Mesajı Okuyun
Old 12-04-2023, 23:22   #4
avsukrblt

 
Varsayılan

Değerli meslektaşlarım görüşleriniz benim çok değerli öncelikle sizlere ayrı ayrı teşekkür ederim. Ancak hukuki olarak eksik değerlendirmelerde bulunduğunuzu düşünüyorum.Öncelikle somut olayda tevdii mahalli alamadığımız için -benim içime hiç sinemeyen bir şekilde- vekil hesabına ödeme yaptığımızı belirtmek isterim. Umarım sonrasında kiraya verenin kötüniyetli bir itirazı ile karşılaşmayız.

İçime sindirememe sebeplerim ise kira borcu bildiğiniz üzere kiraya verene götürülecek borçlardandır. Kira borcunun ödendiğini ispat yükü ise kiracıdadır. Sayın adminin dediği örnekte kiraya veren kiranın kardeşine ödenmesini talep ederse bu talebini yazılı şekilde beyan etmesi beklenecektir çünkü aksi kiracıyı ispat açısından zor duruma düşürebilir. Şayet yargıtay bir çok kararında üçüncü kişiye kira bedeli adı altında yapılan ödemenin kiracıyı borcundan kurtarmayacağını karara bağlamıştır. Bu hususta Yargıtay kira borcunun ancak kiraya verene ödenmesi veyahut Ptt konutta ödemeli olarak gönderilmesi halinde bu borçtan kurtulabileceğini ve temerrüdün geciktirilebileceğini yazmaktadır. Kiracı için en garanti yol; kiraya verenin bu beyanını noter aracılığıyla yazılı olarak iletmesidir. Kiraya verenin açık ve yazılı beyanı sonrasında üçüncü kişiye ödemekle kira borcundan ve temerrüde düşmekten kurtulabilir.

Bu hususu direkt inceleyen bir Yargıtay kararı bulamadığım için siteye sorma ihtiyacı duymuştum. Ancak bir çok karar incelemesinde bulundum. Bu kararlarda dikkat çekici olan vekil vasıtası ile tahsil edilen kira alacaklarına ilişkin dosyalarda "vekilin kira alacağını tahsil ve kira alacağını ahzukabz yetkisi olduğu görülmüştür" gibi ibarelerin yer almasıydı. Bu ibarelerden açıkçası irite oldum ve biraz daha araştırma ile maktu bir vekaletnamenin gerçekten müvekkil adına kira alacağını tahsil etmek için yeterli olmayacağı kanaatine vardım. Neden?

Öncelikle maktu bir vekaletname adli yargı, idari yargı, arabuluculuk, noter işlemleri gibi avukat olarak sıradan iş ve işlemlere dair ihtiyaç duyduğumuz yetkileri ve ahzukabz yetkisini kapsamaktadır. Maktu vekaletnamedeki ahzukabz yetkisi o vekaletname nezdindeki işlemleri kapsamakta özellikle kurumlardan müvekkil adına alacak tashil etme yetkisini vermektedir. BÖyle bir vekaletnamedeki ahzukabz yetkisini, kurumlar dışında bir vatandaşın tüm özel alacaklarını onun adına tahsil etme yetkisi verdiğini kabul etmek ve bu kadar geniş yorumlamak makul değildir. Bu hususta tıpki genel işlem şartlarındaki gibi düşünmek gerektiği kanaatindeyim. Genel olarak avukatına vekaletnameye veren insanlar; avukatının adli ve idari makam ve bir takım kurumlarla yapacağı işlemler olduğu için noter aracılığıyla bu maktu vekaletnameleri okumadan imzalamak suretiyle imzalamakta ve çıkartmaktadır, hatta okusalar da hukuki terimler sebebiyle tam anlamıyla anladıkları söylenemez. Bu vekaletnamelerdeki ahzu kabzı, vekaletname yetki verilen haller dışında vatandaşın tüm alacakları için yeterli görmek çok çok geniş bir yorumlamadır.

Örnekler üzerinden gidecek olursak ödenmeyen vekalet ücretlerimiz içim mülk sahibi olan müvekkillerin kiracılarına maktu vekaletname ile bir ihtar çeker bundan sonra bana kirayı bana öde, benim akzukabz yetkim var diyebilirdik. Elbette bu makul ve kabul edilebilir değil. Bu durumda bir avukata genel/maktu dava vekaletnamesi veren müvekkilin kira alacaklarını tahsil etmek için yetki verdiğini de kabul mümkün olur muydu gerçekten? Ben avukatın bu işlemi yapabilmesi için vekaletnamede "kira alacağını tahsile" ibaresinin açıkça yazması gerektiğini düşünüyorum. Özel yetki gerektirdiği için değil, kiracının ispat sorumluluğu açısından. Kiraya verenin de açıkça ve yazılı olarak "kira alacağımı tahsile ..yetkilidir." demedikçe kira alacağını tahsil için 3. kişiyi yetkilendiremeyeceğini düşünüyorum. Aksini kabul kiracıyı bu ilişkide belirsizlik sebebiyle dezavantajlı duruma sokar ve hakkaniyetli olmaz. Sözlü beyan halinde daha sonradan "ben x kişiye kiramı öde dememiştim" iddiası ile karşı karşıya gelinirse kiracı için ispat sorunu doğacak ve temerrüt hali oluşmuş olacaktır, hem haksız şekilde tahliye edilebilir hem de kirayı ikinci kez ödemek zorunda kalabilir.

Başıma gelen olayda da genel vekaletnamede kira alacağını tahsil yetkisi açıkça yazmamakta, ancak vekil kiraya verene ödemekle sonlanacak kira borcunu kendine ödememizi talep etmiştir. Bu hususta meslektaşın da hukuki sorumluluğu olur neden yapsın ki şeklindeki düşünceye kesinlikle katılmıyorum. Bu konuda daha önce çok meslektaş kazığı yedim. Gözünü karartmış şekilde iş ve işlem yürüten çok meslektaş var ne yazık ki.

Son olarak meslektaşım Av. Erdem Akçay'ın işaret ettiği Adalet bakanlığının 24/11/2011 tarih ve 29359 sayılı görüşü hakkında ise görüşün belirtilmesine sebep olan hükmolunacak şeyi teslim almaya yetkisinin yeni kanun düzenlemesinde yer almaması üzerine görüş bildirildiğine dikkat çekmek isterim. Yani ahzu kabz yetkisini hükmolunacak şeyi teslim alma ile sınırlı olarak inceliyor bakanlık. Ben bu anlamda düşünme şeklimin doğru olduğu sonucuna varıyorum.

Görüşleriniz için çok teşekkür ederim ancak hukuk, kanunlar ve hukuki görüşler değişebilir ve yoruma açıktır bildiğiniz üzere bu sebeple ben de nihai görüşümü paylaşmak istedim.
Sevgi ve saygılarımla.