Mesajı Okuyun
Old 20-05-2009, 16:41   #19
Av.Selim Balku

 
Varsayılan devam edip etmeme konusunda kararsızım...

Alıntı:
Bu kuralı her yazımda tekrarlıyorum. Fakat herhalde inandırıcı olamıyorum. Oysa bu kural yeni bir kural da değildir. Eskiden beri Yargıtay kararlarında ifade edilen bir kuraldır.

Sayın Kocabaş'ın buradaki görüşüne kısmen katılıyorum hatta ilk verdiğim cevapta görüşümün azınlıkta olduğunu da özellikle belirtmiştim.

Fakat muhakemede bir hususa artık genel kural diyebiliyorsak, kuralın yasadaki karşılığına bakmak gerekiyor. Bununla alakalı genel kuralları MK640 VE MK 702olduğunu söylebiliriz.

MK 702-Ortakların hakları ve yükümlülükleri, topluluğu doğuran kanun veya sözleşme hükümleri ile belirlenir.

Kanunda veya sözleşmede aksine bir hüküm bulunmadıkça, gerek yönetim, gerek tasarruf işlemleri için ortakların oybirliğiyle karar vermeleri gerekir.

Sözleşmeden doğan topluluk devam ettiği sürece, paylaşma yapılamaz ve bir pay üzerinde tasarrufta bulunulamaz.

Ortaklardan her biri, topluluğa giren hakların korunmasını sağlayabilir. Bu korumadan bütün ortaklar yararlanır.


Elbirliği mülkiyeti ile alakalı kuralın bu olduğuna inanıyorum,

sunulan yargıtay kararında 3. kişilere karşı ecrimisil davası açılamayacağı yönünde bir karar olduğunu da biliyorum,

yasada belirtilen genel kurala göre baktığımda ve buna ilişkin olan Yargıtay kararına baktığım zaman şöyle bir yorum yapma zorunluluğu hissediyorum;

"iştirak halinde ki mülkiyete 3. bir kişi işgal ederse, ona karşı tek başına ecrimisil davası açamazsın, diğerlerini de dahil et, çünkü diğerlerin menfeaatleri halel hale gelebilir, tasarruf yetkini tek başına kullanma"

fakat aynı durumda "iştirak maliki diğer mirasçı açarsa, tek başına açabilirsin, genel kural burada geçerli değildir."

Peki ama neden ?

4 mirasçı kardeş var, terekede 4 daire var, herbiri iştirak halinde olan daireyi kullanıyor, bir mirasçı, bir mirasçıya dava açıyor, benim payımı haksız işgal ediyorsun, ecrimisil öde diye, tek başına dava açıyor;

Burada herzaman kaşılaştığım bir çelişki var o da şu, bir mirasçı benim payıma haksız işgal var diye dava açıyor ama mülkiyet; müşterek mülkiyet değil ki benim payım diyebiliyor, mülkiyet iştirak mhalinde bir mülkiyet, yani ortada bir işgal varsa, hepsine ait ama belirli olmayan paylara karşı işgal etmiş oluyor,

bu durumda davada taraf olmayan diğer mirasçılar iştirak halinde sahip olduğu daire ile alakalı davada en azından benimde o dairede hakkım var, davacı kendi kafasına göre 5 yıl için 10.000 TL istemiş ve bu davanın sonucu beni de ilgilendiriyor, benim haberim olmadan açılan bu davada benim kabul etmeyeceğim bir rakama ben niye katlanayım, ben olsam 20.000 TL isteyecektim deme gibi bir hakkı yok mu?

yine davada taraf olmayan diğer mirasçı; ecrimisil davası bir tasarruf davasıdır, müdahalenin men'i gibi terekenin korunması davası değildir, 702. madde gereği tasarruf yetkisinin el birliği halinde kullanılması gerektiğini belirtirse cevabınız ne olacaktır?

Sonuç itibariyle Sayın Kocabaş'ın belirttiği gibi Şeref Ertaş'tan, Özkaya'ya hatta kısmen Nihat Yavuz'a kadar çoğunluk böyle düşünebilir,

ancak aynı bilim adamlarının eleştirilerine baktığınızda muhakkak bahsettiğim konuya değinilmiş ve öneri sunulmuştur.(Ayiter, Nuşin: TMK el birliği ortaklığı Ank 1961 sh.187- Nihat Yavuz Uygulamada ecrimisil davaları 2. basım sh.543)

Kısacası iştirak halinde bulunan bir mülkiyet, müşterek mülkiyete çevrilmeden tasarrufa yönelik davalarda davalısı kim olursa olsun, el birliği ile hareket etme prensibinden uzaklaşmamalıdır.

Bunlardan ziyade sadece kendi görüşümü belirtmek için cevaplama gereği duydum, kafa karıştırmadan ziyade, kafa karışıklığına bir çözüm gayesiyle yazıyorum, ortada sürekli bir soru, sorun varsa, ihlal varsa demek ki açık bir kuralda yoktur.

Saygılar...