Mesajı Okuyun
Old 16-09-2011, 13:55   #130
Av.Buğcan Çankaya

 
Varsayılan

Bugün Vakıf üniversitelerinin öğretim kadrolarına baktığımızda dahi fark kendini belli etmekte. Ne yazık ki Devletimiz, öğretim kadrolarına pek değer veremediği için, maddi sıkıntı çeken, manevi olarak doyum alamayan bir çok tanınmış ve bu işe yıllarını vermiş öğretim elemanları Vakıf üniversitelerine kaymış durumda. Şimdi çıkıpta birisinin, "Devlet Üniversitesinin kadrosu vs." demesinin benim için bir anlam teşkil etmediğini söylemeliyim

Diğer yandan, bir konuda bazı arkadaşlarımıza hak veriyorum. Belki Vakıf üniversitelerinin taban puanları Devlet üniversitelerine göre daha düşük oluyor. Ama bu sanırım 2003-2004 yıllarından sonra oldukça farklılık göstermeye başladı. Vakıf Üniversitelerinin bir çoğunun taban puanlarının Devlet Üniversitelerinin üstünde olduğunu görmek mümkündür. Ayrıca yine Hükümet eliyle bir çok yeni Üniversite ve Hukuk Fakültesi açıldı. Yeteri kadar öğretim elemanı bu bölümlere kaydırılamadı, kaydırılanların bir çoğu ise Yrd.Doç ünvanlı hocalarımız. Kısaca, Vakıf ile Devletin farkı sanırım 2003-2004 senelerinde yok olmaya başlamış ve şuan Vakıf Üniversitelerinin bir çoğunun eğitim-öğretim anlamında Devlet Üniversitelerinden iyi olduğunu da kabul etmek gerekiyor.

Diğer yandan, Öğretim elemanlarınızın sizlere gelip Vakıftakiler böm böm bakıyor şeklinde anlatımı onun başarısının bir göstergesidir. Demek ki, ilgi çekebilen, dersi hakkıyla anlatabilen birisi değil. Kaldı ki, bir insanın hayatı 180dakikada şekillenebiliyorken, ezberden başka herhangi bir şey sorulmazken, bunun etikliği tartışılacağına, ezberci öğrencilerin derste faltaşı gibi bakmasından ziyade bömböm bakan vakıf öğrencilerini tercih ederdim.

Özetle, benim zamanımda ÖSS ismiyle girilen sınava hazırlanma sürecinde ezberden başka bir şey yapılmıyordu. Matematik problemleri dahi ezber işiydi, ne kadar çok soru çözersen o kadar başarılıydın, çünkü sorunun gidiş yollarını ezberlemiştin. İşte bu durumda, o bömböm bakan arkadaşlar ders çalışmadı belki, belki ezberi sevemediler. Ama bence hepsi gündelik hayatta ve üniversitede öğretilenlerin %10'unun kullanıldığı bir meslekte (avukatlık) başarılı olacaklar. Bence hepside çok başarılıdır. Çünkü avukatlığın temelinde hiç bir zaman ezber yoktur. Avukat demek, gördüğü herşeyi yorumlayan, kendisine göre fikirler çıkaran bireydir. Kanun metnini ezberleyip, mahkemede onu papağan gibi tekrarlayan değil. Olayı özümseyip, kanun maddesini ona en uygun şekilde tanımlayandır.Bu sebeple, ben bömböm bakanlardandım, hiç bir zaman ezberi sevmedim, hiç bir zaman ÖSS'yi sevmedim. Vakıf Üniversitesinde okudum, beni yetiştirenlere çok teşekkür ederim, mesleğinin hakkını veren bir Avukatım.

Kısaca, bu işler kazanılan Üniversiteyle, Türkiyede kaçıncı olduğunla veyahut 1000 sayfayı ezberleyebilmekle bitmiyor. Bu işler, bu mesleği sevmekle, olayları yorumlayabilmekle, müvekkil, vekil ilişkisini koruyabilmekle, araştırmakla ve mesleğin esnaflık noktasını kavrayabilmekle oluyor.

Ve son bir şey söyleyeyim, bunu da tüm arkadaşlarımız düşünsün. Vakıf üniversitelerinin kuruluşu sanırım 1990lardan sonra. Bu durumda, bugün herkesin illallah ettiği, sürekli sorunlarıyla konuşulduğu adalet sistemi, yargılama üniteleri hangi üniversitelerin eseri?

Bence bir 20 sene sonra bu konuyu tekrar konuşalım.

Herkese saygılar...