Mesajı Okuyun
Old 21-06-2010, 12:08   #13
üye15755

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Yücel Kocabaş
Uyuşmazlığın tüketici mahkemelerinde görülmesi için geçerli bir sözleşme olması gerekir. Sözleşme resmi şekilde yapılmamıştır. Bu nedenle 4822 sayılı kanun ile değişik, 4077 sayılı kanundan kaynaklanan bir uyuşmazlık yoktur. Dava Borçlar Kanununun Genel Hükümlerine göre açılmış sözleşmenin iptali ve geçersiz sözleşme nedeniyle ödenen paranın tahsili isteğine ilişkin olması nedeniyle dava genel mahkemelerde görülmelidir. “ (13.HD. 04.01.2006 T. 2005/15059 E. 2006/76 K. )

Yüklenici şirketin yaptığı inşaat işi TTK 12.maddesine göre ticari iştir. Ayrıca daire alım satımı yüklenici şirketin ticari işletmesi ile ilgilidir. TTK 21 / 2 maddesine göre bir taraf için ticari sayılan iş diğer taraf için de ticari sayılır. Bu yönden dava ticaret mahkemesinde açılmalıdır.

TMK. 706 BK.213 , Tap.K. 26, Noterlik K. 60 ıncı mad. göre tapulu taşınmazların harici satışları geçersiz olup, herkes verdiğini iade eder. Bu durumda alıcı verdiğini güncelleştirilmiş şekliyle geri isteyebilir. Yanıtlarda belirtildiği gibi ceza-i şartlar geçerli değildir.

İyiniyet durumu ile ilgili ; konuya uygulanabilecek 30.09.1988 T. 2/2 sayılı İçtihatı Birleştirme Kararı vardır. Bu karar da “ Kat mülkiyetine tabi olmak üzere başlanılan inşaattan geçerli bir sözleşme olmaksızın bağımsız bölüm satın alınması halinde alıcının tüm borçlarını eda etmesi , onu malik gibi kullanması ve satıcının da bağımsız bölümü teslim etmesine rağmen satıcın tapuda mülkiyetin devrine yanaşmaması halinde MK.nun 2.mad.si gözetilerek alıcı tarafından açılan tesci
l davasının kabul edilebileceğine “ ilişkindir.

Görülmektedir ki somut olaydaki koşullara uymamaktadır. Kararın gayesi inşaat halinde konut almak isteyen alıcıların satıcıya karşı hukuken korunmasıdır. Bir an için İç.Br.K.nın ters çevrilerek satıcı yerine alıcı aleyhine uygulanmak istense dahi, teslim şartı oluşmadığından yinede olaya uygulanması mümkün değildir.


Faiz konusu ; 3095 sayılı kanun son şekline göre “ ticari faiz “ şeklinde bir tanım mevcut değildir. Salt ticari faiz ifadesinin yasal faiz olarak algılanması tehlikeli mevcuttur. Yasanın 1.mad. göre "ana para faizinde" hem ticari işlerde ve hem de ticari olmayan işlerde yasal faiz uygulanır. Yasanın 2. Maddesine göre ticari işlerde temerrüt halinde “ ticari temerrüt faizi “ istenebilir. Yukarıdaki gerekçe ile ortada her iki taraf için de ticari iş söz konusu olduğundan daha önce temerrüte düşürülmemiş ise dava tarihinden itibaren
" ticari temerrüt faizi ( veya merkez bankasının avans işlemlerine uyguladığı faiz de denilebilir ) " istenebilir. Diye düşünüyorum.
Saygılarımla.

Kıymetli Üstadım;

Bir tarafı tüketici olan istisna akitlerinden neşet eden uyuşmazlıkların Tüketici Mahkemesinde çözümlenmesi gerektiği hususunda sizinle hemfikrim.

Müessese olarak Borçlar Kanunu'nda düzenlenmiş olan "istisna akti" ancak her iki taraf da tacir olursa ticari yargıya (nispî ticarî dava) konu olabilir.

Öte yandan, somut olay sizin de işaret buyurduğunuz gibi TTK 21/2. m. mucibince her iki tara için de bir ticarî iştir. Ama her ticarî iş ticarî davaya vücut vermez. Zira ticarî davada ölçü "dava konusunun ticarî iş olması" değildir. Bazı ticarî işler (TTK'da düzenlenen ticarî işler) ticarî davaya vücut veriken bazı ticarî işler ticarÎ yargıya konu edilemezler. Kanun "her ticarî iş ticarî davaya vücut verir" diye bir düzenleme içermiyor, nelerin ticarî dava olduğunu bizatihi kendisi sıralıyor:

TicarÎ davalar; (1)mutlak ticarî davalar, (2)nispî ticarî davalar ve (3)havale, vedia ve telif hakkından kaynaklanıp bir ticarî işletmeyi ilgilendiren ticarî davalar diye üçe ayrılır.

1-) Mutlak ticarî davalar:
- TTK'da düznlenen hususlardan doğan davalar
- MK'da sayılan rehin karşılığı ödünç para verme işinden kaynaklanan davalar
- BK düzenlenen ticarî işletmenin devri, hizmet sözleşmesi sebebiyle rekabetin ihlali, neşir (yayım), itibar mektubu, alım-satım komisyonculuğu, ticari mümessil ve ticarî vekilden kaynaklanan davalar
- Markalara ilişkin mevzuattan doğan davalar
- Borsa, sergi, antrepo, menkul kıymetlerle alakalı davalar
- Bankalar Kanunu ve Ödünç Para Verme Kanunu'ndan kaynaklanan davalar
- Kooperatifler Kanunu'ndan kaynaklanan davalar
- Finanasal Kiralama Kanunu'ndan kaynaklanan davalar
- Ticarî İşletme Rehni Kanunu'ndan kaynaklanan davalar
- İflas davaları
- Oda ve borsa üyelerine ilişkin disiplin işlemlerine karşı açılacak davalar

2-) Nispî ticarî davalar:
Konusu ne olursa olsun, her iki tarafı da tacir olan (TTK21/2'deki gibi ticari iş sayılan değil) davalar nispi ticari davadır.

3-) Havale, vedia ve telif hakkından kaynaklanan ve bir ticarî işletmeyi ilgilendiren davalar da ticari davadır.

Somut olaydaki istisna akti Ticaret Kanunu'nda değil Borçlar kanunu'nda düzenlenen hususlardan olduğu için mutlak ticarî dava değildir. Somut olayda İstisna aktinin her iki tarafı da tacir olmadığından nispî ticarî dava da değildir. Zaten somut olayın konusu 3. maddede sayılan havale, vedia ve telif ile alakalı bir husus da değildir.
Görüldüğü gibi somut olay hiçbir ticarî dava kategorisinde olmadığından ticarî davaya vücut vermez.

İyi çalışmalar...