Mesajı Okuyun
Old 23-06-2021, 09:33   #2
gecelerin_yargıcı

 
Varsayılan

"T.C. YARGITAY

14.Hukuk Dairesi
Esas: 2015/5532
Karar: 2016/9745
Karar Tarihi: 24.11.2016


ORTAKLIĞIN GİDERİLMESİ DAVASI - TARAFLARIN MUHDESAT KONUSUNDA BEYANLARININ ALINACAĞI - MUHDESATLARIN DAVALILARA AİT OLDUĞU KABUL EDİLİRSE ORAN KURULARAK HÜKÜM KURULACAĞI - MUHDESATIN AİDİYETİNİN TESPİTİ DAVASI AÇMAK ÜZERE SÜRE VERİLMESİ GEREĞİ

ÖZET: Mahkeme tarafından taraflara muhdesat konusu sorularak beyanlarının alınması, muhdesatların davalılardan ikisine ait olduğu kabul edilirse oran kurulmak suretiyle hüküm kurulması, kabul edilmediği takdirde muhdesatın aidiyeti konusunda iddiası olan taraflara muhdesatın aidiyetinin tespiti davası açmak üzere süre verilerek sonucuna göre hüküm kurulması gerekir.

(4721 S. K. m. 642) (6100 S. K. m. 165)

Dava: Dava, ortaklığın giderilmesi isteğine ilişkindir.

Karar: Mahkemece, davanın kabulü ile satış suretiyle ortaklığın giderilmesine karar verilmiştir.

Hükmü, davalılar ..., ... ve ... temyiz etmiştir.

Paydaşlığın (ortaklığın) satış yoluyla giderilmesi halinde dava konusu taşınmaz üzerinde bina, ağaç v.s. gibi bütünleyici parçalar (muhdesat) varsa bunların arzla birlikte satılması gerekir. Ancak muhdesatın bir kısım paydaşlara (ortaklara) ait olduğu konusunda tapuda şerh varsa veya bu hususta bütün paydaşlar ittifak ediyorlarsa ve muhdesat arzın değerinde bir artış meydana getiriyorsa bu artışın belirlenmesi için dava tarihi itibariyle arzın ve muhdesatın değerleri ayrı ayrı tespit edilir. Belirlenen bu değerler toplanarak taşınmazın tüm değeri bulunur. Bulunan bu değerin ne kadarının arza ne kadarının muhdesata isabet ettiği yüzdelik (%...) oran kurulmak suretiyle belirlenir. Satış sonunda elde edilecek bedelin bölüştürülmesi de bu oranlar esas alınarak yapılır. Muhdesata isabet eden kısım muhdesat sahibi paydaşa, geri kalan bedel ise payları oranında paydaşlara (ortaklara) dağıtılır.

Bütünleyici parçanın (muhdesat) arzın paydaşlarına (ortaklarına) değil de üçüncü şahsa ait olduğunun anlaşılması halinde bu kimseyi muhdesat sahibi olarak davaya dahil etmek ve ona satış bedelinden pay vermek mümkün değildir.

Paydaşlığın (ortaklığın) satış suretiyle giderilmesine ilişkin davalarda taşınmaz üzerinde bulunan bina, ağaç v.s. gibi bütünleyici parçaların (muhdesat) kime ait olduğu konusunda uyuşmazlık olup da bunlar üzerinde bazı paydaşların (ortaklar) hak iddia etmeleri ve öncelikle bu uyuşmazlığın giderilmesini istemeleri halinde o paydaşa görevli mahkemede dava açmak üzere HMK'nın 165. maddesi uyarınca uygun bir süre verilmelidir. Mahkemece verilen süre içerisinde dava açıldığı takdirde sonucunun beklenmesi, açılmadığı takdirde o konuda uyuşmazlık yokmuş gibi davaya devam edilmesi gerekir.

Paydaşlığın (ortaklığın) giderilmesi davaları iki taraflı, taraflar için benzer sonuçlar doğuran davalar olup, sonuçta kazanan ve kaybeden taraftan söz edilemeyeceğinden yargılama giderleri ve vekalet ücretinin taraflara payları oranında yükletilmesi gerekir.

Somut olaya gelince; dava konusu 1016 ada 31 parseldeki iki yapının davalılardan ... ve ...’a ait olduğu ileri sürülmüş ise de mahkemece bu hususa ilişkin herhangi bir araştırma yapılmamıştır. Mahkeme tarafından taraflara muhdesat konusu sorularak beyanlarının alınması, muhdesatların davalılardan ... ve ...’a ait olduğu kabul edilirse yukarıda değinilen ilkelere göre oran kurulmak suretiyle hüküm kurulması, kabul edilmediği takdirde muhdesatın aidiyeti konusunda iddiası olan taraflara HMK 165. maddesi uyarınca muhdesatın aidiyetinin tespiti davası açmak üzere süre verilerek sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken belirtilen bu hususlar üzerinde durulmadan yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.

Kabule göre de, ilam harcının ve vekalet ücretlerinin davanın niteliği gereği taraflardan hisseleri oranında tahsiline karar verilmesi hususunun gözetilmemesi doğru değildir.

Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenler ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 24.11.2016 tarihinde oybirliği ile karar verildi."


Karara ek olarak; paydaşların itiraz etmemesi tek başına muhdesat iddiasının kabul edildiği anlamına gelmemektedir. Yerleşik Yargıtay uygulamasına göre muhdesat iddiasının kabulünün paydaşlar tarafından açıkça yapılması gerekir.