Mesajı Okuyun
Old 06-01-2005, 01:07   #4
aytenagirdemir

 
Varsayılan

Herkese selamlar, saygilar,

İstanbul Barosu'nda neler oluyor basligiyla, Istanbul Barosu Kadin
Haklari Uygulama Merkezi'nin CIGLIGI duyuldu bu e grupta, tipki Izmir Barosu Iskenceyi Izleme Grubunun feshinde olduğu gibi...

Yazdigimiz, söyledigimiz ve yazmaktan, soylemekten cekinmeyecegimiz, korkmayacagimiz elestirilerimizi biz kadinlar, hukukcular olarak herplatformda ifade etmeye devam edecegiz.

Temel sorun, kasitli gayretlerle yaratilmaya calisildigi uzere, Kadin
Komisyonu, Kadin Haklari Uygulama Merkezi gibi ayni icerikte gorunen ve baro icinde varolan iki ayri calisma biriminin varligi degildir.

Her ne kadar kadin komisyonu ve kadin haklari uygulama merkezi ayni icerikte gibi görünse de calisma bicimi bakimindan son derece farkli olan iki calisma birimidir.Kadin merkezinin bir baskanı yoktur. Her donem degisen bir sozcusu vardır. Kadin merkezi birebir kadinlara hukuki danismanlik vermekte ve dava takibi yapmaktadir. Meslektaslarimizin mesleki gelisimi bakimindan egitim seminerleri düzenlenmekte ve calistigi alanda kolektif calismayla olusturulmus iki kitabi bulunmaktadır. Uluslararasi sozlesmelerin ozellikle CEDAW (Kadinlara Karsi Her Turlu Ayirimciligin Önlenmesi Sozlesmesi) 'ın hayata gecmesi
için, 4320 sayili yasanin etkin bir sekilde uygulanmasi icin teorik ve
pratik calismalar yapmaktadır.

Kadin Merkezi, TCK Kadin Platformunda yer alarak, TCK tasarisine kadin bakisacisiyla önerilerde bulunanarak, evlilik ici tecavuzun suc
sayilmasi, tecavuzcuyle evlendirme gibi maddelerin ceza kanunundan cikarilmasi gibi kadin lehine olan bir çok maddenin yeni TCK da yer almasini saglayan önerilerde bulunmuş ve CMK icin kadinlar lehine hukumleri önererek Meclise göndermistir.

Her ne kadar, bazi avukatlar kadin merkezinin calismalarini "yetersiz" bulmakta ve tek kriter olarak kiyasa gitmekte ise de , Kadin Merkezi'nin calismalari Adalet Eski Bakani Prof. Dr. Aysel Celikel tarafindan bir cok platformda ovguyle dile getirilmis, Merkezin varligina acik destek sunulmus, gerekliligi ve diger barolarda da kadinlara birebir hukuki hizmet veren merkezlerin kurulmasi gerektigi vurgulanmis, Doç. Dr. Adem
Sozuer tarafından kadinlarin ve İst. BArosu Kadin Merkezi'nin calisip, TCK tasarisinda somut önerilerde bulundugu ve TCK'da kadinlar lehine maddelerin gecmesinde basarili olundugu TCK tanitim toplantilarinda kendisi tarafindan ifade edilmis, Yargitay 2. HD Tetkik Hakimi Ömer Ugur Gençcan tarafindan Medeni Kanun Serhi kitabinin onsozunde Merkeze tesekkür edilmis bircok akademisyen tarafından acik destek sunulmustur.Tabii burada Merkez'den hukuki destek alan binlerce kadindan, sürekli dayanisma halinde oldugumuz Kadin Kurtulus Hareketi
icinde yer alan onlarca kadin orgutunden tek tek bahsetmeye gerek duymamaktayim.

Kisisel amaclarla Kadin Merkezi'nin calismalari küçültülmeye, önemsiz gösterilmeye calisilmasi, gerçekleri bilen, Merkezi taniyan kisi ve kurumlara karsi faydasiz ve yararsiz bir gayrettir. Kadin Merkezi, 40.000 telefonla danismanlik, 5.500 yüzyüze danışmanlık verdi ve 5.184 yoksul kadının davasını resmi olarak 10 kişi ancak arkadaslarin surekli desteğiyle 25 kisilik bir calisma grubuyla yapmamistir tabii ki. Biz tam 400 gonullu avukatiz. Ve tüm bu davalari danismanlik hizmetini tabii ki calisma grubu degil her
zaman her firsatta ifade ettigimiz gibi 400 avukatla birlikte yaptik.
İste bunun icin, hiyerarsik yapilanmalara ozgu olarak olusturulan
anlayislarin tam tersine kolektif calismayi ortaya koyan kadin
merkezinin bir baskani yoktur!

Yine Merkezin 5 yıldır hafta sonlari, iş gunu demeden Merkezin
calismalarini buyuk bir ozveriyle yuruten, bu konuda oldukca deneyimli, kadin bakis acisina sahip, profesyonel olarak calisan avukatinin hicbir gerekce gostermeksizin Kadin Merkezi'ndeki görevinden alinip, baska bir merkeze atanmasi, acik bir sekilde Merkez calismalarini sekteye ugratacaginden bir diger elestirilmesi gereken konudur.

