileri sürerek; belirtilen miktarlardaki maddi ve manevi tazminatların ve ödenen iş bedelinin davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.

Davalı karşı davacı, davacının oynamış durumda olan alt ön grup porselenini kron kesimi uygulamadan tek parça halinde çıkardığını, çift ankerli alt çene modern protezi ankerlerin sıkıştırılması, mümkün olmadığı takdirde değiştirilmesi için laboratuara gönderdiğini, laboratuar işlemleri neticesi ankerlerden ( protez tutucusu ) birinin değiştirildiğini, diğerinin sıkılaştırıldığını; çıkarılmış olan alt ön grup porseleninin yapıştırıldığını, eski alt protezinin düzeltilmiş ankerlerle birlikte takıldığını ve sonuçta alt çene protez tamiri yapıldığını, davacının üst çenesi ile ilgili her hangi bir şekilde onarım ve tedavi yapmadığını, davacının yapılan işin bedelini de ödemediğini savunarak hakkındaki davanın reddine; gerçek dışı iddialarla kişilik haklarına saldırıda bulunması sebebiyle de davacı karşı davalının ( 10.000.000.000 ) TL manevi tazminat ödemesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Mahkemece, davacı karşı davalının maddi tazminat davasının kabulüne ve ( 7.250.000.000 ) TL maddi tazminatın; manevi tazminat davasının kısmen kabulü ile de ( 3.000.000.000 ) TL manevi tazminatın 15.11.2001 olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline; davalı karşı davacının davasının reddine karar verilmiş ve verilen bu karar, davalı karşı davacı vekilince temyiz edilmiştir.

Yanlar arasında gerçekleştiği ileri sürülen temel hukuksal ilişki, Borçlar Yasasının 355. maddesinde tanımlandığı üzere niteliğince bir "eser" sözleşmesidir. Kural olarak, eser sözleşmesi, zorunlu şekil koşuluna bağlı değildir. Ancak, sözlü yapılan sözleşme inkar edildiği takdirde, sözleşmenin yapıldığı zamanki miktar veya değeri HUMK.nun 288. maddesindeki miktardan fazla ise akti ilişkinin anılan yasa hükmü gereğince davacı tarafından yazılı delille kanıtlanması zorunludur. Akdi ilişkinin tanık delili ile kanıtlanabilmesi için ya davacı tarafından "yazılı delil başlangıcına" dayanılmış olması veya davalının tanık dinlenmesine açıkça onay vermiş olması gerekir ( HUMK. md.292, 289 ). Somut olayda davacı tarafından yazılı delil veya delil başlangıcı sunulmadığı gibi, tanık dinlenmesine de davalının açık onayı bulunmadığından akdi ilişki, tanık delili ile kanıtlanamaz. O halde, davacı iddia ettiği gibi, yanlar arasındaki akdi ilişkinin alt ve üst çene protezlerinin ve tedavilerinin tümünü kapsadığını; dava dilekçesinde "yemin" deliline dayanmış olmakla "yemin" delili ile kanıtlayabilir. Mahkemece, davacıya "yemin önerme" hakkı hatırlatılmalı, sonucuna göre yanlar arasındaki akdi ilişkinin kapsamı belirlenmelidir. Ayrıca iş bedelini davalıya ödediğini ileri sürdüğünden Türk Medeni Kanunu'nun 6. ve Borçlar Yasasının 364/1. maddesi gereğince kanıtlamakla davacı ödevli olduğundan, az yukarda açıklanan hukuksal sebeplerle iş bedeli ödemesine yönelik olarak da mahkemece davacıya "yemin önerme hakkı" bildirilmeli, sonucuna göre de davalıya ödeme yapılıp yapılmadığı, yapılmışsa tutarı saptanmalıdır.

Yanlar arasında iş bedelinin miktarı da uyuşmazlık konusu olduğundan; saptanacak akdi ilişkinin kapsamı ve en azından davalının yaptığını bildirdiği iş itibariyle inceleme konusu işi bilir üç kişilik diş hekiminden oluşacak bilirkişi kuruluna davacı muayene ettirilerek Borçlar Kanununun 366. maddesi hükmü gereğince işin yapıldığı tarihteki piyasa rayiç bedellerine göre tutarının belirlenmesi gerekmektedir.

