Mesajı Okuyun
Old 07-11-2015, 12:24   #26
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ
E. 2014/16668
K. 2015/3295
T. 3.3.2015

• BOŞANMA DAVASININ FER'İSİ NİTELİĞİNDE OLAN YOKSULLUK VE TAZMİNAT İSTEMİ ( Savunmanın Genişletilmesi Yasağı - İstemler Tahkikat Aşamasında İleri Sürüldüğü/Davacının Açık Muvafakati Olmadığı Gibi Islah Dilekçesi de Verilmediği/Taleplerin Esası Hakkında Karar Verilemeyeceği )

• SAVUNMANIN GENİŞLETİLMESİ YASAĞI ( Boşanma Davasının Ferisi Niteliğinde Olan Yoksulluk ve Tazminat İstemi - İstemler Tahkikat Aşamasında İleri Sürüldüğü/Davacının Açık Muvafakati Olmadığı Gibi Islah Dilekçesi de Verilmediği - Mahkemece Taleplerin Esası Hakkında Karar Verilmesinin İsabetsizliği )

• İSTEMLERİN ESASI HAKKINDA KARAR VERİLEMEYECEĞİ ( Boşanma Davasının Ferisi Niteliğinde Olan Yoksulluk ve Tazminat İstemi - İstemler Tahkikat Aşamasında İleri Sürüldüğü/Davacının Açık Muvafakati Olmadığı Gibi Islah Dilekçesi de Verilmediği - Mahkemece Taleplerin Esası Hakkında Karar Verilmesinin Bozma Nedeni Olduğu )

6100/m.141
4721/m.174,175

ÖZET : Dava; boşanmanın fer'isi niteliğindeki yoksulluk ve tazminat taleplerine ilişkindir. İstem savunmanın genişletilmesi yasağı başladıktan sonra tahkikat aşamasında ileri sürülmüştür. Davacının açık muvafakati yoktur. Bu talepler bakımından ıslah dilekçesi de verilmemiştir. Bu durumda taleplerin esası hakkında karar verilemez. Bu husus nazara alınmadan karar verilmesi doğru bulunmamıştır.

DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davacı tarafından; kusur belirlemesi, davalı lehine hükmedilen nafakalar ve tazminatlar yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : 1- ) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.

2- ) Davalı, boşanmanın fer'isi niteliğindeki yoksulluk ve tazminat taleplerini, savunmanın genişletilmesi yasağı ( HMK m. 141 ) başladıktan sonra tahkikat aşamasında ileri sürmüştür. Davacının açık muvafakati yoktur. Bu talepler bakımından ıslah dilekçesi de verilmemiştir. Bu durumda taleplerin esası hakkında karar verilemez. Bu husus nazara alınmadan yazılı şekilde karar verilmesi doğru bulunmamıştır.

SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarda 2. bentte gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin ise yukarda 1. bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, istenmesi halinde temyiz peşin harcının yatırana iadesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere ( 2. ) bentteki bozma sebebinde oyçokluğuyla, diğer yönlerden oybirliği ile, 03.03.2015 tarihinde karar verildi.

KARŞI OY :

Davacı bakımından; talep sonucunu, davanın temelini oluşturan vakıaları, davanın hukuki sebebini değiştirmek veya talep sonucuna yeni bir talep eklemek veya talep sonucunu genişletmek, dava değiştirme veya genişletme; davalı bakımından da, savunmanın dayandırıldığı vakıaları, defi ve maddi hukuka dair itirazları değiştirmek veya genişletmek savunmanın değiştirilmesi veya genişletilmesidir. Davacı bu hakkının, cevaba cevap dilekçesi ile, davalı da 2. cevap dilekçesi ile diğerinin "muvafakatine" bağlı olmaksızın serbestçe; ön inceleme aşamasında ise karşı tarafın "açık onayı" ile kullanabilir.

