Mesajı Okuyun
Old 13-02-2007, 13:36   #9
melahat_

 
Varsayılan

Orhan Pamuk romanlarını geleneksel anlatım teknikleriyle yazmaz. Postmodernizmin "üstkurmaca" ve "metinlerarasılık" olarak adlandırılan yöntemlerinden yararlanarak çok katmanlı, farklı biçim ve kurgu denemelerine dayanan metinler oluşturur. Bu metinleri okumak, geleneksel edebiyat tekniklerine alışkın olan okurları zorlar; çünkü Batı edebiyatının yaklaşık 120 yıllık bir zaman dilimi içerisinde yaşadığı modernist-postmodernist eğilim, Türk edebiyatı (ve Türk okuru) için henüz çok yeni bir tarzdır.
Bizdeki ilk modernist roman, Yusuf Atılgan’ın 1959 yılında yayımlanan “Aylak Adam”ıdır. Oğuz Atay, 1971’de yayımlanan “Tutunamayanlar”ıyla bu çizgiyi kalınlaştırmıştır. Ancak ne yazık ki modernizmin tekniklerinden yararlanarak yeni biçim ve kurgu denemelerine girişen Yusuf Atılgan başta olmak üzere, Oğuz Atay, Adalet Ağaoğlu, Bilge Karasu gibi yazarlarımız edebiyatımıza farklı açılımlar getirmelerine karşın sırf bu yüzden dışlanmışlardır. Oysa günümüzde değişen roman anlayışına koşut olarak okur da değişmek zorundadır. Okur, bir metni anlayabilmek için yazarın kitabın çok katmanlı yapısı içerisinde oluşturduğu yeni biçim / kurgu denemelerini –tıpkı satranç oynar gibi- dikkatle izleyip çözümlemek, geleneksel anlatıda kendisine kolayca sunulan gerçekliği kendisi oluşturmak zorundadır.
Ayrıca, modernist -veya postmodernist- bir metin -ya da yazar- eleştirilirken, geleneksel gerçekçi romanın ilkelerinden yola çıkmak yanlıştır. Her akımı (ya da eğilimi) öncelikle kendi ilkeleri ve kuralları çerçevesinde değerlendirmek gerekir. Örneğin, içinde farklı anlatım özelliklerini barındıran, zamandizinsel (kronolojik) öykülemenin bir tarafa bırakılıp, montaj-kolaj tekniğinin ve postmodern edebiyatın ana ilkelerinden olan “üstkurmaca” tekniğinin başarıyla uygulandığı bir roman olan “Kara Kitap”, edebi bir metin olarak yalnızca ait olduğu modernist –ya da postmodernist- düzlemde değerlendirilmelidir. Başka bir kategori ya da düzlemde değil.

Saygılarımla...