Mesajı Okuyun
Old 08-04-2008, 14:47   #10
Mustafa Ozbek

 
Varsayılan icra harçlarının iadesi

İcra harçlarının iadesi önemli bir konu. uygulamada bunun mümkün olmadığı görüşü hakim. Kanımca, İCRA VE İFLÂS KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASLAĞI ile bu konu açıkça düzenlenmelidir.
Taslakla, Harçlar Kanununun 23. maddesinde yapılan değişikliğe ilave olarak 29. maddesinde de bir değişiklik yapılmalı ve iptal edilen icra takiplerinde, alacaklının takip talebinde bulunurken yatırdığı peşin harcın kendisine iade edileceği hususu açıkça düzenlenmelidir. Uygulamada, ilâmsız icra takibinin şikâyet yoluyla icra mahkemesince iptali üzerine, alacaklının ödediği peşin harcın (Harçlar Kanunu m. 29) iadesi gerekirken, icra müdürü, “icra mahkemesinin takibin iptali kararında bu hususta bir açıklık olmadığı” gerekçesiyle peşin harcın iadesi talebini reddedebilmekte ve bu da alacaklının şikâyete başvurmasına yol açmaktadır.
Doktrinde, icra mahkemesi kararıyla takibin iptali halinde, “Harçlar Kanununda özel bir hüküm bulunmadığından”, alacaklının icra takibinde bulunurken yatırmış olduğu peşin harcın kendisine iade edilemeyeceği ve bu durumda, Harçlar Kanunu m. 29,III ile 31’in uygulanamayacağı kabul edilmektedir[1].Yargıtayın konuyla ilgili bir kararı ise şu şekildedir[2]: “Takibin iptali halinde, harcın iadesine ait yasada bir hüküm bulunmadığından, Harçlar Kanunu’nun ‘karar ve ilâm harcının geri verilmesi ile ilgili’ 31. maddesi bu durumda uygulanamaz”.
Kanımca, Kanunda açık hüküm olmadığı gerekçesiyle peşin harcın iade edilmemesi kabul edilebilir bir çözüm tarzı değildir. Yüksek miktarlı alacakları konu alan ilâmsız icra takiplerinde ödenen (takip konusu alacak miktarının binde beşi oranındaki) peşin harcın tutarı da yüksek olmaktadır. Takibin şeklî bir eksiklikten ötürü iptali her zaman mümkündür. Örneğin, kambiyo senedine dayalı olarak yapılan bir icra takibinde borçlunun, “icra takibinin dayanağı olan bononun teminat için verildiği, dolayısıyla ilâmsız icra yoluyla takip edilemeyeceğini” ileri sürerek, bu iddiasını taraflar arasındaki sözleşmeye dayandırması halinde takibin, “alacağın tahsil edilip edilmeyeceğinin yargılamayı gerektirmesi sebebiyle” icra mahkemesince iptal edilmesi mümkündür. Bu halde, alacaklının alacağının mevcut olmadığına hükmedilmiş olmadığından ve takip konusu alacak tahsil de edilememiş olduğundan, başvurma harcı iade edilmese de peşin harcın alacaklıya iade edilmesi gerekir. Bu uygulama, hem Harçlar Kanununun özüne hem de adalete uygun olacaktır. Nitekim Harçlar Kanunu m. 29,III’te, genel haciz yoluyla takipte alacaklının itirazın iptali davası açması halinde, peşin harcın alacaklıya iadesinin veya mahkeme harcına mahsup edileceğinin öngörülmüş olması da bu yorumu desteklemektedir. İtirazın iptali davası açarak, borçlunun itirazıyla duran icra takibinde itirazı hükümden düşürmeye çalışan alacaklıya tanınmış olan bu hakkın, takip iptal edildiği için itirazın iptali davası açamayan ve fakat genel hükümlere göre mahkemede alacak davası açabilecek olan alacaklıya tanınmaması için hiç bir sebep yoktur. Bu husustaki tereddütlerin giderilmesi için, taslakta bu konuda açık bir hüküm öngörülmesi faydalı olacaktır.
bir kaç yıl önce, yüksek miktarlı bir icra takibi iptal edimişti ve harcı geri aldık. Benim tavsiyem, icra müdürü ile görüşüp bu konuda talep açmak ve harcın iadesini istemektir. Reddederse şikayet yoluna gitmekte fayda var.


[1] Uyar, Talih: İcra ve İflas Hukukunda Harçlar ve Giderler, s. 7, dn. 5 (http://www.talihuyar.com/dosyalar.asp).

[2] 12. HD 17.01.1985, 1984-10759/215 (Uyar-Şikâyet Sebepleri III s. 211).