Mesajı Okuyun
Old 18-10-2005, 22:16   #18
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

Kadına uygulanan şiddetin maliyeti de büyük

Kadına uygulanan şiddetin Türkiye’ye maliyeti yıllık 1-7 milyar dolar.

İSTANBUL - Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu ve Hürriyet Gazetesi Aile İçi Şiddete Hayır Kampanyası Organizasyonu,‘Türkiye’de Kadına Karşı Şiddet Kampanyaları’ konusunda TÜYAP Kitap Fuarı’nda bir panel düzenledi. Panelde yeni dönemde gerçekleştirilecek projelerin yanısıra kadına karşı şiddetin maliyeti konusunda da çarpıcı bilgiler verildi.


BM Nüfus Fonu Proje Koordinatörü Meltem Ağduk, Türkiye’de kadınlara uygulanan şiddetin maliyetinin bir yılda yaklaşık 1-7 milyar dolar olduğunu ve bundan sonra şiddetin ekonomik boyutuna daha çok vurgu yapacaklarını söyledi.

10-11 Kasım’da İstanbul’da düzenlenecek ”Aile İçi Şiddet- Dünyadan İyi Örnekler Uluslararası Sempozyumu” ile ilgili bilgi veren Hürriyet Kurumsal İlişkiler Direktörü Temuçin Tüzecan da, sempozyumun dünyada şimdiye kadar yapılmamış bir bilgi değişimi toplantısı olacağını söyledi.



Temuçin Tüzecan: Dünyadaki bütün önemli sivil toplum kuruluşlarından üst düzey yöneticilerin katılacağı BM’nin direktörlerinin katılacağı, şimdiye kadar teyit edilmiş iki bakan var biri İngiltere biri İsveç, konuyla ilgili şirketlerin başkan yardımcılarının katılacağı dünyada şimdiye kadar yapılmamış bilgi değişimi toplantısı olacak. Iki yılda bir belki her yıl yapmayı planlıyoruz.10-11 Kasım’da. Biz sivil toplum kuruluşu, şirket ve BM örgütü olarak İstanbul’u sosyal bir sorunun çözümünde merkez haline getirecek bir girişim başlatıyoruz.



Meltem Ağduk: Bu sempozyumda üç çalıştayımız olacak. Bunlardan iki tanesi; Hollanda ve Kanada’nın tamamen erkeklerle çalışan erkek örgütleri. Ama kadına karşı şiddet konusunda çalışan erkek örgütleri. Bu ikisi de dünyanın en iyi örnekleri. Kurucu üyeleri geliyor bu derneklerin. Ciddi bir deneyim paylaşımı olacak. Türkiye’de ilk kez böyle bir şey yapılacak. Böyle bir program uygulanacak. Bunun için de aslında Hürriyet Gazetesi’ne teşekkür etmek gerekiyor. Dünyada da neredeyse hiç olmayan bir örnek. Özel şirketler kadına karşı şiddet konusunda çalışıyorlar, çeşitli ülkelerde kendi aralarında ittifak kuranlar bile var. Ama bir medya kuruluşunun başından sonuna kadar böyle bir konuyu ele alıp, eğitimlerle, kampanyalarla işin içine girmesi gerçekten ilk örnek.

Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu Proje Koordinatörü Ağduk yürüttükleri kampanyalarla ilgili şu bilgileri verdi:
Biz 30 yıldır Türkiye’de çalışan BM örgütüyüz. Özellikle kadına karşı şiddet son 10 yılda çalışma alanımızın içine girdi. 2004 Kasımından itibaren ‘Kadına Karşı Şiddet Kampanyası’ yürütüyoruz.

Gençler özellikle odak noktamızı oluşturuyorlar. Onları bu işin dinamosu olarak görüyoruz.Bizimki eğitim ayağı olan bir kampanya değil, daha çok farkındalık yaratma, kamuoyunda bilinç yaratma kampanyası. Ve biz biraz daha farklı yerden bakmak istedik. Kadınlara değil de erkeklere odaklanmaya karar verdik kampanyamızda. Türkiye Futbol Federasyonu ile bir ortaklık yaptık ve bütün birinci lig takımlarıyla geçen yıl aralık ayının ilk haftasonu oynanan birinci lig maçlarında tüm takımlar bizim kampanya logomuzu ve sloganımızı içeren tişörtlerle çıktılar sahaya.

Türk Silahlı Kuvvetleri’yle de birlikte bir çalışmamız var. Silah altına alınan genç erkeklere 1 günlük zorunlu eğitim veriyoruz. Bu yıldan itibaren kadınlara karşı şiddetle mücadele ile ilgili bir bölüm de koyduk bu programa. Amacımız erkeklerin bu işin içine katılmasını sağlamak.

