Mesajı Okuyun
Old 03-07-2012, 08:46   #20
Av.Nevra Öksüz

 
Varsayılan

Evlenme bir akittir. Hukuki neticelerini Türk Medeni Kanunu çerçevesinde doğuran bu akdi değerlendirebilmek için Türk Medeni Kanunun 5. maddesi atfıyla Borçlar Kanunu'ndan faydalanmak gerekir (6101 S.K. m.8'e mesnetle TBK'dan). Borçlar Kanununun 2. maddesinde (TBK m.2) tarafların esaslı noktalarda uyuşması ile akdin münakit sayılacağı ve şekle ilişkin hükümlerin mahfuz olduğu düzenlenmiştir. Yine BK m.11'de (TBK m.12) akdin sıhhatinin -kanunda açık bir hüküm olmadıkça- hiçbir şekle tâbi olmadığı ve fakat şekil şartı getirilmişse bu şekle uyulmadan yapılan akdin geçerli addolunamayacağı hükmolunmuştur. Bu durumda evlenme akdinin -geçerlik şeklinin- değerlendirilmesi gerekecektir.

http://www.turkhukuksitesi.com/serh.php?did=4959 :
Alıntı:
...özellikle sözleşmeler söz konusu olduğunda pek çok hukuk sisteminde şekil kavramı genellikle üç türe özgülenmektedir: Sözlü şekil, yazılı şekil ve resmi şekil. Sözlü şekil, irade beyanlarının sözle ifade edilmesi anlamını taşırken, yazılı şekil bu beyanların yazıya dökülmek yoluyla açıklanması, resmi şekil ise çoğu kez bir resmi makamın huzurunda veya onun katılımıyla oluşturulması anlamına gelmektedir...

Evlenme akdine, yukarıda izah olunan şekliyle resmi şekle tâbidir derseniz, evlendirme memuru ayırdetme gücünden yoksun olacak derecede sarhoşken gerçekleştirilen nikahın şekli unsurunun sakatlığından bahsedilebilecektir.

Oysa ki;
Evlenme akdi, sözlü bir akittir. Kanundaki birtakım şekli düzenlemeler evlenme akdinin "resmi şekle" tâbi olduğu anlamına gelmez. Anılan bu düzenlemeler bir nev'i merasim olarak değerlendirilebilir. Böyle olmasa idi; "şekil kurallarına uymama" başlığını havi TMK m.155: "Evlendirmeye yetkili memur önünde yapılmış olan bir evliliğin kanunun diğer şekil kurallarına uyulmaması sebebiyle butlanına karar verilemez."şeklinde düzenlenmezdi. Dikkat edilirse yasadaki düzenleme sadece "yetkili memur önünde" demektedir; yetkili memurun imzasıyla onayından dahi bahsetmemektedir. Şekle uymamanın sonucu yukarıda açıklanmıştır ve madde düzenlemesine göre evlenme akdinin "resmi şekle" bağlandığı savunusu hukuki mesnetten yoksun kalmaktadır.

Bu hususu çarpıcı bir şekilde açıklayan ve onaylayan; Yargıtay İBGK'nun 14.06.1965 T., E: 1965/3, K: 1965/3 sayılı kararındaki* doktriner yorumlar:
"...İstanbul Üniversitesi Medeni Hukuk ve Roma Hukuku Ordinaryüs Profesörü Dr. Andreos B. Schwarz tarafından yazılmış olan Dr. Bülent Davran tarafından çevrilmiş bulunan ve 1942 yılında İstanbulda Ülkü Matbaasında basılan "Aile Hukuku I" başlıklı kitabının bu konu ile ilgili 103 üncü sahifesinde, "nişanlıların, birbiriyle evlenmeğe matuf müterafık rızaların evlendirme memurunun önünde beyan etmeleriyle evlenme vücut bulur." denildikten sonra, 105 inci sahifesinde de, "bu tanzim tarzına teferrü eden ameli netice şudur: Şayet iki nişanlı da muvafakat cevabı verir, fakat evlendirme memuru beyanda bulunmadan nişanlılardan biri ölürse, vefat eden, karı veya koca sıfatıyla ölmüş olur..."

