Mesajı Okuyun
Old 09-05-2010, 21:01   #733
Av. Şehper Ferda DEMİREL

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Adnan Koray
Bir deney yaptım: 30 yıldır "abla" dediğim ablama 1 hafta boyunca adıyla hitap edecektim. Ama 10 dakikada nakavt oldum.

Karakterimiz kaderimizdir. Yapılacakları yazdığım kağıtlar yapılmadan yırtılıyor.Yapılması gerekenler varsa zaten yapılıyor.

Geleceği bilmiyoruz. Yarın ne olacağını bilmiyoruz. Ama biz bilmiyoruz.Uzaydan bizi izleyen biri varsa herşeyi görüyor. Onun için insanlar ölmüş, dünya yokolmuş. Yani bir bütün bir parçası, bir boyutu, bir kabini olarak görüyor şu anda yaşadıklarımızı ve gelecekte yaşayacaklarımızı.

Bazen şunu seziyorum, anlıyorum: Evren, her şey "BİR". Bir olması demek herşeyin birbiriyle bağlı olduğu anlamına gelir.Bağlar ise, herşeyi bağlar.

Biz ise yarın diye, son diye bir takım kavramlar yaratıyoruz. Çünkü,Bir film başlıyor sonra bitiyor, insan doğuyor sonra ölüyor, yolculuğa çıkıyoruz sonra yolculuk bitiyor, 1 litre süt alıyoruz lıkır lıkır içiyoruz sonra süt bitiyor. Hep böyle... Bu bizim kemiklerimize işleniyor. Son olmak zorunda, diyoruz.

Tüm mesele bilmek ile alakalı. Biz bilmediğimiz için istediğimizi yaptığımızı sanıyoruz. Yarın ne olacağını bilmiyoruz. Bilmemek, kaygıya neden oluyor.

Kaygı ise, temel belirleyici oluyor.


Yarın ne olacağını bilmiyoruz, doğru. Tüm yaşamımızın önceden kurgusu yapılmış, a'nı ve yarını çoktan belli bir kesit olma ihtimali de doğru olabilir. Yaşamlarımız bütünün içinde bir zerreden ibaret, bizimle başlayıp, bizimle bitmiyor, dahası doğumumuzu olduğu kadar yaşamımızı da umursamıyor, bunlar da doğru.

İstediğimizi yaptığımızı sanıyor ancak aslında istenen ya da hazırlananı yapıyor olsak velev ki; KAYGI NEDEN? Hal böyleyse kaygılanmak için HİÇ neden göremiyorum

Ölüm kaygısı/korkusu mu acaba gözlemlemekle yatıştırabilmeyi umduğunuz?