Mesajı Okuyun
Old 24-12-2006, 23:10   #2
Admin

 
Varsayılan

Sayın Korayad,

Öncelikle düşüncelerinizi paylaştığınız için teşekkürler.

Alıntı:
4. Diyelim ki,İdare Hukuk Çalışma Grubu oluştursak, tartışma yapacak, şeytanın Avukatlığını üstlenecek, düşünce de yeni açılımlar sağlayacak bir kaç üye bulamayız gibi geliyor bu yüzden... İnsanların korkmaması gerekiyor, saçmalayacağım diye, bütün büyük düşünceler saçmalıklar yaptıktan sonra gelmiştir.

Bence HÇG'leri sadece tartışma grupları olarak da görmemek lazım. Küçük şehirleri bilmiyorum ama büyük şehirlerdeki barolarda değişik alanlarda çok güzel çalışan Komisyonlar var. Bu komisyonlar hafta birgün kendi aralarında toplanıyor, sempozyumlar düzenliyor, makaleler hazırlıyor, dergi çıkartıyor, komisyon üyesi olmayan meslektaşlara yönelik öğretici toplantılar tertip ediyor, kısaca birlikte çalışıyor ve üretiyorlar.

Buradaki anahtar kelime "birlikte çalışmak ve üretmek". Bu üretim faaliyetini geniş bir yelpazede görmek lazım, sadece internet üstünde bazı konuları tartışmak olarak görmemek lazım. Ve bu üretim faaliyetine ilgilenen herkes birşeyler katabilir, mutlaka konunun uzmanı olması de gerekmiyor, yeter ki istesin, hevesli olsun ve denesin. Örneğin bir İdare Hukuku HÇG üyesi, hiç İdare Hukuku bilmiyor olabilir. Ama bu durum, üyenin basından konuyla ilgili haberleri tarayıp foruma aktarmasına ve üyelerin tartışmasına açmasına engel değildir. Bir başka üye hukukçu dahi olmayabilir ama farzedelim Almanca biliyorsa, bu bir İdare Hukukuyla ilgili Almanca bir yazıyı tercüme edip, foruma taşımasına engel olmaz. İdare Hukuku dersi alan bir öğrenci ders notlarını, pratik çalışmalarını paylaşabilir, İdare Hukuku Hocası ile bir İdare Hukuku konusu üzerine bir röportaj yapabilir. Konuya hakim bir üye sohbet ve toplantı odamızda bildiği bir konuda bir konuşma yapıp daha sonra dinleyicilerin sorularını yanıtlayabilir.

Görüldüğü üzere HÇG'lerin tek faaliyeti forumda birşeyler tartışmak olmadığı gibi, tek hedef kitlesi de o konunun uzmanları değildir. HÇG faaliyetleri de, üye profili de geniş bir perspektifte düşünülmelidir.

Bence HÇG'lerin başarı olmasının 2 sırrı var:
1) Birşeyler yapmaya hevesli üyeler
2) Bu üyeleri organize edip, ilgilendikleri çalışma alanlarına yönlendirecek ve konuya zaman ayıracak bir koordinatör.

Bu iki unsur bir araya gelmezse başarı gelmiyor. Bazı HÇG'lerimizde Koordinatörlerimiz büyük gayret içinde oluyor ve sürekli üyeleri birşeyler yapmaya teşvik ediyor ancak üyelerimiz çok rahatına düşkün ve hiçbir üretim faaliyetine katılmıyor. Örneğin HÇG'nin düzenlediği grup için toplantılara dahi evlerinin rahatlığı içinde katılmayan üyeler var. Oysa Baro Komisyon'larının toplantılarına büyük şehirlerde cuma geceleri işten sonra yorgun argın onca yolu aşıp katılan komisyon üyeleri düşünüldüğünde, bu elbette kabul edilebilir değil.

Bazı HÇG'lerimizde ise Koordinatörlerimiz yeterince aktif değil ve grup katılımlarını onaylamak dışında hiçbir organizasyon faaliyetinde bulunmuyor. Bu da elbette kabul edilir değil, zira koordinatörün grubu çekip çevirmesi, işbölümü yapması, üyeleri birbirine tanıştırması, düzenli toplantılar tertip etmesi, kısaca grubu "koordine etmesi" gerekli. Bu iki unsurun bir araya geldiği HÇG'ler de ise başarı otomatik olarak geliyor (Örneğin Kadın Hakları HÇG).

Ben kendi adıma HÇG projesinden hala çok umutluyum. Ancak bu atıl durumda olan HÇG'leri bu durumda bırakacağız anlamına da gelmiyor. Sanıyorum yapılması gereken, tüm çabaya ve uyarılara rağmen istenilen aktifliğe ulaşmayan HÇG'leri kapatmak ve yola sadece gerçekten çalışan, üreten ve gelecek için ümit veren HÇG'lerle devam etmek. Yeni HÇG açarken de bu kriter oldukça önemli ve bundan sonra sadece bu yolda olumlu sinyaller veren yeni bir HÇG'nin açılışını onaylayabiliriz, sadece talep üzerine HÇG açamayız. Keza HÇG'nin de açılış anında aktif olacağını taahhüt eden ve detaylı bir çalışma programı hazırlayan bir Koordinatör adayı da olmalı. Bu iki şart biraraya gelirse, yeni HÇG açılışlarına elbette sıcak bakarız.