Mesajı Okuyun
Old 12-11-2008, 22:52   #5
Yücel Kocabaş

 
Varsayılan

1. Kadastro K.mad.41 e göre önce kadastro md.lüğüne başvurulmalıdır. Kadastrodan kaynaklanan bir hata ise ve bitişik araziye el atma yoksa Kad. Md.gerekli düzeltmeyi yapar. Kararı tebliğ eder 30 gün içinde bu karara Sulh Mahkemesinde itiraz edilebilir.Bu madde uygulaması 10 yıllık hak düşürücü süreye tabi değildir (Mad.41/2)

2. Kad.Md.lüğü değişikliğin ölçü ve tersimattan ileriye gelmediğini , ortada sınır uyuşmazlığı bulunduğunu tespit ettiği durumda talebi ret eder. Bu durumda 10 yıllık hak düşürücü süre içinde (mad.12 / 3) dava değerine göre görevli mahkemede sınır komşuları davalı gösterilerek yüzölçümünün düzeltilmesi davası açılması gerekir.


T.C.

YARGITAY

14. HUKUK DAİRESİ

E. 2006/2976

K. 2006/3671

T. 29.3.2006

DAVA : Davacı tarafından, davalılar aleyhine 8.10.2004 gününde verilen dilekçe ile tapuda yüzölçümü düzeltilmesi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 11.1.2005 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

KARAR : Davada, 304 parsel sayılı taşınmazın maliki olan davacının taşınmaz yüzölçümünün gerçekte 12.000 metrekare olduğunu ancak sicilde 2500 metrekare olarak yazıldığını, farklılığın hesap hatasından kaynaklandığını ileri sürerek dava konusu taşınmazın yüzölçümünün 12.000 metrekare olarak düzeltilmesini istemiş, mahkemece kadastro tutanaklarının 1.3.1988 tarihinde askı ilan süresinde itirazların sona erdiğinden davanın reddine karar verilmiş, hükmü davacı temyiz etmiştir.

Davadaki istem 5520 Sayılı Kanunla değiştirilen 2644 sayılı Tapu Kanununun 31. maddesine dayandırılmamıştır. Gerçekten anılan hükümle taşınmaz malların yüzölçümü tapu sicilinde yazılı miktardan fazla olup da bu fazlalığın bitişik araziye el uzatmaktan ileri gelmediği ve sınırda bir değişiklik olmadığının kanıtlanması halinde mahkemeden açılacak dava ile yüzölçümünün düzeltilmesini talep etmek mümkündür.

Bu davada dava konusu taşınmazın kadastrol çapa bağlandığı tartışmasızdır. Davada kadastrol çapa bağlı taşınmazın yüzölçümü hesabında hata yapıldığı iddia edildiğinden sorunun 3402 sayılı Kadastro Kanununun 41. maddesi çerçevesinde giderilmesi gerekmektedir. Çünkü anılan bu hükme göre taşınmazın or£inal ölçü değerleri ile zemininin uyumlu olması halinde yüzölçüm farklılıklarının kadastronun dayandığı kurallardaki hatalardan kaynaklandığı saptanırsa mülkiyet değişikliğine neden olunmaması koşulu ile bunların düzeltilmesi gerekir.

Bu gibi durumlarda ne tür iş ve işlemler yapılacağı ise `Hataların Düzeltilmesi` başlıklı 3402 sayılı Kadastro Kanununun 41. maddesinde gösterilmiştir. buna göre; kadastro sırasında veya sonrasında yapılan işlemler geometrik durumları kesinleşmiş olan taşınmazlarda ölçü, sınırlandırma, tersimat ve hesaplamalardan doğan hatalar ilgilinin müracaatı veya Kadastro Müdürlüğünce re'sen düzeltilir. Düzeltme taşınmaz malikleri ile diğer hak sahiplerine tebliğ olunur. Tebliğ tarihinden başlayan 30 gün içerisinde düzeltmenin kaldırılması yönünde Sulh Hukuk Mahkemesinde dava açılmadığı sürece yapılan düzeltme kesinleşir.

Bir başka anlatımla ifade etmek gerekirse geometrik durumları kesinleşen taşınmazlarda ölçü, sınırlandırma, tersimat ve hesaplamalardan doğan hataları giderecek mercii doğrudan mahkeme değil Kadastro Müdürlükleridir. Hak sahipleri öncelikle Kadastro Müdürlüklerine başvuracak, yanılgının giderilmesi buradan isteyecek, şayet düzeltme yapılırsa ilgililerine tebliği üzerine dava 30 günlük süre içerisinde Sulh hukuk Mahkemesine açılacaktır.

Somut olayda anlatılan prosedüre uyulmamış 3402 sayılı Kadastro Kanunun 41. maddesindeki düzeltmenin yapılması doğrudan Asliye Hukuk Mahkemesinden istendiğinden açılan dava bu nedenle reddedilmesi gerekirken, askı ilan süresi içerisinde itiraz edilmediğinden söz edilerek davanın reddine karar verilmesi dayanılan gerekçe açısından doğru değil ise de, sonucu itibarı ile doğru olan hükmün gerekçesinin HUMK.nun 438/son maddesi uyarınca belirtilen şekilde değiştirilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle, temyiz olunan kararın gerekçesinin DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 29.3.2006 tarihinde oybirliği ile karar verildi.