Kadin orgutlerinin her biri hangi alanda calisirsa calissin, kadin
kurtulus hareketini bir bileseni olarak mücadeleye guc verecektir. Tipki küçük küçük kollarla güçlenerek topladigi sulari denizine akitan bir nehir gibi...

Bu anlamda ister baro icinde ister baro disinda olsun, bizi cesitli
kadin orgutleriyle karsi karsiya getirmeye, kadin mücadelesinin etigine aykiri olarak REKABETE sokmaya calisan tum anlayislara ACİK, KESİN, TAVİZSİZ olarak karsi durmaya devam edecegiz. Ayni sekilde bizi karsi gruplarmis gibi gosterek, kadinlari kendi icinde mucadeleye surukleyen ve bu sekilde gercek mucadele alanindan uzaklastiran anlayislarina karsi hep birlikte mucadele etmeliyiz. Nitekim Baro Meclisinde bu konudan bahseden ve dolayli/dolaysiz olarak kadin merkezinin kapatilmasini ifade
eden anlayisa, KADİN DAYANİSMASİ bizi karsi karsiya getiremez diyerek o gün de karsi cikmistir.

Kadin Merkezi'nin kapatilmasi/etkisizlestirilmesi kimlerin iktidarini
besleyecek, kimlerin yararina, kimlerin zararina olacak sorularinin
cevaplari tartisma acisindan belirleyicidir. Ancak bu sorunun
cevaplarini sizlere birakiyorum.

Simdi temel soruna gelmek gerekirse... Dedigimiz gibi, kadin merkezi, kadin komisyonu gibi gerçek sorundan uzaklastirici kulvardan cikarak sorunun ozune gelmek gerekirse:

Baro secimlerinden, galip cikan grup "iktidara" geldiginde ne yazik ki, Türkiye'deki "demokrasi" pratiginden cok da farkli olmayan uygulamalarin altina imza atmaktadir.


Seçimlerden önce kendisine oy vermeyen kişi ya da gruplarin kendi merkez ve komisyonlari tarafından SEÇİLMİŞ OLAN fakat yönetimden farkli dusunen sozculeri hatta kuruculari İSTİFAYA DAVET EDİLMEKTE,bu yönde kendilerine haber gönderilebilmektedir.

Ayni mantigin varyasyonlarini buraya yazarsak, ornegin secilmis olan ve TBMM'de ezici bir cogunluga sahip olan AKP hükumeti, diger secilmis kurumlarin baskan ve yöneticilerine ornegin İstanbul Barosu yönetimine sizinle laiklik konusundan ayni dusunmuyoruz, basortusu konusunda AHİM'de
müdahil olmak istediniz ya da cesitli platformlarda bizim laiklik
anlayisimizi elestirdiniz, begenmiyorsaniz calismayin diyerek, yönetimin istifasini mi isteyecek???

Temel sorun budur. Seçilen kisilerin, gruplarin, secimlerden sonra bir grubun lideri veya adayi oldugunu unutup, bir meslek örgutunun baskani veya yöneticisi oldugunu ve secimlerden önce hangi gruba oy vermis/calismis olursa olsun meslektaslarina esit mesafede durmasi gerektiginin unutulmasidir.Bir hukuk kurumunda, istifaya davet hangi hukuki norma, demokratik gelenege uygun bir tavirdir anlamis degiliz?

Barolar parti orgutleri degildir! Bir meslek orgutu olan Baro'da farkli goruste olan meslektaslarimizin yer almamasini istemek hangi anlayisa sigar bunu adlandirmak oldukca guctur. Barolarda Merkez ve Komisyonlarin kurumsallasmasi halinde bu tür uygulamalar kolay kolay yasanmayacaktir.

5 yillik birikimiyle kadinlara destek veren ve dünyada bir çok ornegi
olan köklü bir Merkezi'n tüm birikimi bir hic haline getirilmesi açik bir adaletsizlik ornegidir.

Ayrica,sırf diger bir gruptan Yönetim adayi oldu diye ya da Baro Genel Kurulu gibi avukatlarin iki yilda bir sorunlarini, goruslerini ifade ettigi bir platformda yönetim aleyhine konusma yapti diye, istifaya davet edileceksek, bu bize yöneltilmis acik bir tehdittir. Ya da bu topraklara pek de yabanci olmayan cezasi, secimlerden sonra yururluge girecek uygulamalara gore kesilecek DUSUNCE SUCUDUR!

Bundan sonra yönetime aday olan ya da genel kurulda konusma yapacak olan meslektaslarimizin cok dikkatli olmasi gerekmektedir. Kazara lehlerine calistiklari grup kazanamamissa, aday olmak ve genel kurulda elestirmek "hata"sinda bulunan avukatlarin, Baronun sokagindan dahi gecmemesi
gerekebilir. Bize düsen Genel Kurullarda TIP!

Yani değerli meslektaslarim, Ya sev, ya terket!'in BARO versiyonunu yasamaktayiz. İyi seyirler...

Demokrasi ve Yargi konulu konferansin TBB'de yapildigi bu gunde,
demokrasi ve Baro'lari tartismak ne kadar da trajik bir durum.

Bu tartisma burada bitmez...

Av. Ayten Agirdemir