Mesajı Okuyun
Old 03-05-2003, 18:32   #1
Hamdi Sırrı Duyguseli

 
Varsayılan Balık ile Hukuk

NE yapılması gerektiğine karar vermek işin zor yanı. Biz buna politika diyoruz. NE yapılacağına işin politikasını belirleyenler karar verir. Çoğu zaman NE yapılması gerektiğini ihtiyaçlar belli eder ama ihtiyaçlar arasında önceliğe karar vermek de kolay değildir.

Sonrasındaki bir zorluk da işin NASIL yapılacağına karar vermek. Bu kararlar teknisyenler tarafından verilir. En kısa ve ucuz yolun seçimi için işin tekniğini iyi bilmek gerekir.

Elbette bir de işi KİM yapacak sorusu vardır: Genellikle işi BİZ yaparız. Kötü giderse işi ONLAR yapmış olur.

Genel müdür bir emir verirken ‘’Şunu söyle yapalım’’ der.
Müdür şefe ‘’Şunu şöyle yapalım’’ der. Şef memura aynı şeyi söyler.
İşi memur yapar. Ama fail her zaman BİZ’dir. İş yolunda gittiyse, şef müdüre ‘’Şunu şöyle yaptık’’ der. Müdür Genel Müdüre ‘’Şunu şöyle yaptık’’ der. İş yolunda gitmezse fail değişir; üçüncü çoğul kişi kullanılmaya başlanır: ‘’Şunu şöyle yapamamışlar’’ cümlesi yukarı tırmanır.

Serbest meslekte iş tek kişinin omuzlarındadır.

Avukat iyi bir politikacı olmalıdır. Müvekkilinin sorusu ve talebi ile bağlı olmadan NE yapılmasına müvekkili adına karar vermelidir. Müvekkili hukuku bilmediğinden NE yapılacağını da bilmez. Bu nedenle avukat kararlarında yalnızdır. Stratejisinin sonuçlarından doğrudan sorumludur.

Avukat iyi bir teknisyen olmalıdır. İşin tekniği bilinmeden NASIL yapılacağı da bilinemez. Usul kurallarını hafife alanlar ağır sonuçları göze almalıdır. Belki de, usul farklılığını belirtmek için idari yargı duruşmalarında davacı ile davalının yeri adli yargıdakinin tersi biçimde belirlenmiştir.

KİMin yaptığı konusundaki genel kural serbest meslekte de geçerlidir: İş yolunda gider de, istenen karar çıkarsa, işi ‘avukat yapmış’ olur. İstenmeyen kararları ise ‘hakim vermiş’ olur.

Dün iki dava kazandım. Ben şimdi balığa gidiyorum. Oltanın ucuna takılan olursa ‘balık tuttum’ diye döneceğim. Mevsimine, saatine, yerine göre hangi balığı tutacağıma doğru karar vermemişsem, oltaya doğru yem ve kurşun takmamışsam, ‘hiç balık yoktu’ diyeceğim.

Herkes neyi, nerde, nasıl, ne zaman yapacağını bilmeli. Özellikle bulanık suda...