Eser sözleşmesinde eserin ayıplı olması halinde bu ayıplar kabule engel değil ise; iş sahibi ayıpların aynen giderilmesini veya giderilmesi için gerekli bedelin tahsilini ya da iş bedelinden bu miktarın indirilmesini; ayıplar eserin kabulüne engel derecede ise, eseri iade ve ödediği bedelin geri verilmesini ve koşulları oluşmuş ise diğer zararlarını talep edebilir ( BK.md.360 ). Öte yandan, ayıbın giderilmesinin aşırı masrafı gerektirmemesi de zorunludur. Çünkü eser bedelini aşan onarım giderini yüklenici reddedebilir. Bu halde, Medeni Yasanın 2. maddesinde öngörüldüğü üzere, dürüstlük kuralı gereğince, iş sahibi ya ücretten indirim yapılmasını veya sözleşmenin feshini isteyebilir. Az yukarda açıklanan bilirkişi incelemesi yaptırılırken, bilirkişi kuruluna işin "ayıp" derecesinin de tespiti mahkemece yaptırılmalıdır.

Davada; davacı hem ödediğini ileri sürdüğü iş bedelinin geri verilmesini hem de ayıpların giderilmesi masraflarını istemektedir. Oysa, ayıpların aynen giderilmesini yahut masraflarını istemek, aktin aynen ifası doğrultusunda irade bildiriminde bulunulduğunu ifade eder. Bu halde, iş bedelinin iadesi istenemez. İş bedelinin geri verilmesinin istenmesi durumunda sözleşmenin feshi söz konusu olur ve Borçlar Yasasının 108. maddesi gereğince ayrıca olumlu zarar değil, gerçekleşmiş ve sorumluluk koşulları da oluşmuş ise olumsuz zararlar istenebilir.

Açıklanan tüm bu hukuksal çerçeve dahilinde; mahkemece araştırma ve inceleme yapılarak yapılan işin kapsamı belirlenmeli, buna göre iş bedeli saptanmalı, iş bedeline mahsuben davacı tarafından ödendiği kanıtlanan miktar varsa ve iş ayıplı yapılmışsa derecesine göre ayıbın giderilmesi masrafları belirlenirken ödenmeyen miktarın mahsubuyla buna göre tahsili gereken masraf varsa ödetilmesine, iş bedelinin iadesi davasının reddine karar verilmesi gerektiği düşünülmelidir. Öte yandan, davalı yüklenici tarafından yapılan işin ayıpsız olduğunun saptaması durumunda da, ödendiği ileri sürülen iş bedelinin iadesi ve ayıpların giderimi masraflarının ödetilmesi istemine ilişkin davanın tümden reddi gerekeceği kuşkusuzdur. Açıklanan bu hususlar gözetilmeden mahkemece yazılı şekilde alacak ve maddi tazminatın ödetilmesine karar verilmesi doğru olmadığından hükmün bozulması gerekmiştir.

3- Manevi tazminat davasında davacı tarafından hangi hukuksal sebeple manevi tazminat istendiği açıklanmadığı gibi; mahkemece de, hangi yasal nedenlerle sorumluluk koşullarının gerçekleştiği açıklanmadan manevi tazminat davasının kısmen kabulüne karar verilmiştir. Oysa manevi tazminat ya Türk Medeni Yasasının 24 ve izleyen maddeleriyle, Borçlar Yasasının 49. maddesi hükümlerine dayalı olarak kişilik haklarına hukuka aykırı şekilde haksız saldırıda bulunan veya Borçlar Yasasının 47. maddesi hükmü gereğince "bedensel bütünlüğü"nün bozulmasına sebep olan sorumlularından istenebilir. Saptanan ve hukuksal durum bu olunca da; hangi olayların, hangi hukuksal sebeplerle davacının manevi zararının gerçekleşmesine neden olduğu ve bu zararın tazmininde davalının sorumluluğunu gerektiren yasal koşulların gerçekleşmiş bulunduğu açıklanmadan manevi tazminat davasının mahkemece kabulü doğru olmamış, hükmün bu sebeple de bozulması gerekmiştir.

4- Kabule göre de; iş bedelinin iadesi ve ayıbın giderilmesi masraflarının ödetilmesi istemleri yönünden; davalı Borçlar Yasasının 101/1. maddesi uyarınca dava tarihinden itibaren borçlu temerrüdüne düşürüldüğü gözetilmeden; manevi tazminat istemi bakamından da haksız eylemin gerçekleştiği tarih saptanmadan 15.11.2001 tarihinden itibaren mahkemece temerrüt faizi uygulanmasına karar verilmesi de doğru olmadığından bozmayı gerektirir.

Sonuç: Yukarıda 1.bentte belirtilen nedenlerle davalı karşı davacının sair temyiz itirazlarının reddine; 2, 3, 4.bentlerde açıklanan sebeplerle de temyiz itirazlarının kabulüne ve hükmün davalı karşı davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davalı k.davacıya geri verilmesine, 14.2.2005 gününde oybirliği ile karar verildi.

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları
**************************************