Mesajı Okuyun
Old 12-09-2011, 01:14   #22
Av.Cengiz Aladağ

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan imperium
2004 s. İİK/67



ÖZETİ: İcra takibine konu senedi davalı şirketin davacı işçiden işe girerken aldığı ve teminat senedi olduğu açıktır. Davacı ve davalı şirket arasındaki iş ilişkisi nedeni ile de iş mahkemesinin görevli olduğu kabul edilmiştir. Senedin alınması ve diğer davalı 3. kişi tarafından icraya konulması nedeni ile her iki davalı hakkında dava açılmıştır. Teminat senedini alan davalı şirket, işleme koyan ise diğer davalıdır. Bozmaya uyulduğuna göre her iki davalı hakkında hüküm kurulması gerekir. Yazılı şekilde davacının işvereni olan ve teminat senedini alan davalı şirket hakkında davanın reddine karar verilmesi hatalıdır.
Davacı, icra takibinin iptali, borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini istemiştir.

Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.

Hüküm süresi içinde davacı ve davalı Ali Ç. avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi B.Kar tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

YARGITAY KARARI

1- Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının temyiz itirazları yerinde değildir.

2- Davacının temyizine gelince;

Mahkemece, “takip dayanağı senedin işçilik alacakları ile ilgisi olduğunun senet metninden anlaşılamadığı, senedin alacaklı ve borçlusu itibari ile taraflar arasında iş ilişkisi bulunmadığı, iş mahkemesinin görevli olmadığı” gerekçesi ile verilen görevsizlik kararı Dairemizin 06.10.2008 gün ve 29872-25202 sayılı ilamı ile “davacı gibi birden fazla işçinin davalılardan şirket aleyhine işçilik alacakları için dava açtıkları, açılan davaların işçiler lehine sonuçlandığı, bu aşamada dava açan davacı dahil diğer işçiler aleyhine işveren olmayan diğer davalı gerçek şahıs tarafından işçilik alacağı davasına yakın miktar içeren senetle icra takibine geçildiği ve davacı ve diğer işçilerin işçilik alacaklarına haciz uygulaması yapıldığı, davacı dahil diğer işçiler aleyhine yapılan icra takibinde senetlerdeki yazıların iki ayrı kalemle yazıldığı ve özellikle kriminal rapora göre işçilerden alınan senetlerin işçi adı ve adresi dışında kalan vade tarihi, alacaklı ismi, alacak miktarı ve vade tarihinin aynı kalemle yazıldığının sabit olduğu, icra takibine geçen davalı gerçek şahsın Bursa iline yaklaşık 1.000 km uzaklıkta bir mesafede ikamet eden biri olduğu, aynı işyerinde çalışan birçok işçinin tanımadıkları kişilerle alacak verecek ilişkisine girmeleri ve hiç yokken senet vermelerinin hayatın olağan akışına uygun olmadığı, kriminal rapor, davacı ve diğer işçilerin davalı şirket aleyhine işçilik alacakları için açtıkları dava dosyası, bu davanın bitmesi aşamasında diğer gerçek kişi davalı tarafından işçilik alacağı miktarına yakın miktar içeren senetle icra takibi yaptığı dosya ve işçilik alacağına haciz uygulanması ile tanık beyanları bir arada değerlendirildiğinde, davacı aleyhine icra takibine konu edilen senedin işe girerken, ad ve adres hanesi doldurulmuş, diğer kısımları boş bırakılmış şekilde davalı işveren şirket tarafından teminat amacı ile alındığı, işçilik alacakları ile ilgili davadan sonra senedin diğer kısımları doldurularak ve alacaklı diğer davalı gerçek şahıs gösterilerek icra takibinin yapıldığı, senedin teminat senedi olması nedeni ile geçersiz olduğu, davacı ile davalı şirket arasında iş ilişkisi bulunduğu, 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu gereği iş mahkemesinin görevli olacağı, davacı işçinin davalılara borçlu olmadığı anlaşıldığından, işin esasına girilerek davanın kabulü yerine yazılı şekilde görevsizlik kararı verilmesinin hatalı olduğu” gerekçesi ile bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece bozma sonrası yapılan yargılama sonunda bozmaya uyulmasına rağmen, dosyaya konu olan senedin teminat senedi olduğu, davacının bu senetten dolayı senet alacaklısı olan Ali Ç.'a borçlu olmadığının anlaşıldığı, davalı Ali Çoğalan yönünden davanın kabulüne karar verilerek Bursa 4. İcra Müdürlüğünün 2008/906 sayılı takip dosyasında takibe konu senet nedeni ile davacının takip alacaklısı Ali Ç.'a borçlu olmadığının tespitine ve takibin iptaline, her ne kadar davalı AK-KAR Şirketi aleyhine de dava açılmış ise de bu şirket icra takip dosyasında alacaklı olarak taraf olmadığı, icra takibinde taraf olmayan davalı şirket hakkında karar verilmesinin yerinde ve gerek olmayacağı gerekçesi ile adı geçen davalı yönünden davanın reddine karar verilmiştir.

