Mesajı Okuyun
Old 13-01-2010, 23:44   #9
Derya DEMİR

 
Varsayılan

Ücret bir çalışma karşılığında verilir. Ancak yukarıda da sözünü ettiğim gibi, yasal bir hakkını kullanan üstelik de tamamen kusursuz olan işçiye "sen çalışmadığın günlerin ücretini isteyemezsin" diyecek olursak 83. maddeyi ne yapacağız. Bu görüşe göre o zaman da çalışma olmayacağından Yasa' da ücret ödeneceğine dair yapılan düzenlemenin de yanlışlığını ileri sürmemiz gerekecek.


Yıllık ücretli izin veya 83. maddede belirtilen durumda ayrı bir düzenleme yapılmıştır. 34. maddenin ise kapsam dışında tutulmasının kanunun bütünü açısından çelişkili olduğunu yasa koyucunun amacına bakılarak yapılacak değerlendirmenin yasanın amacına aykırılık teşkil edebileceğini düşünmek daha sağlıklı olur diye düşünüyorum.

Biz hukukçuların olanı en doğru şekilde uygulamak gibi bir görevi olduğu halde var olan düzenlemelere ilişkin olarak ortaya çıkan ciddi haksız uygulamalar neticesinde haksızlığı oradan kaldırıcı çözümler bulunması gerektiği kanısındayım.

Gönül ister ki kanunlar sağlıklı bir şekilde bilimsel görüşlerden beslenerek, günün koşullarına göre detaylıca düzenlensin ve güçsüzü korusun. Ama kanunu yapanlar güçlüler oldukça bunun mümkün olmadığı da bir gerçek.

Bu kısa yorumdan sonra gelelim sürekli bahsi geçen yasa koyucunun iradesine.

Yasaların yorumuna gereksinim duyulan hallerde sadece yasa koyucunun iradesine bağlı kalarak, uyumsuzluklara çözüm bulmanın bir çok sakıncası mevcuttur. Şüphesiz ki yasalar yasa koyucunun iradesinden bağımsız olarak yürürlüğe girdikleri anda başka bir varlık kazanırlar.

Yasa koyucunun değer yargısı ve iradesini gözeterek başvurulan yorum, yasaların sadece kural olduklarını savunmaya kadar götürür bizi. Hukukun önemi, koruduğu değerlerle ilgilidir. Hukuk kurallarını bir amaç olarak görmek, koruduğu yarar ve adaleti önemsizleştirir; katı, işe yaramaz bir kesinlik kazandırır. Yasaları yorumlayarak bir karara ulaşan hakimler, sadece yasa koyucunun iradesine bakarak, toplumsal amaç ve değerleri hesaba katmazlar ise yasanın varlık nedeni de önemsizleşir.

Hukuk felsefesinin ve hukukun temel ilkelerinin konusu olan bu tartışmalar buranın konusu olmasa da ve okuyucuları sıkmış olsam da yasa koyucunun iradesine bakarak, yorum yapılmasının sakıncalarını kendimce vurgulama gereği duydum.

Konumuza dönecek olursak, bir yasa maddesini yorumlayacak olan hakim, yasa koyucunun iradesinden ziyade , yasanın bütünlüklü olarak amacını saptamalı ve ona göre karar vermelidir.

İş Kanunumuzun bütünlüklü olarak amacına baktığımızda ise "işçilerin iş bıraktıkları süre boyunca ücrete hak kazanmaları gerektiği" sonucuna kolaylıkla ulaşılabilecektir.

Konuyu fazla dağıtmadığımı umarak, tüm hukuk kurallarının varlığının nedenini bir kez daha hatırlamamız gerektiğini düşünüyorum. Biz hukukçular, hukuk kurallarıyla korunması gereken yararı her şeyin üstünde tutmalıyız. Bunu da yasa koyucunun iradesine bakarak yapamayacağımız kanısındayım .

Yargıtay tarafından yasanın amacına uygun olarak, yasa koyucunun iradesinin yeterli olmadığı görüşü benimsenerek, yasayla korunması istenen toplumsal değerlerin ne olduğunun tespiti ile görüş değiştirmesinin hiçbir sakıncası olmadığını da düşünüyorum.