Mesajı Okuyun
Old 16-05-2008, 13:51   #26
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

Sn.Atasagun,

Eşitliğin fiilen sağlanmış olduğu bir durumda özel önlemler almaya gerek yoktur.

Çalışma hayatında kadın fiili eşitikten yararlanmadığı sürece,belirtilen özel önlemleri savunmak hepimizin sorumluluğu olmalıdır.

Çünkü;

Türkiye’de kadınların işgücüne katılım oranı Ocak 2008 itibarıyla yüzde 22,3.

Ne iş yaparsın sorusuna "ev kadını" diye cevap veren 12 milyon 300 bin kadın ise işsiz sayılmamakta.

Üstelik işsizliğin hızla arttığı son yıllarda özellikle kadınlar iş bulmaktan ümidini kesmektedir.

Bir yandan da Başbakan kadınlara en üç çocuk yapmayı önermekte ve bu biçimi ile kadına kamusal hayata katılmak değil anne/eş olmaları önerilmektedir.

Buna rağmen çalışmak isteyen kadınların iş yaşamında yer alması çok sınırlı kreş hakkının
işveren lehine düzenlemelerle imkansız hale getirilmektedir.

Çok önemli bir sorun da ev içindeki emeğin görünmemesidir.

Kadınlar ücret karşılığı dışarda çalışsa da ,çalışmasa da öncelikle ev kadını olmaya devam ediyor.

Yemeği kadınlar pişiriyor,çamaşırı kadınlar yıkıyor ve ütülüyür,evleri kadınlar temizliyor,bulaşıkları kadınlar yıkıyor.

Bitmiyor;çocuklara ve yaşlılara ve dahi hastalara kadınlar bakıyor.

Ama ev içindeki bu emek küçümseniyor ve YOK sayılıyor.

Ücretli çalışma ,kadının ikinci işi oluyor ve ev işlerini aksatmadan sürdürdğü sürece olanaklı sayılıyor.

Bu koşullar altında kadınların erkeklerle eşit eğitim almaları mümkün olmadığından,daha vasıfsız ve daha az ücret ödenen ve genellikle sigortasız işler kadınlarca yapılıyor.

Bu hayatı böylece onaylıyor musunuz?

Peki özel önlemler alınmadan bu hayatın değişebileceğine inanıyor musunuz?

Ev içi roller ve sorumluluklar eşit olmadığı sürece ,iş hayatının eşit olabileceğini düşünmek mümkün mü?

Devam edelim...