Mesajı Okuyun
Old 14-12-2011, 12:06   #67
Av. Hulusi Metin

 
Varsayılan

Dünyanın en büyük parçacık fiziği laboratuvarı Avrupa Nükleer Araştırma Merkezi (CERN) şu sıralar evrenin sırrını çözmeye çalışıyor.

“Tanrı parçacığı” olarak adlandırılan Higgs bozonunun varlığını kanıtlamaya yönelik bu deneyler bilimin geleceği açısından kritik öneme sahip.Evrendeki anti-maddenin neden bütünüyle yok olduğu bilinmiyormuş. Madde ve anti-madde bütünüyle simetrik olmalı ve aynı şekilde davranmalıymış ama aynı şekilde davranmıyorlarmış.Varlık nedenimizin en büyük sorusu, “Evrende neden anti-madde bulunmadığı” imiş.

Büyük Hadron Çarpıştırıcısı (LHC) projesinin başındaki Dr. Lyndon Evans, kendisiyle yapılan bir söyleşide demiş ki: “Yaptığımız deneylerde madde ve anti-madde arasında mükemmel bir simetri olduğunu görüyoruz. Anti-madde yaptığımızda aynı oranda madde yapıyoruz. Eğer bu Büyük Patlama (Big-Bang) anında da böyle olsaydı madde ve anti-madde birbirini yok edecekti ve evrende ışık dışında hiçbir şey olmayacaktı. Gerçek dünya koşullarında anti-madde, madde ile temasa geçerse yok olur ve kozmik mikrodalga zeminini oluşturan bir ışık üretir. Evrenin yalnızca bu ışıktan oluştuğunu düşünebilir misiniz? Bizim burada olmamızın nedeni madde ve anti-madde arasında simetrinin bozulmuş olması. Yani en başta anti-maddeden daha fazla madde vardı. Artan maddeden oluştuk”.

Artan maddeden oluşanın insanlar ve evren olduğunu da açıklamış Dr. Evans. “Biz” demiş, “mükemmel bir simetri olmamasının sonucuyuz. Madde, anti-maddeden daha fazla olduğu için bütün anti-madde yok oldu ve geriye biraz madde kaldı. Yok olan anti-madde şimdi kozmik mikrodalga zeminini oluşturan ışığa dönüşürken arta kalan madde ise yıldızlar, galaksiler, biz ve evrenimiz oldu”.

“Varlığımızın” bozulan bir simetriye bağlı olduğunu vurgulayan Dr. Evans, “Yalnızca yaşamdan söz etmiyorum. Yıldızlar, galaksiler gibi kütlesi olan her şeyden söz ediyorum. Evrenimizde bir noktada her şeyin bir kum taneciğinden daha küçük olduğunu düşünmek akıl almaz ama deneysel gerçekler önümüzde ve artık çürütülemez” demiş (Elçin Poyrazlar, Cumhuriyet, 14.12.2011, s.9).