Mesajı Okuyun
Old 26-12-2008, 00:31   #4
Hasan Bahadır Büyükavcı

 
Varsayılan

İcra İflas Kanunu'nun 67. maddesine göre İtirazın İptali başlatılan ilamsız takibin akim kalmaması için alacaklı lehine konulmuş bir dava türüdür ve açılan bu davanın amacı ilamsız takibe yapılan itirazın bertaraf edilmesidir. Burada ortaya çıkan karar ilamsız takip açısından kullanılabilir kanaatindeyim. Çünkü aynı maddenin son fıkrasında

Madde 67 - (Değişik madde: 18/02/1965 - 538/37 md.)

(Değişik fıkra: 17/07/2003 - 4949 S.K./15. md.) Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.

(Değişik fıkra: 09/11/1988 - 3494/1 md.) Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde kırkından aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.

İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.

(Mülga fıkra: 17/07/2003 - 4949 S.K./103. md.)

Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır.


denmektedir. Buna göre kişi itirazın iptali davasında alacağı hükümle ilamlı takip yapması mümkün değildir ki kişinin burada hukuki yararı yoktur. Çünkü itirazın iptali ile takip kesinleşmiştir. Çünkü itirazın iptali maddi anlamda kesin hükümdür.
Kişi illada ilamlı takip yapmak istiyorsa genel mahkemede genel hükümlere göre bir alacak davası açar ve bunu uygulamaya koyar.