Mesajı Okuyun
Old 12-05-2022, 21:58   #2
akrd61

 
Varsayılan

Meslektaşım

Şöyle bir karar var umarım işinize yarar. Kolay gelsin

T.C.
Yargıtay
8. Hukuk Dairesi

Esas No:2017/4735
Karar No:2018/2458
K. Tarihi:


MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : İtirazın Kaldırılması ve Tahliye

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup, hükmün davalılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.

KARAR

Davacı alacaklı tarafından davalı borçlular aleyhine kira alacağı ve tahliye istemli olarak başlatılan icra takibine davalı borçlunun itirazı üzerine davacı icra mahkemesinden itirazın kaldırılması ve tahliye isteminde bulunmuş mahkemece davanın kısmen kabulü ile itirazın 7.300,00 TL üzerinden kaldırılmasına, tahliye konusuz kaldığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş karar davalı borçlular tarafından temyiz edilmiştir.
1- Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, temyiz olunan kararda yazılı gerekçelere göre davalılar vekilinin kiracıya yönelik temyiz itirazlarının reddine,
2- Davalılar vekilinin davalı kefile yönelik temyiz itirazlarına gelince;

Davacı alacaklı, 20/11/2013 başlangıç tarihli ve iki yıl süreli yazılı kira sözleşmesine dayanarak 01/10/2015 tarihinde kiracı ve müteselsil kefil aleyhine başlattığı icra takibi ile 2014 yılı Temmuz ayı ila 2015 yılı E**** *** arasına ait toplam 8.250,00 TL kira ve 454,46 TL işlemiş faiz alacağının tahsilini talep etmiş, davalı borçlular süresinde verdiği itiraz dilekçesi ile borca itiraz etmiştir.

Takip dayanağı kira sözleşmesini davalı borçlu ... müşterek ve müteselsil kefil olarak imzalamıştır. Ne var ki, 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı TBK'nun 583. maddesinde “Kefalet sözleşmesi, yazılı şekilde yapılmadıkça ve kefilin sorumlu olacağı azami miktar ile kefalet tarihi belirtilmedikçe geçerli olmaz. Kefilin, sorumlu olduğu azami miktarı, kefalet tarihini ve müteselsil kefil olması durumunda, bu sıfatla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girdiğini kefalet sözleşmesinde kendi el yazısıyla belirtmesi şarttır. Kendi adına kefil olma konusunda özel yetki verilmesi ve diğer tarafa veya bir üçüncü kişiye kefil olma vaadinde bulunulması da aynı şekil koşullarına bağlıdır. Taraflar, yazılı şekle uyarak kefilin sorumluluğunu borcun belirli bir miktarıyla sınırlandırmayı kararlaştırabilirler. Kefalet sözleşmesinde sonradan yapılan ve kefilin sorumluluğunu artıran değişiklikler, kefalet için öngörülen şekle uyulmadıkça hüküm doğurmaz düzenlemesi bulunmakta olup, anılan yasa az önce yukarıda belirtildiği üzere kefaletin geçerli olması için kefilin sorumlu olduğu azami miktarı, kefalet tarihini ve müteselsil kefil olması durumumda bu sıfatla ve bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girdiğini kefalet sözleşmesinde kendi el yazısıyla belirtmesinin şart olduğunu öngörmüştür. Öte yandan; Aynı kanunun 584. maddesinde “Eşlerden biri mahkemece verilmiş bir ayrılık kararı olmadıkça veya yasal olarak ayrı yaşama hakkı doğmadıkça, ancak diğerinin yazılı rızasıyla kefil olabilir; bu rızanın sözleşmenin kurulmasından önce ya da en geç kurulması anında verilmiş olması şarttır. düzenlemesi yer almakta olup kira sözleşmesi tarihi itibariyle davalı borçlu kefilin evli olması halinde eşin rızasının da bulunması gerektiği dikkate alınmalıdır.

Davaya konu kira sözleşmesinde 6098 Saylı Kanunun 583. maddesinde yer alan düzenlemeye uygun bir kefalet sözleşmesinin mevcut olmadığı anlaşılmaktadır.

O halde kefalet sözleşmesinin geçerli olmadığı gözetilerek davalı borçlu kefil yönünden itirazın kaldırılması davasının reddine karar verilmesi gerekirken bundan zuhul ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.

SONUÇ: Yukarıda (2) numaralı bentte açıklanan nedenle, davalı borçlular vekilinin kefile yönelik temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün İİK'nun 366. ve 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3. maddesinin yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, (1) numaralı bentte yazılı nedenlerle kiracıya ilişkin temyiz itirazlarının reddine, taraflarca İİK'nun 366/3. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 20.02.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.