Mesajı Okuyun
Old 10-12-2005, 01:57   #1
Gemici

 
Varsayılan Demokrasi Ve Hukuk Masalları !!!!!

‘Josef K. ya birileri iftira etmiş olmalıydı, çünkü kötü birşey yapmadığı halde, bir sabah tutuklanmıştı..’ Franz Kafka’nın Dava adlı romanı böyle başlıyor. Romanın kahramanı tüm roman boyunca neden tutuklandığını ve suçunun ne olduğunu araştırır. Ne ve kim olduğu belli olmayan bir otoritenin, gizli bir gücün eline düşen Josef K. tüm savunmasına ve çabasına rağmen sonunda ölüm cezasına çarptırılır ve ‘bir köpek gibi’ öldürülür. Josef K. mahkemenin ve kendisini yargılıyan yargıçların kim olduğunu ve suçunun ne olduğunu, ve onunla beraber okuyucu, hiçbir zaman anlıyamaz.

Bir hukukçu olan Franz Kafka’nın Dava adlı romanındaki mahkemenin ve yargıçların bildiğimiz anlamda mahkeme ve yargıç mı olduğu, değilse ne anlama geldiği edebiyatçıları uzun süredir uğraştıran bir konu. Bu soruya verilen değişik cevaplar var; Kimilerine göre mahkeme Kafkanın babasını, kimilerine göre devleti kimilerine göre ise Tanrıyı temsil ediyor.

THS de uzun süredir gözükmeyen Sayın Adil Giray Çelik’in ‘Tarihin Yargıladığı Davalar’ kitabında incelediği davalarda değişik cevaplar aramaya gerek yok; Bu davalarda adalet ve hukuk kavramlarının kötüye kullanılması ve bu kurumların politikaya alet edilmesi var; Gerçek hukuk ve adaletin yüz karası davalar var. Bu yüzden de bu davalar, aradan yıllar geçmesine rağmen, tarih tarafından yargılanıyor. Sayın Çelik’ten kitabın genişletilmiş ikinci baskısının yolda olduğunu öğrendim. Merakla bekliyorum.

Yukarıdakı satırları yazmamın gerekçesi son günlerde Alman kamu oyunu en fazla meşgul eden Khaled el Masri olayı.

Khaled el Masri Lübnan asıllı bir Alman vatandaşı. 2003 senesinin son günü Sırbistan- Makedonya sınırında seyahat ettiği otobüsten indirilen El masri kısa bir süre sonra bayıltılarak uçakla Afganistana götürülür.

İşkence, sorgu, kötü beslenme, açlık grevi ve sonunda, tuktuklandığı tarihten beş ay sonra, El Masri bir uçağa bindirilerek Avrupaya geri getirilir, pasaportu geri verilir ve Arnavutlukta bir ormana bırakılır.

Oturduğu yer olan Bavyera Eyaltindeki Neu-Ulm’a geri gelen El Masri kendisini CİA ajanlarının kaçırdığını iddia ediyor ve ABD’ye karşı tazminat davası açıyor.

Medyada yazılanlara bakılırsa El Masri sadece bir şüphe üzerine tutuklanmış ve sorguya çekilmiş. Suçsuz olduğu ortaya çıkınca'da serbest bırakılmış.

Olay Kafka'nın romanındakinin tam tersine apaçık; Kimin ne yaptığı ortada. Yoruma gerek yok. Ama Franz Kafka'nın eserlerinden esinlenerek ortaya çıkarılan terim her iki duruma da uyuyor: KAFKAESK

Olayların en ilginç yanı’da bundan sonra başlıyor. Verilen bilgilere göre Almanyanın eski içişleri Bakanı Otto Schily ve o zamanlar devlet bakanı olan şimdiki dışişleri Bakanı Frank-Walter Steinmeier olaydan haberdar oldukları halde seslerini çıkarmamışlar. Kısacası olaya hem eski Alman Hükumeti hem de Yeni Alman Hükumeti karışmış durumda. Olaya ismi karışan politikacıların parlamento soruşturma komisyonunda ifade vermeleri bekleniyor.

Görüldüğü gibi, olayların hasır altı edilmesi sadece bize özgü bir davranış değil. Tek fark kamuoyu’nun hasırı kaldırıp altında ne olup ne olmadığına bakıp bakmamasında gibime geliyor.

Saygılarımla