Mesajı Okuyun
Old 30-05-2010, 13:20   #4
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan av.cevat
Öncelikle babayla çocuğun ayrı illerde yaşaması halinde uzun süreli,analık-babalık duygusunu tatmin edici bir şahsi ilişki tayin edilmesi gerekirdi.Karar kesinleşmiş ama bu yönüyle temyiz etmeniz halinde bozulur diye düşünüyorum.“…Kişisel ilişki düzenlenirken çocuğun yararlarının korunması gözetilmeli, kişisel ilişkinin süresinin analık-babalık duygularının tatmini için yeterli olup olmadığı düşünülmeli,”15 günde bir…” şeklinde infazda güçlük yaratacak şekilde düzenlemelerden kaçınılmalı ve taraflar ayrı kentlerde oturuyorlarsa senenin belli bir döneminde sürekli olacak şekilde (15 gün 1 ay gibi)düzenleme yapılabileceği üzerinde durulmalıdır.” (Y2.H.D 2003/13421 E,2003/14276 K)
Bu arada yaşadığım bir somut olayı da paylaşmak istedim." Tarafların aynı illerde olması halinde çocukla babanın babalar günü,ulusal ve dini bayramların 2. günleri saat 10.00 ile 19.00 arasında ilişki kurmasına "şeklindeki kesinleşmiş karar gereği babalar gününde çocuğuyla görüşmek için çocuğun ikamet ettiği kente gidip ev kiralayan ve hükmü icraya koyan babaya çocuk teslim edilmemiş,kaçırılmıştır.İcra cezaya başvurduğumuzda davalının " aynı illerde ikamet etmediği için babanın çocuğunu görme hakkı yoktur " savunması itibar görüp davayı kaybettik.Bu konu da yorumlarınızı paylaşırsanız çok sevinirim.

Soru sahibinin davasında da, dava aşamasında tarafların aynı ilde ikamet ettiklerini, daha sonra annenin başka bir ile taşındığını varsayıyorum. Bu şekilde ise karar doğrudur. Baba dilerse, ayrı şehirlerde yaşamaya başlandığı için "kişisel ilişkinin yeniden düzenlenmesini" dava yoluyla talep edebilir.

Diyelim ki, dava esnasında taraflar ayrı şehirlerde olmasına rağmen bu şekilde karar verilmiş olsun. Karar uygulanmayacak mıdır? Bence uygulanmalıdır. Hem sizin olayınızda hem de soru sahibinin olayında, "aynı ilde ikamet" aranmamaktadır. "Aynı ilde bulunma" aranmaktadır. Sizin olayınızda olduğu gibi, fedakarlığı göze alan baba diğer ilde de ev tutarak çocuğunu görmek istemektedir. Buna mahkemeler veya mevzuat niye engel olsun ki?

Yargıtay aktardığınız karar gibi birçok kararında "ayrı" şehirlerde yaşayan taraflar hakkkında karar verirken "15 günde bir yerine" ardarda 15 gün veya 1 ay ya da yaz tatili gibi kararlar verilmesini hüküm altına almıştır.Ancak bu bir genellemedir. Yani taraflar "aynı" şehirde yaşıyormuşcasına karar verilir de, imkansızlık nedeniyle baba bu karara uyamazsa, kendisi hakkında da yaptırım uygulanabilecektir. Ama örneğinizdeki gibi fedakarlık yapacak bir babaya neden engel olunsun ki?

Velayet hukukunda özne daima "çocuk" olmalıdır. Yargıtay daha önceki kararlarında "analık-babalık duygularının tatminini" ön plana çıkarırken daha sonra ve halen, Uluslararası Sözleşmelere uygun bir biçimde "çocuğun üstün yararını" gözetmektedir.

Her iki olayda çocuğun üstün yararı neyi gerektirmektedir? Tabii ki, babayla görüşmeyi. O halde ne yapılmalıdır? Babayla kişisel ilişkinin kurulmasını sağlayacak en pratik yol tercih edilmelidir. O nedenle bence(ilk mesajımda da kısaca değindiğim gibi), mahkemeler karar verirken taraflar dava sırasında ayrı ilde olsalar da, "babanın talebi halinde, çocuğun bulunduğu şehirde görüşülmesi koşuluyla 15 günde bir kişisel ilişki kurulmasına" karar vermesi gerekir.