Mesajı Okuyun
Old 29-11-2021, 13:04   #3
avukat.fks

 
Varsayılan

Cevabınız için teşekkür ediyorum meslektaşım. Fakat müvekkil nihai kararın verildiği son duruşmaya katılmış ve gerekçeli karar yazılmış, istinaf süresi de geçtiğinden şu an için karar kesinleşmiş oluyor.

"HMK MADDE 96- (1) Eski hâle getirme, işlemin süresinde yapılamamasına sebep olan engelin ortadan kalkmasından itibaren iki hafta içinde talep edilmelidir.

(2) İlk derece ve istinaf yargılamalarında, en geç nihai karar verilinceye kadar eski hâle getirme talebinde bulunmak mümkündür. Ancak, nihai karar bir tarafın yokluğunda verilmişse, tahkikat aşamasında kaçırılan süreler için kararın verilmesinden sonra da eski hâle getirme talebinde bulunulabilir."

Karar duruşmasında müvekkilin bulunması nedeniyle eski hale getirme yoluna başvuramayacağımızı düşünmekteyim. İstinaf dilekçesinde öğrenme tarihinin beyan ettiğimiz tarih olarak kabulüyle süresinde yapılan istinaf başvurusunun kabulü gerektiğini gerekçelerimizle açıklasak yeterli olup olmayacağı noktasında çekincelerim var.

Konuyla alakalı başka meslektaşlarımıza da faydalı olabileceğinden bulduğum Yargıtay kararını da eklemek istiyorum.

YARGITAY 20. HUKUK DAİRESİ E. 2019/1727 K. 2019/3450 T. 14.5.2019
https://lib.kazanci.com.tr/kho3/ibb/...cr=yargitay#fm

"İstinaf mahkemesince; mahkeme kararının davacı-karşı davalı vekili ...... 13.01.2017 tarihinde yapıldığı, istinaf başvurusunun ise 14.02.2017 tarihinde yapıldığı, bu nedenlede istinaf başvuru süresinin geçmiş olduğu gerekçesi ile istinaf başvurusunun reddine karar verilmiş ise de, Tebligat Kanununun 21/1. maddesine göre yapılan tebliğ evrakında, beyanına başvurulan ve imzadan imtina eden site görevlisinin ad ve soyadının belirtilmediği gibi haber bırakılan görevlinin ismininde derc edilmediği anlaşılmakla, tebliğ işlemi Tebligat Kanununun 21/1 ve 23/7 maddeleri ile Tebligat Yönetmeliğinin 30. ve 35. maddeleri hükümlerine uygun yapılmamıştır. Tebliğ memurunun gerçekten muhatabın adresine gittiği ve fakat bulamadığı belgelenmemiş, yapılan işlem tebliğ memurunun soyut ve daha önce hazır olan kaşesindeki beyandan ibaret kalmıştır. Bu durumda tebligatın usulüne uygun olduğu kabul edilemez. Davacı-karşı davalı vekiline yapılan gerekçeli kararın tebliğ işlemi usulsüz olduğuna göre, 7201 Sayılı Kanun'un 32. maddesi gereğince, davacı-karşı davalı vekilinin beyan ettiği tarihin tebliğ tarihi olarak kabulüyle süresinde yapılan istinaf başvurusunun incelenmesi gerekirken, süreden reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir."

YARGITAY 8. HUKUK DAİRESİ E. 2019/1871 K. 2019/3726 T. 4.4.2019
https://lib.kazanci.com.tr/kho3/ibb/...cr=yargitay#fm

"gerekçeli kararın davalıya “Muhatabın adresinin kapalı olması sebebiyle evrak mahalle muhtarına teslim edilerek, muhatabın kapısına 2 numaralı haber kağıdı yapıştırıldığı " şerhi ile İlk Derece Mahkemesi ve Bölge Adliye Mahkemesi tarafından esas alınan 26/12/2017 tarihinde 7201 Sayılı Tebligat Kanunu'nun 21/1. maddesine göre tebliğ edildiği görülmektedir. Ancak muhatabın adreste bulunmama nedeni araştırılmadan ve 2 numaralı fişin kapıya yapıştırılması işleminden komşu haberdar edilmeden tebliğ yapılmıştır. Buna göre; tebliğ memuru, muhatabın adreste bulunmama sebebini, adresinden geçici mi yoksa sürekli mi ayrıldığını, tevziat saatlerinden sonra adresine dönüp dönmeyeceğini, dönecekse ne zaman döneceğini tevsik etmeden ve en yakın komşu durumdan haberdar edilmeden gerekçeli kararı muhtara tebliğ etmiş ve 2 numaralı fişin kapıya yapıştırılması ile tebliğ işlemini tamamlamıştır. Bu durumda, anılan tebligatın yukarıda belirtilen ilkeler uyarınca usulsüz olduğu açıktır.

O halde Bölge Adliye Mahkemesince, İlk Derece Mahkemesi'nin gerekçeli kararı istinaf edene usulüne uygun olarak tebliğ edilmediğinden, istinaf talebinin süresinde olduğu hususu dikkate alınmak suretiyle istinaf sebepleri incelenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile istinaf talebinin süre yönünden reddine karar verilmesi hatalıdır."