Temuçin Tüzecan:
“Aile İçi Şiddete Son Kampanyası” için yaklaşık bir yıl önce yola çıktık. Ve bu projeyi başlatan ekibin lideriyim diyebilirim. 18 ekim’de yola çıktığımızda açıkçası bir pilot projenin bu kadar büyüyeceğini düşünmüyorduk. Bir otobüsle, İstanbul’un dört ilçesinde başladık. İnsanların tepkisinin ne olacağını bilmiyorduk. Mantığımız şuydu: Hürriyet’in büyük bir erişim gücü var. Bu erişim gücünü toplumsal dönüşüm içinde olumlu bir amaç için nasıl kullanabiliriz? Ve Türkiye’de görmezden gelinen özellikle kadına, çocuklara, yaşlılara dönük aile içi şiddetin önlenmesi için biz ne yapabiliriz? Bu düşünceden yola çıktık. Hürriyet’in İcra Kurulu Başkanı, bu konularda duyarlı genç bir kadın,Vuslat Doğan Sabancı’nın yeşil ışık yakmasıyla projeyi başlattık. Nedir bu proje? Öncelikle bizim sorun çözmeyi bilmediğimiz, insanların sorun çözmeyi bilmediği gibi psikolojik bir saptama var. Okullarda öğretilmiyor bu. Geriliyoruz, öfkeleniyoruz ama bir türlü karşımızdaki kişiyle sorunumuzu çatışmadan çözemiyoruz. Bu o kadar zor bir şey değil aslında. Bu bildiğimiz bir takım şeyleri bilmemeye ve unutmaya başlamamızla çözülecek ya da çözüm yolunda ilk adımlar atılabilecek bir şey. Bunu bilmiyordum ben de yeni öğrendim. Ve bir eğitim programı geliştirdik. Geliştirenler 16-17 kişilik bir psikolog ekibi. Bu eğitim programının özü çatışmadan problemi çözebilmek. Bu yaklaşık iki saatlik bir eğitim. Cesaret edenler geliyor. Kendi deneyimleri de sorularak interaktif bir şekilde eğitim veriliyor. Gaziosmanpaşa’da ilk ders verildi. Bugün yaklaşık bir yıl doldu. Bu eğitim şimdi İstanbul’un bütün ilçelerinde veriliyor ve belediyelerle işbirliği içinde veriliyor. Eğitici eğitimlerine başlıyoruz. Gönüllü ordusu oluşturuyoruz. Çünkü psikologların söylediği, özellikle kadınlar aile içi şiddete maruz kaldıklarında polise ya da hukukçulara gitmeden önce ya komşularına ya ablalarına ya annelerine genellikle aile dışında güvendikleri birine aktarıyorlar. Özellikle Türkiye’nin sosyal ortamında bunun böyle olduğunu bütün araştırmalar gösteriyor. 100 civarında gönüllümüz var ve bu gönüllüler Türkiye’nin her yerinde görev yapıyorlar. Ellerinde bizim eğitim kitlerimiz var. Zincirin en altında gençler var. Aile içinde şiddet görenler daha sonra kendi kurdukları ailelerde şiddeti yeniden üretiyorlar. Ve hedefimiz o zinciri ta ilk başından kırmak. Şiddet görmeyen aileler içinde yaşayan gençlerin sağlıklı ilişkiler kurabilmesini sağlamak. Kuşkusuz bizim projemizin bu konuya yüzde yüz deva olmak gibi bir iddiası yok olamaz da. Çünkü dünyanın en gelişmiş ülkelerinde bile bu sorun çözülebilmiş değil.

Bu konu bence en önemli global konu. Çevre konusu kadar önemli global bir konu. Dünyanın her yerinde özellikle kadınları çok büyük baskı altında tutan, cebren baskı altında tutan bir düzen var ve insanların bu düzenin neresinde olduğu çok önemli. İşte biz Hürriyet olarak, kadınları baskı altında tutan, kadınların gelişmesini engelleyen bu düzenin yok edilmesi çabalarına katkı vermek için buradayız. Proje bu. Şimdiye kadar İstanbul’da 16 bin 17 bin kişi bizim otobüsün ön kapısından girip arka kapısından çıktı; yaklaşık iki saatlik eğitimler aldı. Belediye görevlileri eğtildi, doktorlarla, hastanelerle konuşuyoruz. Sandığınızdan çok var bu olay. Sandığınızdan çok farklı toplamsal katmanlarda var. Gaziosmanpaşa’da Gültepe’de var da Nişantaşı’nda yok değil. Gültepe’de kadınlar bununla ilgili konuşabiliyorlar, Nişantaşında’ki kadınlar konuşamıyorlar, utanıyorlar. Çok dehşet verici öykülerle karşılaşıyoruz. Hürriyet olarak Hürriyet gazetecilerinin yararlanacakları bir ‘aile içi şiddet haberleri nasıl yazılır?’ kılavuzumuz da var ve biz bunu diğer gazetelerdeki muhabir arkadaşlara da gönderdik.Yakında küçük bir kitapçık haline getirip web sitemize de koyacağız.

ŞİDDETİN PROFİLİ
Meltem Ağduk: Ekonomi ve yoksulluk bir risk nedeni olmakla birlikte tek neden değil. Baktığımızda kişinin dini, rili, etnik kökeni, sosyo-ekornomik durumu, zenginliği, hiç birşey şiddet görmesini engellemiyor. Kadın hakları konusunda çok gelişmiş olduğunu düşündüğümüz bir ülkeyle Danimarka ile karşılaştıralım ülkemizi. milyon. 5 milyon nüfuslu Danimarka’da her yıl 60 bin kadın hastanelik olacak derecede şiddet görerek hastanelere başvuruyor.

