Mesajı Okuyun
Old 09-01-2013, 11:09   #11
Av.Şenel DELİGÖZ

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY
13.Hukuk Dairesi

Esas: 2010/3609
Karar: 2010/17009
Karar Tarihi: 17.12.2010

ÖZET: Olayda, mahkemece işin esasına girilerek davacının istirdada haklı bir miktarın bulunup bulunmadığının araştırılarak hasıl olacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerekir.

(2004 S. K. m. 72) (818 S. K. m. 62)

Dava: Taraflar arasındaki istirdat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Karar: Davacı, davalının abonesi olduğunu, 02.07.2007 tarihinde tarımsal sulama suyu ile ilgili elektrik sayacında sorun olduğunu fark ettiğini, sayacın davalı tarafından değiştirildiğini, ancak daha sonradan sayaca haricen müdahale edildiğinden bahisle borç tahakkuk ettirildiğini ve ödemek zorunda kaldığını ileri sürerek, 11.552,69 TL'nin tahsilini istemiştir.

Davalı, sayaca haricen müdahale edildiğini, yapılan borç tahakkuk işleminde usulsüzlük bulunmadığını savunarak davanın reddini dilemiştir.

Mahkemece, abone olan davacının ödeme yaparken ihtirazı kayıt ileri sürmediği, bu nedenle borcu kabul etmiş olduğu sonucuna varılarak dava red edilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.

Yukarıda da kısaca özetlendiği gibi, dava, haksız tahsil edildiği ileri sürülen kaçak elektrik bedelinin istirdadına ilişkindir. Abone olan davacı hakkında 02.07.2007 tarihinde kaçak-usulsüz elektrik kullandığından bahisle tutanak tutulduğu ve cezalı olarak borç tahakkuk ettirildiği, davacının da son ödeme tarihi itibari ile tahakkuk ettirilen miktarı ödedikten sonra eldeki davayı açtığı anlaşılmaktadır. Taraflar arasında abonelik sözleşmesi olduğu kabul edilmekte olup, davalı, davacının sözleşmeye aykırı olarak kaçak ve usulsüz elektrik kullandığını ileri sürmekte, davacı ise, usulsüz işleminin bulunmadığını, kendisinden haksız para tahsil edildiğini, bir başka deyişle davalının sebepsiz zenginleştiğini belirtmektedir. Öncelikle olaya sebepsiz zenginleşme ile ilgili yasal düzenleme ve ilkeler çerçevesinde bakılacak olursa; Borçlar Kanunu'nun 62. maddesinde, <borçlu olmadığı şeyi ihtirazlarıyla veren kimse hataen kendisini borçlu zannederek verdiğini ispat etmedikçe onu istirdat edemez> şeklinde düzenleme yapılmıştır. Oysa somut olayda davacı, borçlu olmadığı değil, davalı tarafından tahakkuk ettirilen borç miktarını ödediği açık ve belirgindir. Öte yandan, davalı tarafından düzenlenen 02.07.2007 tarihli kaçak-usulsüz elektrik tespit tutanağında davacıya ait elektriğin kesildiği ve mühürlendiği de belirtilmiştir. Akabinde son ödeme tarihi 28.03.2008 olan cezai tahakkukun yapıldığı ve bunun üzerine davacının ödeme yaptığı anlaşıldığına göre, elektriği kesilen ve icra tehdidi altında olan davacının yaptığı ödeme ile böyle bir borcu dolayısıyla kaçak kullanımı benimsediğinden söz etmek mümkün değildir. Böyle olunca mahkemece işin esasına girilerek davacının istirdada haklı bir miktarın bulunup bulunmadığının araştırılarak hasıl olacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.

Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde iadesine, 17.12.2010 gününde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programı