Ön inceleme duruşmasında ise, taraflardan biri mazeretsiz olarak gelmezse gelen taraf, karşı tarafın muvafakati aranmaksızın bu imkandan yararlanabilir. Ön inceleme aşamasının tamamlanmasından sonra ise, her iki taraf da, karşı tarafın "açık muvafakati" halinde, muvafakat verilmez ise ıslaha başvurmak suretiyle bu imkandan yararlanabilir. ( 6100 sayılı HMK. m. 141 ) Boşanma davalarında, asıl talep boşanmadır. Asıl talebin kabulüne bağlı, ondan bağımsız olmayan, asıl talebin eki niteliğindeki ( diğer bir ifade ile asıl talebin içinde gizlenmiş halde olan ) taleplerin, herhangi bir harca tabi olmaksızın davacı tarafından asıl talebe eklenmesi, davalı tarafından da "boşanmaya karar verilmesi halinde" nazara alınmasının istenmesi, davanın veya savunmanın değiştirilmesi veya genişletilmesi sayılmaz. Çünkü, bu talepler ileri sürülmekle ne dava değişmekte veya genişlemekte, ne de savunma değişmekte ve genişlemektedir. Başlangıçta bunlar ne idi iseler, aynı olmaya devam etmektedirler. O nedenle, boşanma davasıyla birlikte talep edilen boşanmanın eki niteliğinde olan, Türk Medeni Kanununun 174. maddesinde düzenlenen maddi ve manevi tazminat ile aynı Kanunun 175. maddesine düzenlenen yoksulluk nafakası, iddia ve savunmanın değiştirilmesi veya genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın tahkikat sona erinceye kadar ileri sürülebilir.

Öte yandan, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu, iddia ve savunmanın değiştirilebileceği veya genişletilebileceği süreyi, 1086 Sayılı Kanundan farklı olarak, ön inceleme aşamasına kadar uzatmıştır. Boşanmanın eki niteliğindeki talepleri, iddia ve savurmanın kapsamına dahil eden bir değişiklik ya da bu anlama gelen bir düzenleme getirilmemiştir. 1086 Sayılı Kanun mer'i iken, boşanma davası içindeki boşanmanın eki niteliğindeki bu talepler, tahkikat sona erinceye kadar istenebiliyorken, 6100 Sayılı Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra neden istenemesin? Bunu anlamak da mümkün değildir. Sayın çoğunluk, 1086 Sayılı Yasanın, dava ikamesi ile hasıl olan neticeleri düzenleyen 185. maddesindeki "Kanunu Medenide tayin olunan haller mahfuz kalmak şartıyla" şeklindeki hükmün, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunda yer almadığından hareketle, bu sonuca ulaşmaktadır. Oysa bununla amaçlanan, re'sen araştırma ilkesinin geçerli olduğu davalarda, bu maddenin ( 1 ) ve ( 2 ) benlerinde gösterilen sonuçların hasıl olmayacağıdır. Dolayısıyla, 1086 Sayılı Kanunun 185. maddesindeki değinilen hükme, 6100 Sayılı Yasada yer verilmemiş olmasından bu sonuç çıkarılamaz. Davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılması yargının görevidir. ( Anayasa m. 141/4 ) Hakim, yargılamanın makul bir süre içinde ve düzenli bir biçimde yürütülmesini ve gereksiz gider yapılmamasını sağlamakla yükümlüdür. ( HMK. madde 30 ) Bu yükümlülük, aynı dava içinde çözümlenmesi mümkün olan, asıl talebin kabulüne bağlı fer'i talepler hakkında yeni dava açılmamasına ve gider yapılmasına sebebiyet vermemeyi de gerektirir. Bu bakımdan, boşanmanın eki niteliğindeki taleplerin iddia ve savunmanın değiştirilmesi veya genişletilmesi yasağına bağlı olmaksızın aynı dava içinde çözümlenmesi usul ekonomisine de uygundur. Açıklanan sebeplerle, sayın çoğunluğun, bu talepleri "iddia ve savunmanın kapsamında" gören görüşüne katılmıyorum.

Kazancı