Mesajı Okuyun
Old 01-07-2002, 19:51   #18
Av. Adil Giray ÇELİK

 
Varsayılan

BERİN TAŞAN
1928 Merzifon

Babası “Merzifon Tarihi” yazarı Aziz Taşan’dır. Ortaöğrenimini Samsun Lisesi’nde, yüksek öğrenimini Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde tamamladı. (1951) İzmir (1952), Şiran (1955), Karaburun (1958), Sinop (1965), Karşıyaka Başsavcılığı (1985) görevlerinde bulundu. Emekli olduktan sonra İzmir Barosuna kayıtlı avukat olarak çalışmaya başladı. “Hukukçu, Şair, Yazar” kimliği nedeniyle Karşıyaka Adliyesine bitişik sokağa Karşıyaka Belediyesi tarafından adı verildi. Yetmiş yaşında Türkiye Yazarlar Sendikası tarafından onur plaketiyle ödüllendirildi.
Bekir Yurdakul şair hakkında “Tam kırk çeşidini bilse de sarmaşık gülün, kırk düşünür, kırk tartar, bir söyler; alçak gönüllü bir dil dervişidir O” demiştir. Bu tanımlamanın eksiği belki vardır, ama fazlası asla...

Attilâ İlhan, üstat için “Bizim Kuşaktan hukukçu kimliğini sonuna kadar koruyan bir o kaldı ” demiştir.

Tarık Dursun K ise; “Eski ustalar ile yeniler arasına sıkışıp kalmış iki şair var: Berin Taşan biri, öteki de Hilmi Yavuz. Bakın yayınladıkları kitaplarına: Hem, Yüzünün Bir Yanında –hem de- Bakış kuşu- nda şiirin dikâlâsını bulacaksınız. Ama yine de adları çevresinde bir gürültü halesi yoktur. Neden? Belki de herhangi bir dergici bayın kanadı altına girmeyi kabullenememelerinden, özgür kalmayı yeğlemelerinden, sofra desteklerinden uzak durmalarından” demiştir.

Şiirleri Varlık, Yeni Ufuklar, Dost dergilerinde yayınlandı. Bazı şiirleri yabancı ülkelerdeki antolojilerde yer aldı. Şiirin yanı sıra edebiyatla ilgili yazılar, araştırmalar yayınladı ve oyunlar yazdı.
Şiir Kitapları: Ellerim Gözlerim Yüreğim (1960), Yüzünün Bir Yanında (1969), Önce (1986).


AÇ KAPIYI BEN GELDİM
Korka korka değil, usul usul değil
Elim yüreğimde çarpa çarpa geldim
Aç kapıyı bak ne diyeceğim
Bir senin ellerinden bir senin gözlerinden
Dişlerinden dudaklarından
Nergisler ocak ayında açtı
Kendimden bahsetmeyeceğim.

Yediveren güllerden, duvardan sarkan güllerden
Çocuklardan sabah erken okula giderlerken
Atlardan bahsedeceğim
Kan ter içinde atlardan.
Aç kapıyı bak ne diyeceğim
Ne kadar küsülü çocuk varsa barıştırdım oynuyorlar
Tam kırk çeşit sarmaşık gül buldum,
Penceremin dibinde açacak.
Ekinleri dolu vurmadı
Çekirge gelmedi
Kurak olmadı.
Yorgunum demeyeceğim, bir evimiz olsa demeyeceğim
Yüreğim daralıyor demeyeceğim

Bir baksan gözlerime başını çevirmeyeceksin
Yürüyüp gitmiyeceksin
Bir baksan gözlerime
Dağda yakılmış ateşler görecesin
Aç kapıyı kim geldi bak
Bak nasıl havalandı güvercin
Açmam diyemezsin artık
Aç.


AY ÇİÇEKLERİ
Yatağımı pencereye getirdim
Ay çiçekleri güneşe dönecek
Bahçelerden geldiği için
Saksıda karanfil sallansa da
Ben üşümiyeceğim
İlk okul çocuklarının söylediği şarkı
Kırlara doğru uzaklaşıyor
O zaman annem izin vermezdi
Şimdi doktor kızıyor.
Delik delik ciğerim
Bu sabah ilk defadır
Kayısı ağaçlarına minnettar
Kayısı kokusunu bilecek
Ben sevineceğim
Ay çiçekleri sevinecek.



AĞIT
Şubat ayının karlı bir gecesinde, Şiran’ın Sadık Köyünden bir taze gelin doğum yapmak üzere kızakla ilçeye getirildi. Ne ilçede ne yakında doktor ve ebe bulunmadığından köyünden 70 km. uzakta Kelkit’e götürmeyi düşündüler. Bindikleri eski bir jeep sellerin bozduğu köprüden geçemedi, lastikleri patladı. Lastiklerin onarımıyla uğraşılırken gün ışıyordu. İlk çocuğuna hamile gelin, doğum sancılarına daha fazla dayanamadı. Sonra ne diyelim?... Demek Çimen dağlarına kar yağıyor
Çimen dağlarına yağan kardan
Kordon’daki evin camları buğulanmıyor
Akıp giden taksiler ne kadar rahat.
Benim göğsümden de çekse ayaklarını
Sıragöz köprüsü bastıkça bastırıyor.

Çimen dağlarından süzülüp gelen sular
Hani bıldır bir taze gelin geziniyordu
Saçını taradınız, yüzünü yıkadınız
Gelin ettiniz.
Sıragöz köprüsüne gelipte durmuş
Bir eski jeep içinde bir gelin Ayşe
Doğum sancıları böyle mi gelir?
Vay beni doğurana, doğurana vayy
Kalksam bağırsam bir yol Kelkit çok uzak
Sadık’ta yanan ışık kaldı mı dersin?
Kim yatar geceleyin, sabaha kim uyanır?

Bir idare lambasıyla açtım kapıları
Ne kadar nur topu çocuk bekliyor, dayamış kulağını
Güller açılsın da, beşik donansın da
Sadık’ta, Siirt’te, fakir dağ köylerinde
Ova’da, kıl çadırda
Ne kadar gelin Ayşe sancılar içersinde
Sıra güllerine gelmiş işlemesinin
Senin dayanılmaz sabrın
Benim umudumla
Bu beşik donanmadı daha donanacak
Doktorum erişmedi erişecek
Güller açacak, açacak...