Karar davacı vekili tarafından diğer davalı şirketinde sorumlu olduğu, bozma gereği adı geçen hakkında da hüküm kurulması gerektiği gerekçesi ile icra takibi yapan davalı vekili tarafından ise davacının borç para alması nedeni ile senet düzenlendiği, senedin mücerretten yoksun olması nedeni ile senede karşı senetle ispat zorunluluğu bulunduğu, yazılı delil bulunmadığı, kararın hatalı olduğu gerekçesi ile temyiz edilmiştir.

Daha önceki bozmada da açıklandığı üzere, Ticaret Hukuku hükümlerine dayalı senetlerin, teminat kaydı içerdiğinde, poliçe, bono veya çek olsun vasfını kaybettiği, geçerli olmadığı bilinmektedir. İşçi ve işverenin taraf oldukları iş ilişkisinde başlangıçta işe girerken, bazı iş kollarında işverenin teminat amacı ile bu tür senetler aldığı uygulama ile anlaşılmaktadır. Kuşkusuz bu durumun kanıtlanması halinde bu şekilde alınan senet, teminat senedi niteliğinde sayılmalıdır. Diğer taraftan, İş Hukuku; işçi ve işveren ilişkisinde, işverenin sosyal ve ekonomik bakımından güçlü olması, işçinin korunması ve işçi lehine yorum ilkeleri dikkate alınarak, sözleşme hukuku alanında ayrılmış ve farklı kurallar getirerek gelişmiştir. Bu nedenle iş hukukunda, düzenlenen belgelere karşı işçi lehine tanık dinletilmesi yoluna gidilmektedir.

Dosya içeriğine göre, davacı gibi birden fazla işçinin davalılardan şirket aleyhine işçilik alacakları için dava açtıkları, açılan davaların işçiler lehine sonuçlandığı, bu aşamada dava açan davacı dahil diğer işçiler aleyhine işveren olmayan diğer davalı gerçek şahıs tarafından işçilik alacağı davasına yakın miktar içeren senetle icra takibine geçildiği ve davacı ve diğer işçilerin işçilik alacaklarına haciz uygulaması yapıldığı, davacı dahil diğer işçiler aleyhine yapılan icra takibinde senetlerdeki yazıların iki ayrı kalemle yazıldığı ve özellikle kriminal rapora göre işçilerden alınan senetlerin işçi adı ve adresi dışında kalan vade tarihi, alacaklı ismi, alacak miktarı ve vade tarihinin aynı kalemle yazıldığının ve bu yazıların senedin icra takibine konu edildiği icra takip dosyasında talep açan kişilerin yazıları ile uygunluk gösterdiğinin sabit olduğu, icra takibine geçen davalı gerçek şahsın Bursa iline yaklaşık 1.000 km uzaklıkta bir mesafede ikamet eden biri olduğu anlaşılmaktadır. Aynı işyerinde çalışan birçok işçinin tanımadıkları kişilerle alacak verecek ilişkisine girmeleri ve hiç yokken senet vermeleri hayatın olağan akışına uygun değildir. Kriminal rapor, davacı ve diğer işçilerin davalı şirket aleyhine işçilik alacakları için açtıkları dava dosyası, bu davanın bitmesi aşamasında diğer gerçek kişi davalı tarafından işçilik alacağı miktarına yakın miktar içeren senetle icra takibi yaptığı dosya ve işçilik alacağına haciz uygulanması ile tanık beyanları bir arada değerlendirildiğinde, davacı aleyhine icra takibine konu edilen senedin işe girerken, ad ve adres hanesi doldurulmuş, diğer kısımları boş bırakılmış şekilde davalı işveren şirket tarafından teminat amacı ile alındığı anlaşılmaktadır. İşçilik alacakları ile ilgili davadan sonra senedin diğer kısımları doldurularak ve alacaklı diğer davalı gerçek şahıs gösterilerek icra takibi yapılmıştır.

İcra takibine konu senedi davalı şirketin davacı işçiden işe girerken aldığı ve teminat senedi olduğu açıktır. Davacı ve davalı şirket arasındaki iş ilişkisi nedeni ile de iş mahkemesinin görevli olduğu kabul edilmiştir. Senedin alınması ve diğer davalı 3. kişi tarafından icraya konulması nedeni ile her iki davalı hakkında dava açılmıştır. Teminat senedini alan davalı şirket, işleme koyan ise diğer davalıdır. Bozmaya uyulduğuna göre her iki davalı hakkında hüküm kurulması gerekir. Yazılı şekilde davacının işvereni olan ve teminat senedini alan davalı şirket hakkında davanın reddine karar verilmesi hatalıdır.

SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 01.06.2009 gününde oybirliği ile karar verildi.

Sayın meslektaşım,
Sizin olayınız ile bu içtihattaki olay uyuşuyor mu?
Yani
- "İcra takibine konu senedi davalı şirketin davacı işçiden işe girerken aldığı ve teminat senedi olduğu açık" mı?
- "Davalı gerçek şahsın yaklaşık 1.000 km uzaklıkta bir mesafede ikamet eden biri" mi?
vb...

Her dava, kendi koşullarına, sunulan delillere, tarafların yargılamada takındığı tavra göre şekillenir. Elbette biz burada yalnızca sizin verdiğiniz bilgilere göre görüşümüzü bildiriyoruz. Umarım başarıya ulaşırsınız. Kolay gelsin.