Mesajı Okuyun
Old 27-08-2019, 09:39   #1
VARTO'LU

 
Varsayılan “Benzer iddia ve istemlerle dava açan bir işçi, hiçbir zaman doğruyu söylemez” mi? Tanık olamaz mı?

Yargıtay 22 ve 9. Hukuk Daireleri, işçilik alacakları davalarında kuruların kararların temyiz incelemelerinde kurulan bozma nedeni (kararda öne çıkan kavram) “Husumetli tanık (!) olmakta”
Anayasa ve uluslar arası sözleşmeler ile güvence altına alınan “adalete erişim” haklarını kullanarak dava açan işçilerin “işverenlerin düşmanı (hasmı) olarak gören bu anlayış giderek çalışma koşullarını, dillerinin döndüğü ölçekte mahkeme yargıçlarına anlatan işçileri “çıkacak karardan kendilerinin de menfaat sağlayacak” bir grup (bir anlamda çete) görme sonucuna gitmekte.
Bir zamanların “işveren daima haksızdır" İLKESİZLİĞİNİN zıddı olarak varlık kazanmaya başlayan "benzer iddia ve istemlerle dava açan bir işçi, hiçbir zaman doğruyu söylemez” anlayışı “işçiyi koruyucu” olduğu söylenen iş hukukunun temellerini sarsıcı olduğu gibi temel hukuk normlarına da aykırı.
Tehlikeli ve temel hukuk normlarına aykırı gördüğün “benzer iddia ve istemlerle dava açan bir işçi, hiçbir zaman doğruyu söylemez” anlayışının yol açtığı hukuki olmayan içtihat aykırılığının giderilmesi için Yargıtay Başkanlığı’na başvurmayı düşünüyorum; hazırlığımı da büyük ölçüde tamamladım. Çalışmamı daha da geliştirip yetkinleştirme, yanılgıların var ile bunları gidermek amacı ile bu sorunu Türk Hukuk Sitesi web ortamında tartışmaya açmak istedim.
Dileğim, tüm hukukçuların, hukuka ve birbirimize saygı çerçevesinde bilgi ve düşüncelerini edinmek; bunu da tartışmaya katkınızın hukuki dayanaklarını vurgulayarak istemek.
İLK TARTIŞMA KONUSU OLARAK
"Hüküm kurma" kudreti tanıdığımız yargıç, yemin ettirerek dinlediği tanığın "doğruyu söylemediğini" görememiş ise temyiz yada istinaf aşamasında "benzer iddia ve istemlerle dava açan bir işçiyi" 264. Maddedeki sözler ile "Yalan yere veya menfaat temin ederek" tanıklık ettiğini, yada böyle bir tanığı "aynı işveren aleyhine aynı iddia ile açtıkları davalar nedeniyle aralarında menfaat birliği bulunan tanık" olarak kabul etmek ne ölçüde hukuki bir belirlemedir.

İKİNCİ TARTIŞMA KONUSU
6100 sayılı yasanın "TARAFLARCA GETİRİLME İLKESİ" başlıklı 25. Maddesinde "Kanunda öngörülen istisnalar dışında, hâkim, iki taraftan birinin söylemediği şeyi veya vakıaları kendiliğinden dikkate alamaz ve onları hatırlatabilecek davranışlarda dahi bulunamaz" hükmü varken, "Tanıklara itiraz" başlıklı 255. Maddesinde hüküm uyarınca dava dilekçesi veya tanık listesi kendisine tebliğ edilen davanın tarafı (davalısı), dinletilmek istenen tanığın, "kendisi aleyhine aynı iddia ile dava açtığı ve böylece dosya davacısı ile aralarında menfaat birliği bulunan" kişi olarak "tanıklığının doğruluğu konusunda kuşkuyu gerektiren sebepler" olduğunu iddia ve ispat etmemiş ise hakimin, böylesi bir olguyu gözeterek davacı işçinin tanığının "doğruyu söylemediğini" kabul etmesi HMK.nun 25. Maddesini çiğnemek olmaz mı ?