Mesajı Okuyun
Old 20-07-2006, 03:06   #15
yazoglu

 
Varsayılan

Sayın Doğanel,
Bilirkişi TTK' nun ilgili maddelerine atıfta bulunarak davacı ortakların yapması gerekenleri bir bir anlattı. Bu anlattıklarının hiç birinin davacı ortaklar tarafından yapılmadığını yaptığı incelemede tespit ettiğini raporunda belirtti. Bu yüzden de kanunen hesaplar üzerinde bir inceleme yapamayacağını belirtti.
Karşı taraf ise 1997 yılında kurulan şirketin bu güne kadar hep zarar ettiğini belirtip, bu güne kadar nasıl ayakta kaldığını ifade ederek, bunun imkansız olduğunu belirtti. Bu beyanlarını bilirkişi raporundan sonra, duruşmadan önce verdiler. Duruşma günü bilirkişi raporuna istinaden bende yazılı beyanımı verdim. Karşı taraf benden önce beyanlarını yaptığı için hakim o beyanı dikkate almış olabilir. (Bundan sonra yazılı beyanlarımı duruşmadan çok önce verecem.) Birde bu beyanlarında 1962, 1982 ve 1983 yıllarındaki yargıtayın içtihatlarını da örnek gösterdiler. Ama ben bu içtihatları bulamadım. Davacı avukatların talebi üzerine hakim dosyayı 3 kişilik bilirkişiye göndermek üzere valilikten bilirkişi talep etti. Daha önce ki bilirkişi ise mali müşavirdi ve devamlı da mahkemelerde bilirkişilik yaparmış.

Davacıların bu beyanlarında da ihtilaflar var.

1. Şirketin kuruluşundan 2002 yılına kadar ki ortakların hepsi emekli öğretmen. Yani emekli maaşları var. Şirketi böyle de idare edebiliyor olabilirler veya başka bir gelirleri olabilir. Bu konu beni ve davalı ortakları ilgilendirmez. Nasıl şirketi ayakta tutmuşlar onlara sormak gerekmez mi? Çünkü davalı ortaklar 2002 yılında şirkete ortak oldular. Ben ise 2003 yılının haziran ayında müdür oldum.
O eski ortakların emeki maaşları vardı onla idare ediyorlardı diyebiliriz. 2002 yılında davacılar zarar ettiğinde neyle idare ettiklerini, nasıl geçindiklerini önce kendileri söylesin bizde bilelim.



2. Ben beyanlarımda hiç bir zaman şirketin zarar ettiğini belirtmedim. Aksine dosyada ki vergi dairesinden alınan bilanco ve beyannamelerde şirketin kâr ettiği gözükmekte. Bende bunu ısrarla belirttim. Ama karşı taraf durmadan şirketin zarar ettiğini söylemekte. Hakim benim bu beyanlarımı ve bilancoları görmüyor mu? Şu ana kadar o yazıları okuduğuna dair en ufak bir ibare elde etmiş değilim.

3. Şuanda kanun maddesini hatırlamıyorum ama hatırladığım kadarıyla hakimler kendi alanları içinde bilirkişi talep edemezler diye biliyorum. Dava konusu hukuk dışı teknik bir konu ise bilirkişi talep edebilirler. Hakim önce davacıların TTK.' na göre hareket edip etmediklerine bakmaz mı? Eğer davacılar TTK' na göre toplantı talep edip te talepleri karşılanmazsa, mahkeme kararı ile toplantı yapılmasını sağlamaz mı? Bu toplantı talebinde de gündemi belirlemeleri gerekmez miydi? Bu toplantıdan tatmin edici bir sonuç alamayan ortaklar ondan sonra mahkemeye başvurmaları gerekmez miydi? Bunların hiçbiri olmadığına göre davacıların usulüne göre hareket etmedikleri gerekçesiyle davayı red etmesi gerekmez miydi? ( Bilirkişi de kanun hükümlerini sayarak bu durumu belirtti )

Bunları saptamak teknik bir konu değil ki. Hakimin branşı ile ilgili bir konu.

Bu durumda hakimde usulsüz davranmış olmuyor mu?