Mesajı Okuyun
Old 12-09-2007, 12:27   #4
ISIL YILMAZ

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
9. HUKUK DAİRESİ
E. 1998/4345
K. 1998/7650
T. 22.4.1998
• EYLEM YAPAN İŞÇİLERİN İŞ AKDİNİN İŞVERENCE FESHİ ( Kıdem Tazminatı Talebi )
• KIDEM TAZMİNATI TALEBİ ( İşverenle Tartışıp İşyerini Topluca Terkeden İşçilerin İş Akdinin Feshi )
• İŞVERENLE TARTIŞIP İŞYERİNİ TOPLUCA TERKEDEN İŞÇİLERİN İŞ AKDİNİN FESHİ ( Kıdem Tazminatı Talebi )
2822/m.25,45
1475/m.17
ÖZET : Olay 2822 sayılı kanun anlamında bir yasadışı grev niteliğinde olmasa da, işçilerin topluca çalışmamaları, direniş ya da oturma eylemi yapmaları işverene iş akdini bildirimsiz ve tazminatsız fesih hakkı verir.

DAVA : Davacı, kıdem tazminatı, fazla çalışma parasıyla hafta ve genel tatil gündeliklerinin ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.

Yerel mahkeme isteği kısmen hüküm altına almıştır.

Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından istenilmiş olmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

KARAR : Davacı ve bir kısım işçiler ile davalı işveren arasında ikramiye, fazla mesai, hafta tatili gibi konularda bir uyuşmazlık çıktığı, 30.6.1993 tarihinde işçilerin toplu halde bu konuda görüştükleri ancak işverenin ekonomik nedeni gerekçe göstererek talepleri kabul edemeyeceğini bu durumda işçilerin serbest olduklarını isteyenlerin çalışmaya devam edebileceklerini istemeyenlerin de işyerinden ayrılabileceklerini bildirdiği, bu arada herhangi bir olay çıkmaması için de emniyet müdürlüğüne durumun intikal ettirildiği, gelen polis memurlarının işverenin isteği doğrultusunda işçilerden çalışmak isteyenlere engel olunmadığı ve herhangi bir baskı yapılmadığı buna rağmen işverenin görüşünü değiştirmemesi ve anlaşma sağlanamaması üzerine işçilerin o gün işbaşı yapmadıkları ve işyerinden ayrıldıkları, toplanan tüm delillerden davalı tanıklarının birbirine uygun açıklamaları ve özellikle davacı tanıkları K.İ., G.S. ve R.B.'nin ayrıntılı ve açık anlatımlarından anlaşılmaktadır. Bu konuda R.B. kendisi de davacının durumunda bulunduğu halde olayların gelişmesini başından sonuna kadar ifade etmiştir ki bunun uyuşmazlığın çözümünde anlamlı olduğu da tartışmasızdır. Davacının diğer işçilerle birlikte işyerine ertesi gün gelip işe alınmadıkları görülmekte ise de, ilk günkü olayların sonucu böyle bir durumla karşılaşılması olağan karşılanmalıdır. İlk günkü olaylardan sonra aradaki hizmet sözleşmesinin mahkemenin kabulünde olduğu gibi işveren tarafından feshedildiği sonucu çıkmaktadır. Burada 2822 sayılı Kanunun anladığı anlamda tüm koşullarıyla gerçekleşmiş bir yasadışı grev bulunmasa da farklı sonuca gitmek olanağı yoktur. Dairemizin öğretide benimsenen kararlılık kazanmış uygulamasına göre iş saatleri içinde topluca çalışmama direniş ya da oturma eylemi gibi bir halin gerçekleşmesi, işverene 1475 sayılı İş Kanunu'nun 17/II maddesi uyarınca haklı fesih yetkisi verir. Davacı şayet ödenmemiş bir hakkı varsa Anayasa ve Yasaların öngördüğü yollara başvurmak suretiyle her zaman hakkını arayabilmek imkanına sahiptir. Bu yola gitmeyip toplu harekette bulunmak ahlak ve iyiniyet kuralları ile bağdaşmaz. Bu açıklamalar karşısında kıdem tazminatı isteğinin reddedilmesi gerekirdi. Gerçekten mahkemece fazla mesai, hafta tatili ve genel tatil gibi işçilik haklarının reddine karar verilmiştir ki, böyle bir sonuç da işçilerin haklı olmadığını gösteren bir başka olgudur.

SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen sebepten BOZULMASINA, 22.4.1998 gününde oybirliğiyle karar verildi.