Mesajı Okuyun
Old 15-06-2021, 12:03   #2
Av. Musa TAÇYILDIZ

 
Varsayılan

Meslektaşım; ipoteğe konu borç tüketici ilişkisinden kaynaklanmakta ise aşağıda sunduğum içtihata benzer bir çok karar mevcut.

Ben benzer durumlarda; hem kefil hem de müvekkil adına ihtarname keşide ederek borçtan sorumlu olmadığımızı bankaya ihtar ediyorum

T.C YARGITAY 13.Hukuk Dairesi Esas: 2014/ 33815 Karar: 2015 / 32183 Karar Tarihi: 05.11.2015


Yargıtay Kararı

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi (Tüketici Mahkemesi sıfatıyla)



Taraflar arasındaki ipoteğin fekki davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.

KARAR

Davacı ..., davalı bankadan konut kredisi kullanarak konut satın aldığını ve konut üzerinde birinci dereceden ipotek tesis edildiğini, daha sonra bu konutu diğer davacı ...'a sattığını, konut kredisi borcunu ödediğini ancak konut üzerindeki ipoteğin kaldırılmadığını, gerekçe olarak da kefil olduğu borçların gösterildiğini, ancak kefalet dolayısıyla da davalı bankaya borçlu olmadığını ileri sürerek konut kredisinden kaynaklı borcunun bulunmadığının tespiti ile ipoteğin kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.

Davalı davanın reddini dilemiştir.

Mahkemece davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.

Davacı, davalı bankadan kredi kullanarak konut satın aldığını ve konut üzerinde ipotek tesis edildiğini, borcunu ödediği halde konut üzerindeki ipoteğin kaldırılmadığını, gerekçe olarak da başkaca borçlar nedeniyle kefaletinin gösterildiğini, oysa konut kredisi için ipotek verdiğini ve borcun da kapatıldığını bildirerek ipoteğin kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı banka davalının ipoteğin kaldırılması için gereken masrafları ödemediğini, ipotek tesisine ilişkin resmi senette davacının doğmuş ve doğacak tüm borçlarına karşılık ipoteğin tesis edildiğini kabul ettiğini, resmi senede dayanarak ipoteği kaldırmadıklarını savunmuştur. Mahkemece, ipoteğin salt konut kredisi teminatı niteliğinde olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Taraflar arasındaki sözleşme ve 18.12.2007 tarihli ipotek senedinin 1. maddesinde konut kredisinden doğan borçlar ve buna ilaveten diğer her türlü sebepten doğmuş ve doğacak borçları karşılamak üzere ipotek tesis edilmesinin kabul edildiği şeklinde düzenleme yapıldığı, davalı bankanın bu düzenlemeye dayanarak ipoteği kaldırmadığı anlaşılmaktadır. Dava konusu dayanak kredi sözleşmesinin konut kredisinden kaynaklandığı hususları taraflar arasında ihtilaflı değildir. Ayrıca konut kredisi borcunun kapatılmış olduğu iddiasına davalı tarafça bir itirazda da bulunulmamıştır.

Dava tarihi itibariyle yürürlükte olan 4077 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 4822 Sayılı Kanunla değişik 6. maddesi ile sözleşmelerdeki haksız şart düzenlenmiş ve "Satıcı ve sağlayıcının tüketiciyle müzakere etmeden, tek taraflı olarak sözleşmeye koyduğu, tarafların sözleşmeden doğan hak ve yükümlülüklerinde iyi niyet kuralına aykırı düşecek biçimde tüketici aleyhine dengesizliğe neden olan sözleşme koşulları haksız şarttır. Taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu her türlü sözleşmede yer alan haksız şartlar tüketici için bağlayıcı, değildir. Eğer bir sözleşme şartı önceden hazırlanmışsa ve özellikle standart sözleşmede yer alması nedeniyle tüketici içeriğine etki edememişse, o sözleşme şartının tüketiciyle müzakere edilmediği kabul edilir. Sözleşmenin bütün olarak değerlendirilmesinden, standart sözleşme olduğu sonucuna varılırsa, bu sözleşmedeki bir şartın belirli unsurlarının veya münferit bir hükmünün müzakere edilmiş olması, sözleşmenin kalan kısmına bu maddenin uygulanmasını engellemez. Bir satıcı veya sağlayıcı, bir standart şartın münferiden tartışıldığını ileri sürüyorsa, bunu ispat yükü ona aittir. 6/A, 6/B, 6/C, 7, 9, 9/A, 10, 10/A ve 11/A maddelerinde yazılı olarak düzenlenmesi öngörülen tüketici sözleşmeleri en az oniki punto ve koyu siyah harflerle düzenlenir ... " hükmü, yine 4077 Sayılı Kanunun değişik 6. ve 31. maddelerine dayanılarak hazırlanan Tüketici Sözleşmelerindeki Haksız Şartlar Hakkında Yönetmeliğin 7. maddesinde "satıcı, sağlayıcı veya kredi veren tarafından tüketici ile akdedilen sözleşmede kullanılan haksız şartlar batıldır" hükmü getirilmiştir. Taraflar arasında düzenlenen 13.12.2007 tarihli konut kredisi sözleşmesine dayanak ipotek senedinin 1. maddesi hükmü, yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler ışığında haksız şart niteliğindedir. Hal böyle olunca mahkemece davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yerinde olmayan gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, temyiz edilen kararın BOZULMASINA, peşin alınan 25,20 TL harcın istek halinde iadesine, 05/11/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.