Mesajı Okuyun
Old 18-10-2007, 22:58   #236
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Birileri beni bir internet yazışma grubuna bilgim dışında üye yapmış... nasıl yapmış bilmiyorum. Sürekli bana mailler geliyor, anında siliyorum... Geçenlerde bir baktım Yazar-Gazeteci Mehmet Şevki Eygi'nin yazısı... Bu adamcağızı severim. Nurlu birisi, bazı fikirleri uç noktalarda olsa bile kötüniyet taşımadığına, gerçek bir dindar olduğuna inancım tam...

Neyse konu o değil. Gelen yazılarını okuyorum. Bazılarına gülüyorum, bazılarına bravo diyorum...

Bu gün gelen bir yazısında bu başlığa çok uyan bir yazı yazmış...

Alıntı:
Çay taze mi diye soruyorum. Tabiî taze cevabını veriyorlar. Bir çay diyorum, geliyor, Çapanoğlunun abdest suyu gibi, berbat mı berbat. Be adamlar, taze çay yoksa kahve içerdim, niçin beni aldattınız?

Küçük semt pazarına gidiyorum. Alışveriş yaptığım her esnaf "Bereket versin" diyor. Burada durum o kadar bozuk değil.

Geçenlerde lüks bir kafeye gittim. Garsonların nezaket ve kibarlığına hayran kaldım. Kafeyi Kanadalı bir hanım işletiyor.

Ezan okununca bir camiye girmek istiyorum. Kapıdaki kaba biri "Ayakkabılarını poşete koy..." diye sert bir şekilde emir ediyor. Camiye girmiyorum, ayakkabılarımı tekrar giyip gidiyorum.

Çarşıkapı'daki yeraltı geçidinin yanındaki camide eskiden kalma zerenduz bir levha vardı. Son gittiğimde onun yerini boş gördüm. Çalınmış. Kime ne...

Ayvansaray'da Hazret-i Cabir Camii'nde Çarşambalı Arif Efendi'nin gerçekten nefis bir levhası vardı. O da çalındı, geçenlerde 25 bin liraya müzayedede satılmış. Çalan, bilerek alan, satan, göz yuman... hepsi ateşte yansın.

Artık İstanbul'u terk etmek zamanı geldi. Yaşlılık günlerimi bu şehirde geçirmek çok zor olacak.

Bir ayağım yine İstanbul'da kalmak üzere en fazla iki-üç saat uzaklıkta küçük bir yere taşınmak istiyorum. Gürültüsüz, patırtısız, trafiksiz, koşuşturmasız sakin bir yer.

Eskiden kalma iki katlı bir ev, küçük bir bahçe. Zaten ben kalabalıktan hoşlanmam. Böyle bir yer bulabilir miyim acaba?


içimden, aramıza hoş geldin dedim...