"... Zürih Üniversitesi Profesörü Dr. A. Egger tarafından yazılan ve Dr. Tahir Çağa tarafından çevrilerek 1943 yılında İstanbulda Kenan Matbaasında basılan "Medeni hukuk şerhi aile hukuku" kitabının 99 uncu sahifesinin ( 5b ) kenar başlıklı iştirakin tarzı yazısında, "ahvali şahsiye memurunun akde iştiraki, evleneceklerin her birine sual tevcihi ve verecekleri cevaptan telakkiden ibarettir.... Bundan anlaşılmaktadır ki, evlenme, ahvali şahsiye memurunun zaruri olan iştirakine rağmen, eskiden olduğu gibi, evleneceklerin mukavelesiyle vücut bulmaktadır ve memurun evlenmenin aktedilmiş olduğunu müeyyit beyanatı, nikahın bir muteberiyet şartı da değildir" denilmekte ve aynı kitabın 127 nci sahifesinde kanunumuzun 123 üncü maddesine karşılık olan İsviçre Medeni Yasasının 131 inci maddesine ilişkin açıklamalarda, evlenme töreninin esaslı iki şartı bulunduğu, bunlardan birincisinin evleneceklerin sözlü bildirimde bulunmaları ve ikincisinin de yetkili memurun görevi dolayısıyla, bu bildirimleri dinlemiş bulunması olayından ibaret olduğu, ayrıca belirtilmektedir..."

"...Bern Üniversitesi Profesörü Pierre Tuor tarafından yazılan ve Dr. Amil Artus tarafından tercüme edilerek 1956 yılında Ankarada örnek Matbaasında bastırılan "İsviçre Medeni Kanununun Federal Mahkeme içtihatlarına göre sistemli izahı" başlıklı kitabin birinci kısmının 151 inci sahifesinde ( b ) harfli "evlenme akdi" küçük başlıklı yazıda, akdin şekli, nişanlıların ahvali şahsiye memurunun önünde ve iki kişinin huzurunda evlenme bağlariyle birleşmek hususundaki karşılıklı iradelerini sözle beyandan ibaret olduğu belirtilmekte ve ( evlenme muamelesinde esaslı şartın, iki tarafın evlenme hususundaki iradelerinin ahvali şahsiye memuru önündeki İsviçrede evlenme akdi ahvali şahsiye memuru önünde yapılmaktadır beyanıdır ) denilmekte, tanıkların bulunmaması veya memurun yetkisizliğinin evlenmenin geçerliğine etkili olamayacağı, buna karşılık ahvali şahsiye memuru olmayan bir kişinin önünde iradelerin bildirilmesinin evlenmeyi hükümsüz kılacağı açıklanmaktadır..."

"...İstanbul Üniversitesi Medeni Hukuk Ordinaryüs Profesörü Hıfzı Veldet Velidedeoğlu'nun, 1963 yılında İstanbul Nurgör Matbaasında bastırılan "Türk Medeni Hukuku" kitabının 340 ıncı sahifesinde ( ee ) harfleriyle başlayan yazısında, ".... Medeni Kanunun 109 uncu maddesinin 2 nci fıkrasına göre evlendirme memuru da, evlenmenin her iki tarafın muvafakati üzerine kanunen akdedilmiş olduğunu beyan etmelidir. Fakat bu beyan evlenme akdinin asıl unsuru değildir. Nişanlılar memurun sorduğu sorulara onun karşısında evet dedikten sonra memur henüz bir beyanda bulunmadan ölürse veya nişanlılar evet dedikten sonra bunlardan biri, memur henüz beyanda bulunmadan önce ölürse evlenme tamamdır; denilmekte, ( pp ) harfleriyle başlayan sonraki yazıda bu yön, ayrıca doğrulanmaktadır..."

Aynı kararda : "...Evlenme memurunun aldığı bu olumlu karşılıklar üzerine, evlenmenin yasaca aktedilmiş olduğunu söylemesi bile evlenme akdinin meydana gelebilmesi için esaslı bir unsur olmadığı gibi, yapılan evlenme akdini deftere işleyip altını imzalaması da idari bir şekil işleminden ibaret olup evlenmenin geçerli sayılmasını sağlayacak bir şartı da olamaz. Bu sebeple evlenme akdinin teşekkülü ile bunun belgelendirilmesi işini birbirine karıştırmamak gerekir..." açıklaması yapılmıştır.

Neticeten -geçerlik şekli- olarak resmi şekle tâbi olmayan ve tarafların birbirine uygun olarak iradelerini, yetkili memur önünde açıklamaları ile münakit olan evlenme akdinde, yetkili memurun sarhoş olmasının -tek başına- evlenmenin sıhhatine halel getirmeyeceği kanaatindeyim.

* Kararda muhalefet şerhi de mevcuttur.

Saygılar...