Mesajı Okuyun
Old 17-03-2005, 05:53   #6
Av. Hulusi Metin

 
Varsayılan Türk Ceza Yasası

SABİH KANADOĞLU

Yargıtay Onursal Cumhuriyet Başsavcısı


1 Nisan 2005, bilimsel destekli bir siyasi alt komisyon tarafından hazırlanan yeni Türk Ceza Yasası'nın (TCY) yürürlüğe gireceği tarihtir. İkisi ana muhalefet partisinden olmak üzere beş kişilik Adalet Alt Komisyonu, yedi aydan kısa bir süre içerisinde 58 toplantı yaparak Türk toplumunu yakından ilgilendiren bu temel yasayı Türk ve dünya ceza hukuku âlemine armağan etmiştir. Bu görevini yerine getirirken yılların ürünü 580 maddelik hükümet tasarısını tümüyle bir kenara bırakmış, 78 yıllık Türk ceza hukuku öğretisinden, Yargıtay içtihatlarından yararlanmak yolundan özenle kaçınmış, kendisini her konuda yeterli ve yetkin görmüştür. Komisyonun danışman kadrosu ise üç doçent ve bir Yargıtay üyesinden ibarettir.


AÇIĞA ÇIKAN GERÇEKLER


Bu oluşum, çalışma yöntemi ve ortaya çıkan eser incelendiğinde açığa çıkan gerçekler şunlardır:

A - Türk siyasi yaşamı, hükümet tarafından gönderilen bir temel yasa tasarısına hükümetin sahip çıkmadığına ilk defa tanık olmaktadır. O halde amaç hükümet tasarısının yasalaşması değil, bu tasarının araç olarak kullanılmasıyla siyasal iradesinin temel yasaya egemen kılınmasını ve dış politikada birtakım çevrelerin beğenisini ve onayını sağlamaya çalışmak olmuştur.

B - Dünyanın hiçbir çağdaş ve uygar ülkesinde ceza yasası gibi bir temel yasa, siyasi bir komisyon tarafından hazırlanmamıştır.

C - Yeni TCY'nin yasalaşma süreci üzerinde ayrıca durulmalıdır. Hükümet tasarısı 12.5.2003 tarihinde TBMM Başkanlığı'na sevk edilmiş, oluşturulan Adalet Alt Komisyonu, 21.10.2003'te başladığı çalışmalarını 12.5.2004'te tamamlayarak hazırladığı 348 maddeden ibaret ''Türk Ceza Yasası'' tasarısını Adalet Komisyonu'na iletmiştir.


GÖRÜŞ VE RAPORLAR GÖZ ARDI


Tasarının yazılı olarak bilim ve uygulama çevrelerine gönderilip görüş alınması önemsenmemiş, gerekçeler geç yazılmış, internetten bilgilendirme yeterli bulunmuş, 21-22 Mayıs 2004 ve 25 Mayıs 2004 tarihlerinde yapılan iki sempozyum dışında bilimsel görüş üretilmemiş, sempozyumlardaki eleştiriler ve verilen çok kısa (yirmi günlük) sürelerde, bilim adamı sorumluluğu içerisinde iletilen görüşler ve raporlar göz ardı edilmiştir. Adalet Komisyonu ve TBMM Genel Kurulu'nda tartışmasız geçen oturumlardan sonra tasarı 26.9. 2004'te kabul edilmiş ve 12.10.2004 tarihinde de Resmi Gazete'de yayımlanarak yasalaşmıştır.

Temel ceza yasalarının diğer ülkelerdeki hazırlanış yöntem ve süreçlerine bakıldığında yeni TCY'nin aceleye getirildiği görülmektedir.

D - 12 Mayıs 2003 tarihinde TBMM'ye sevk edilen hükümet tasarısı çok geniş katılımlı bilimsel komisyonların 1987, 1997 ve 2000 yıllarında hazırladıkları ön tasarıların (eleştirilere göre) geliştirilmiş son şeklidir. Hükümet tasarısının yok sayılması, 17 yıllık bir birikimden yararlanılmaması, bilimsel destekli siyasi alt komisyonun adeta bir öç alma davranışına girdiğinin kanıtıdır.

E - Temel ceza yasasının hazırlanmasında öncelikle ülkedeki ceza hukuku birikiminden, öğretinin yetkin kuruluş ve kişilerinden, yargısal içtihatlardan, hukuk felsefesi, hukuk sosyolojisi ve metodolojisinden yararlanmak koşuldur. Kriminolojinin yanında, istatistikler, uluslararası sözleşmeler ve AİHM kararları yardımcı kaynaklar olmalıdır.


DÜNYA REKORU OLABİLİR


Yedi aydan az bir sürede yeni bir ceza yasası hazırlamak belki alanında dünya rekoru olabilir. Ancak bu rekor, bilimsel destekli siyasi alt komisyonun ve giderek siyasi iradenin, işin önem ve ciddiyetinin ayırdında olmadığının da kanıtıdır.

F - Yeni TCY'nin aceleye getiriliş gerekçesi birçok kez siyasi iradenin sözcüsü tarafından açıklandığı için, Türk toplumuna çağdaş, özgün bir yasa kazandırmak fırsatının, AB Komisyonu Türkiye İlerleme Raporu'nun düzenlenmesi ve 17 Aralık zirvesi öncesi müzakere tarihi alabilmek uğruna kaçırıldığını söyleyebiliriz.

G - TBMM Genel Kurulu'nda yeni TCY'nin her bir maddesinin okunmasıyla bu maddelerin kabul edilmesi adeta eşzamanlı olmuş, önceki aşamalarda giderilmeyen eksikliklerin TBMM Genel Kurulu'nda ortaya konularak düzeltilmesi yoluna gidilmemiştir.

Temel yasaların tek tek maddeleri yerine bütününün oylanmasını sağlayan TBMM İçtüzüğü ilgili maddesinin Anayasa Mahkemesi'nce iptal edilmesine rağmen sonuçta adeta iptal edilen kuralın uygulandığı söylenebilir.

H - Adalet Komisyonu raporunda, madde başlığı ve gerekçesinin, metnin ayrılmaz bir parçası olduğu vurgulanmıştır. Yasama denetiminden geçmeyen madde gerekçelerine üstünlük tanınmasının, hukuksal dayanağını ortaya koyabilmek olanak dışıdır. Kaldı ki birçok madde gerekçesinin de, yasa metninde dayanağı bulunmamaktadır.

Gerekçeye, maddenin yorumlanmasında dayanılabilmesi için, gerekçenin metinden kopuk olmaması, metinde ifadesini bulması gerekmektedir. Oysa maddelerdeki düzenlemede söz konusu olmayan birçok nokta, gerekçelerde yer almıştır.
(Cumhuriyet, 17.03.2005)