Mesajı Okuyun
Old 29-03-2007, 18:21   #18
oguzhand0

 
Varsayılan

İstanbul 4. İdare Mahkemesi, ''Acaristanbul Villaları''nın yıkımına ilişkin Beykoz Belediyesi Encümeni'nin aldığı kararın yürütmesini durdurdu.

Kararda, ''Dava konusu işlemin uygulanması halinde telafisi güç ve imkansız zararların doğabileceğine'' dikkat çekildi.


Acarlar İnşaat Taahhüt Sanayi ve Ticaret A.Ş. tarafından Beykoz Belediyesi Encümeni'nin yıkım kararı ve para cezası nedeniyle İstanbul 4. İdare Mahkemesi'ne yaptığı başvuru karara bağlandı. 28 Mart 2007 tarihinde verilen karar şöyle:

"Dava konusu işlemle bu işlemin dayanağı teşkil eden tüm bilgi ve belgeleri içeren işlem dosyasının istenilmesine, davalı idarenin birinci savunması ve savunma ile ibirlikte göndereceği dava konusu işlemin daynağın oluşturan tüm bilgi ve belgeleri içeren işlem dosyasının alınıp yürütmenin durdulması istemi hakkında yeniden karar verilinceye ya da cevap verme süresi geçirilinceye kadar kabulüne, davalı idarenin savunma yapabilmesi için 30 gün süre verilmesine, savunma verilmemesi halinde dosyada mevcut bilgi ve belgelere göre krar verileceği hususunun davalı idareye duyurulmasına oy birliği ile karar verildi."

Acarlar İnşaat Taahhüt Sanayi ve Ticaret A.Ş'nin ''davacı'', Beykoz Belediye Başkanlığının ''davalı'' olarak yer aldığı kararda, Beykoz ilçesi Dereseki Köyü 4-5 pafta, 215-216 parsellerde bulunan yapıların yıkımına ve yapının sahibine toplam 240 bin YTL para cezası verilmesine ilişkin Beykoz Belediye Encümeninin 13 Mart 2007 tarihli kararının iptali ve yürütmesinin durdurulmasının istendiği belirtildi.

''2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 4001 sayılı kanunla değişik 27. maddesinin 2. bendinde; Danıştay veya idari mahkemelerin idari işlemin uygulanması halinde telafisi güç ve imkansız zararların doğması ve idari işlemin açıkça hukuka aykırı olması şartlarının birlikte gerçekleşmesi durumunda gerekçe göstererek yürütmenin durdurulmasına karar verebilecekleri hüküm altına alınmıştır'' denilen kararda, ''Bilindiği üzere idari yargı yerinde dava açılması, idari işlemin yürütmesini durdurmaz. İdare işlemini icra eder. Ancak işlemin icrasının, ilgilinin giderilmesi mümkün olmayan zararına sebep olduğu hallerde, ihtiyati tedbir olarak yürütmenin durdurulması yolu benimsenmiştir'' ifadesine yer verildi.
''Her ne kadar gerek Anayasanın 125. maddesi, gerekse 2577 sayılı kanunun 27. maddesinin idari işlemin açıkça hukuka aykırı ve icrası halinde telafisi güç ve imkansız zararların doğması şartlarının birlikte gerçekleşmesi halinde yürütmenin durdurulması kararı verebileceği öngörülmüşse de Anayasa'nın 125. maddesinde 'İdarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolu açıktır' hükmü getirilerek yargısal denetimin hukuk devleti anlayışının zorunlu unsuru olduğunun da vurgulandığı'' ifade edilen kararda, daha sonra şöyle denildi:
''Bu bağlamda, 2577 sayılı kanunun iptal davası açabilmek için öngördüğü 60 günlük süre dava açıldıktan sonra mahkemece yapılacak usulü işlemler için tanıdığı süreler gözetildiğinde idarece tesis edilen işlemde icra tarihinin belirtilmemiş ve hemen icra edilebilir olması, söz konusu zaman aralığının dava açılması halinde mahkemece çözümlenebilmesine yetecek makul bir süreden az olması ve yine işlemin icrası halinde doğacak zararın telafisi imkansız olması halleri, hukuka aykırı bir durumun varlığını ortaya koymaktadır. Zira, işlemin icrasından sonra hukuka uygunluk denetimi yapılarak uyuşmazlığın esasının çözümlenmesi suretiyle mahkemece verilen kararın artık uygulama imkanı kalmayacaktır. Bu haliyle Anayasanın 125. maddesi ile tanınan yargısal denetimi engelleyecek nitelikteki idari uygulamaların hukuk devleti anlayışı ile bağdaştırılması da mümkün değildir.''

KARAR

Uyuşmazlığa konu olayın niteliğine ve dosyadaki mevcut bilgi ve belgelere göre, dava konusu işlemin hukuka uygun olup olmadığının bu aşamada saptanamadığı belirtilen kararda, hüküm şöyle kuruldu:

''Uyuşmazlığa konu yapılara ait ruhsatların iptali istemiyle İstanbul 3. İdare Mahkemesinde açılan davada yapılan yargılama sonucunda, söz konusu ruhsatların Çevre ve Orman Bakanlığınca inşaatlara kesin izin verilmeden düzenlendiği gerekçesiyle iptali yönündeki 9 Mart 2006 tarihli kararın Danıştay 6. Dairesinin 9 Şubat 2007 tarihli kararıyla onaylanmasından sonra davalı idarece, inşaatlara Çevre ve Orman Bakanlığından kesin izin alınması, aksi halde 3194 sayılı İmar Kanunu'nun ilgili hükümlerinin uygulanacağının ihtaren
bildirilmesi sonrasında söz konusu inşaatlara kesin izin verilmesi talebiyle Çevre ve Orman Bakanlığına yapılan başvurunun reddine ilişkin 9 Ocak 2007 tarihli Çevre ve Orman Bakanlığı işleminin iptali istemiyle mahkememizde dava açıldığı ve halen görüldüğü, bakılan dava ile bu davada verilecek kararların birbirlerini etkileyecek nitelikte olduğu hususları birlikte değerlendirildiğinde dava konusu işlemin uygulanması halinde telafisi güç ve imkansız zararların doğacağı açık olduğundan yürütmenin durdurulması isteminin karara bağlanabilmesi için davalı idareden dava konusu işlemle bu işlemin dayanağını teşkil eden tüm bilgi ve belgeleri içeren işlem dosyasının istenmesine, davalı idarenin birinci savunması ve savunma ile birlikte göndereceği dava konusu işlemin dayanağını oluşturan tüm
bilgi ve belgeleri içeren işlem dosyasının alınıp yürütmenin durdurulması işlemi hakkında yeniden karar verilinceye ya da cevap verme süresi geçirilinceye kadar davanın kabulüne, davalı idarenin savunma yapabilmesi için 30 gün süre verilmesine, savunma vermemesi halinde dosyada mevcut bilgi ve belgelere göre karar verileceği hususunun davalı idareye duyurulmasına oy birliği ile karar
verildi.''


AA