Mesajı Okuyun
Old 09-04-2005, 16:36   #7
Gemici

 
Varsayılan

Temel yasalar genelde uzun bir süre yürürlükte kalsınlar diye yapılırlar. Özellikle medeni kanunlar ve ceza kanunları bu türden kanunlardır. Bunlar bugün yapılıp yarın değiştirilsinler veya kaldırılsınlar diye değil, toplum düzenini uzun bir süre korumak veya yeniden yapılandırmak için yapılırlar. Yeniden yapılandırma özellikle devrimler sürecinde söz konusu olur.

Bu gerçeğe rağmen hemen hemen tüm kanunlar belirli bir süre sonra değiştirilir veya tamamen ortadan kaldırılarak yerine yeni bir kanun getirilir.

Bu değiştirmeyi veya yenilemeyi zorunlu kılan sebeplerin başında:
a. kanun koyucunun kanunu yaparken toplumun belirli gerçeklerini gözardı etmesi onları hesaba katmaması,
b. kanun yürürlüğe girdikten sonra toplumdaki değer ölçülerinin, örf ve adetlerin, adalet ve hukuk kavramlarının değişmiş olması,
c. kanun yürürlüğe girdikten sonra toplum yapısını etkileyen teknik gelişmelerin yeni bir düzenlemeyi zorunlu kılması,
d. siyasi iktidarın kendi dünya görüşüne uygun yeni bir toplumsal yapıyı gerçekleştirmeye çalışması ve
e. kendileri ile kültürel, siyasi, ticari vs. ilşikiler içinde olduğumuz ülkelerle daha iyi ilişkiler kurulması ve çağdaş hukuk ve medeniyet gereklerine uygun bir hukuk sistemi ve toplum yapısı oluşturmaya çalışılması
gelir.

Yukarıda saydığım sebepler göz önünde bulundurulunca yeni ceza kanunumuzun’da günün birinde değiştirilmek zorunluluğu ile karşılaçacağı apaçık(tı). Ve o ‘günün biri’ kanunun yürürlüğe girmesine kısa bir süre kala geldi. Kanunun yürürlüğe girme tarihi ertelendi ve kanunun bazı maddeleri değiştirilecek. İki aylık bir erteleme süresi, zaten aceleye getirilmiş, üzerinde yeteri kadar tartışılmamış ve dili tam oturmamış bir kanunun, enazından şimdiki gereksinimlere cevap verbilecek şekilde değiştirilmesi için çok kısa bir süre bence.

Kanunu detaylı olarak inceleyip genel bir değerlendirme yapmak toplumblimcilerin, ceza hukukçularının ve bilim adamlarının işi bence. Ben burada ceza hukuk ile ilşkisi fazla derine gitmeyen birisi olarak kafama takılan bir iki konuya değinmek istiyorum.

Kanunda, medeni kanunda ve borçlar kanunu tasarısında olduğu gibi, saf ve herkesçe anlaşılabilecek bir Türkçe kullanılmış. Buna rağmen özellikle bir ceza kanunda olmaması gereken mantık ve Türkçe hataları var bence.

Alıntı:
Madde 2.- ....
(2) İdarenin düzenleyici işlemleriyle suç ve ceza konulamaz.


Suç nasıl konulur, ceza nasıl konulur ben çıkaramadım. Suçun nasıl konulduğunu çıkaran biri çıkarsa bildirsin lütfen.

Alıntı:
Tutuklu, hükümlü veya suç delillerini bildirmeme
Madde 284


Sıralamalarda sondaki fiil tekrarı önlemek içindir ve sıralananlarn hepsini kapsar.
Cümleyi açalım isterseniz:
Tutuklu bildirmeme , hükümlü bildirmeme veya suç delillerini bildirmeme . Tutuklu bildirmeme veya hükümlü bildirmeme bence anlamı olmayan kavramlar. Hadi bildir bakalım tutukluyu. Nasıl bildireceğimi ben çıkaramadım. Madde başlığının neyi kastettiğini ancak maddeyi okuduktan sonra anlıyabiliyorsunuz. Kast edilen tutuklunun yeri, hükümlünün yeri veya delillerin yeri.
Buna dayanarak başlığın şöyle olması gerekirdi:
Tutuklunun, mahkümun veya delillerin yerini bildirmeme


Alıntı:
Aile hukukundan kaynaklanan yükümlülüğün ihlâli MADDE 233. - (1) Aile hukukundan doğan bakım, eğitim veya destek olma yükümlülüğünü yerine getirmeyen kişi, şikâyet üzerine, bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

Av. Bülent S. Akpunar:
Nafaka öde(ye)meyen veya çalışacak durumda olduğu halde iş bulamadığı için çalışamayan ve bu nedenle çocuklarına bakamayan eşler cezalandıracak mıdır?


Madde başlıkları aslında maddelerin hangi konuyu düzenlediğini bildirir. Madde 233. de başlıkla maddenin metni arasında bir çelşki var. Başlık doğru. Madde metninde başlığın haber verdiği ‘Aile hukukundan doğan yükümlülüğün ihlali’ kavramı yer almıyor. Aslında olmaması gereken bir durum. Başlıktaki ‘ihlal’ kelimesinin maddeye alınması unutulmuş. Aceleye geldi herhalde. Yerine getimek zorunda olduğu bir yükümlülüğü ihlal eden kimse , o yükümlülüğü yerine getirmekten kaçınan kimsedir. Maddeden asıl anlaşılması gereken bu ‘kaçınma’dır bence



Saygılarımla