Bütün dünyada 5 kadından biri tecavüze uğruyor. AB ülkelerinde ve Türkiye’de dahil olmak üzere 3 kadından 1’i hayatının belli bir döneminde fiziksel şiddete uğruyor.

Şimdiye kadar şiddet olgusunu kadının insan hakları ihlali olarak gördük. Ama bir yandan da ekonomik tarafına bakalım istiyorum şiddetin. Bu konuda daha fazla çalışması gereken tarafların ilgisini daha fazla çekebiliriz.

Kadına yönelik şiddetin inanılmaz maliyeti var. Sağlık kurumları, hukuk kurumları, polis…Maliyet hesabı yapıldığında iki örnekle açıklamak gerekirse; 20 milyon nüfuslu Avustralya’da kadına karşı şiddetin devlete bir yıllık maliyeti 6.3 milyar dolar. Amerika’da bu rakam neredeyse 13 milyar dolar. Türkiye’de bu rakam henüz hesaplanmış değil. Bir küçük hesap yaptık; bu rakamın 1 -7 milyar dolar arasında değişebileceğini hesapladık. İnanılmaz maliyet. Bu 7 milyar doları yoksulluğun giderilmesinde kullanabiliriz.

Kadına yönelik şiddet, bir yandan da kadınların istihdamdan uzak kalmalarına neden oluyor. Örneğin Hindistan’da şiddete uğrayan kadınlar en az 7 gün işyerinden uzak kalabiliyorlar.

Şimdiye kadar hep sosyal tarafından baktık soruna. Ama biraz ekonomik tarafından da bakmak gerekiyor ki soruna politikacıları da sarsalım, çünkü başka türlü bunun ne kadar önemli bir sorun olduğunu anlamayacaklar.

Temuçin Tüzecan: Geçen Kasım’da yeni Yerel Yönetimler Yasası Cumhurbaşkanı tarafından onaylandı. Nüfusu 50 binin üzerinde olan belediyelerin kadın sığınmaevi açma zorunlulukları getirdi. Ancak bu kanunun uygulanabilmesi için yönetmeliklerin çıkarılması gerekiyor. Bu hazırlanmış değil, bir sene geçti. Bu ne demek? Devlet bir yandan Avrupa Birliği istiyor diye kanun çıkartıyor ama bunun uygulanmasını sağlayacak adımı atmayarak hem gaza hem frene aynı anda basıyor. Bu kabul edilebilir bir şey değil. Ama bizim devlet geleneğimizde gaza ve frene aynı basma denen bir olay var. Bu yüzden de her konuda iki ileri bir geri gidip geliyoruz.

Temuçin Tüzecan: Bir küçük haber daha. Henüz ayrıntılar netleşmedi ama, aile içi şiddetle ilgili yayınları kitaplaştırma gibi bir niyetimiz var. Doğan Kitap’la bunu büyük ihtimalle yapacağız. Hürriyet aile içi şiddet doğan kitap kitaplığı olacak. Ve tabii o sempozyumda sunulacak olan tebliğlere bakmak lazım. Bir ihtimal onları da yayınlayabiliriz. 10- 11 Kasım’da konuşulanlar suya yazılmış olarak kalmayacak, inşallah herkesin satın alıp kütüphanesine koyabileceği ve konuyla ilgilenen herkesin derinlemesine içine girebileceği bir eser haline gelecek.

Yasemin Arpa: Kendi kurum çalışanlarınıza da aynı yönde bir eğitim - aile iç şiddete karşı- veriyor musunuz?
Meltem Ağduk: BM’nin iç eğitimleri sürekli oluyor. Bu konuda da oldu. Zaten çok küçük bir ekibiz, Türkiye’de 10 kişi çalışıyoruz. Ama bizim en temelde yapmaya çalıştığımız şey kendi çalışanımız yanısıra bu konuda en çok söz söyleyen, toplumu yönlendiren medya çalışanlarını eğitmek, onlara destek olmaktı. Yaygın medya değil, yerel medyayla daha çok çalışmamız var. Bine yakın, yerel gazetede çalışan gazetecilere eğitim verdik.

Temuçin Tüzecan: Meşhur üçüncü sayfa haberleri, oradaki dilin nasıl olduğu kuşkusuz çok önemli. O konuda ciddi atılımlar yapmayı sürdüreceğiz. Bu birincisi. İkincisi, şirket içi eğitim henüz yapmadık. Bir kampanya yapacağız.O sırf Hürriyet’te değil, şirketlerde, diyelim fabrikası olan ya da çok sayıda adam çalıştıran iş yerlerinde bunu kurumsal olarak eğitimi yapma ve sürdürülebilir şekilde bunu insane kaynakları politikasının içine sokma gibi bir niyet var. Çünkü herkesin davranmayı öğrenmesi lazım.

CNBC-E
17 Ekim 2005 Pazartesi