Mesajı Okuyun
Old 11-05-2007, 10:27   #138
Zeki

 
Varsayılan

Duygu hanım bize yazacak birşey bırakmadı Erken davranmış ve herşeyi de yazmış. Yazıyı değiştirmem gerekecek. THS de yazmak da zorlaştı

Gerçi her zaman annemi hatırlamakla az da olsa evlat olarak görevimi yaptığımı düşünürüm. Ancak annemin benim için istekleri bitmez. Beni benden fazla düşündüğü için ona yetişmek güç.

Bir anımı hatırladım...

2000 yılı, annemin doğum günü. Ne hediye alsam diye düşünüyordum ama cebimde çok fazla para da yok ki zaken öğrenciyim hala. Annem oğlak burcu olduğundan bir araştırayım dedim burcunu fikir vermesi amacıyla. Birşey bulamadım. Eskiden beri bordo gülleri çok severim ve bordo bir gül aramaya koyuldum. Cebimdeki bütün parayla bir tek gül alabilmiştim, fakir ama mutlu bir öğrenciydim o akşam. İşin kötü yanı eve gidecek param kalmamıştı. O sıralar annem terzi dükkanı açmış ve çalışıyordu. ''Dükkana gider ve hediyesini verir, bir de öperim bir güzel'' dedim kendi kendime.

Tek gül'ü aldım ve güzelce süslettim. Elimde gül, akşam üzeri şehrin sokak ışıkları altında dükkanın yolunu tuttum. Buralarda racon'a terstir öyle erkek adamın elinde çiçek olması. Gören elimdeki gül'e bakarken bir o kadar daha heyecanlanıyordum. Dükkana vardığımda kapalı olduğunu görünce şaşırdım biraz. Küçük bir hayal kırıklığı yaşadım. Meğer annem eve gitmiş o gün erkenden.

Evet! Elimde bordo bir gül ile beş parasız yolda kalmıştım ve eve tam 6 km mesafe vardı. Düştüm yola ve taaa eve kadar elimde gülle yürüdüm. Bir yandan gül'e birşey olmasın diye de itina ediyorum.

Rize'malum yağışlı bir şehrimiz. Yağmurda da Islanmış yavru köpek misali eve ulaştım sonunda. Zil'i çaldım, annem açtı. Beni ıslak gören annem hemen havlu getirdi ve elinde havluyla geri geldiğinde ben de ''Doğum günün kutlu olsun'' deyip gül'ü uzattım. Ben annemi öpmeye çalışırken, O da havluyla başımı kurulamaya çalışıyordu. (Anne yüreği işte)

Belki de bugün burda anlatmak için yaşamışım o günü. Önceden bir sebep bulamamıştım da!

Bütün annelerin günü kutlu olsun.