Mesajı Okuyun
Old 22-04-2007, 21:04   #3
EEE

 
Varsayılan Teknik Olarak Usulsüz Elektrik Kullanımı

Elektrik tesisatları,her binanın kullanım amacına uygun olarak önceden hazırlanan ve yetkili kişiler tarafından onaylanmış olan projelere göre tesis edilirler. Binanın kurulu gücünü ve sürekli olarak çekilecek elektrik enerjisini karşılayabilecek kesitte elektrik kablosu kullanmak zorunludur. Elektrik sayacından geçse bile, onaylı projesinde olmayan yerlere elektrik enerjisi vermek, tesisin kurulu gücünün aşılmasına, elektrik kablolarının aşırı yüklenerek yangın çıkmasına yolaçabilecektir. Bu nedenle TEDAŞ oluru olmaksızın yapılan bu ve benzeri kullanımlar "USULSÜZ" kullanım kapsamındadır. Usulsüz kullanımlarda izlenmesi gereken hususlar EPDK tarafından çıkarılan 29.12.2005 tarihli 622 Nolu Kurul Kararı'nda belirlenmiştir.(Usulsüz kullanım halinde dava açılmasına gerek yoktur. İlgili kurum olan TEDAŞ gereğini yapmaktadır.) Kaçak/Usulsüz elektrik enerjisi kullanımı ile ilgili birçok teknik ayrıntının hukukçular tarafından açıklanmaya, yorumlanmaya çalışıldığını görüyoruz. Uzman kişiler tarafından yapılması gerekenlerin, hukukçular tarafından yapılmaya çalışılması, doğru sonuçlara ulaşılmasını zorlaştırmaktadır. Bunun tersi de aynı şeydir. Bu nedenle aşağıdaki hususları açıklamak, konu ile ilgili tüm kişi ve kurumlara yararlı olacağı inancındayım. Kaçak elektrik enerjisi kullanımı konusunda açılan davalarda: 1- EPDK tarafından yapılan son düzenlemeye göre, TEDAŞ elemanları tarafından düzenlenen tutanaklarda 01 Ocak 2006 tarihinden itibaren"TANIK" imzası zorunludur. Bu zorunluluk, bu günlere gelinceye kadar yapılan uygulamalardaki aksaklıkların ortadan kaldırılmasına yönelik yeni bir düzenlemedir. 2- TEDAŞ ekipleri, altında "TANIK" imzası olmayan eski tip tutanakları kullanmaya devam etmektedirler. Eksik imzalı tutanaklar şaibeli ve hukuk dışıdır. Yasal prosedüründe belirtildiği şekilde düzenlenmemiş olan hiç bir belge, suçlamaya dayanak yapılamaz. 3- Forumlarda bu konuda yazılan bazı açıklamalardan da anlaşılacağı gibi, TEDAŞ elemanları tarafından bu güne kadar düzenlenen tutanakların çoğunun daha savcılıklara intikal ettirilmeden "HALLEDİLDİĞİ" anlaşılmaktadır. İstismara açık olan bu konuda, sanık konumuna düşen bir savcının bile olduğunu biliyoruz. 4- Savcının veya hakimin görevlendireceği tarafsız bir bilirkişinin , yapılacak tespitlerde "TANIK" olarak bulundurulması, yetkililer üzerindeki şaibeleri ve istismarı ortadan kaldıracaktır. (Altında "TANIK" imzası yeri açılan yeni tutanak örneği EPDK Kararı Ek-1 de verilmiştir ve bu değişiklik yukarıda izahına çalışılan istismar konusunun önüne geçmek için yapılmıştır.) 5- Halen bir çok elektrik sayaç ve dağıtım panosunun mühürsüz olduğunu biliyoruz. TEDAŞ ekipleri tarafından bilerek bırakılan bu eksikliğin, çoğu kez abonelerin aleyhine olarak istismar edildiğini de biliyoruz. Yeni düzenlemenin üzerinden 16 ay süre geçmiş olmasına rağmen, TEDAŞ ekipleri tarafından hala yürürlükten kaldırılmış olan eski tip tutanakların düzenlenmeye devam edildiğini, şaibeli ve istismara açık bu tutanaklarla davalar açılmaya, hatta bu tutanaklara dayanarak TEDAŞ tarafından ağır para cezaları kesilerek, haksız kazanç elde edildiğini de biliyoruz. Ek olarak, sözkonusu abonelerin 6yıl 8aya kadar hapis ile de ikinci kez cezalandırıldıklarını da biliyoruz. Konunun uzmanı olan TEDAŞ, ilgili prosedüre aykırı işlemlerini bile, konunun uzmanı olmayan hukukçulara kabul ettirebilmekte, yine elektrik konusunda hiç bir bilgisi ölmayan sanıklara ağır cezalar verilmesine yolaçmaktadır. 6- Tutanakların prosedüre uygun olarak düzenlenlendiğinin tespiti halinde dava kabul edilebilir. Aksi halde, dava açılması hukuki dayanaktan yoksun olur. 7- Davanın kabul edilmesi halinde, usulüne uygun yargılama sürecinde "Uzman Bilirkişi Raporu" alınır. Alınan rapor bir başka bilirkişi raporu ile denetletilir. Bu raporlar Akademik Bilirkişi Heyeti raporu ile nihai şekle getirilir. Sanık vekili hukukçular, izahına çalıştığım hususları mahkemede kabul ettirmeleri halinde, elektrik konusundaki teknik ayrıntılar içinde çaresiz kalmayacaklardır. 8- Bu konuda geçmişte sonuçlanmış olan bir çok davada "SANIKLARIN" cezalandırılmış oldukları görülüyor. Oysa olması gereken, suçu sabit olan "SUÇLULARIN" cezalandırılmalarıdır. Bir çok dava dosyası üzerinde yeterli"TEKNİK" irdeleme yapılmadan, dosyaların TEDAŞ tutanaklarındaki suçlamalar doğrultusunda karara bağlandığı görülmektedir. Yeterli "TEKNİK" irdeleme yapılmadan verilen kararların duruşmalarına katılan tüm hukukçular, karar hangi mahiyette olursa olsun, bunun vicdani sorumluluğu ve vebali altındadırlar. 9- Elektrik hırsızlığı "Nitelikli Hırsızlık" kapsamında , cezası ağırlaştırılmış bir suçtur. Bu eylemin , gecenin karanlığından da yararlanılarak ve sadece gece saatleri içinde gerçekleştirilmesi, TCK Madde 143 kapsamında değerlendirilebilir. Aksi halde, eylemin gündüz saatlerine de sarkması "devamlılık" arzedecek ve "Mütemadi Suç" niteliği kazanacaktır. Bu husus tüm hukukçular tarafından bilinmesine rağmen, hala birçok davada rutin bir şekilde TCK 143. Maddenin uygulandığına tanık oluyoruz. 10- Elektrik bir fen bilim dalıdır.Fen bilimleri deneylere ve ispata dayalıdır. Yorum yöntemiyle kanaat üretmek fen bilimlerine aykırıdır. Bu nedenle, bu tür davalarda elde edilen kanıtlar somut verilere dayanmalı ve şaibeden uzak olmalıdır. Uzmanlık gerektiren bir konuda ,sanıklara isnad edilen eylemleri , ne sanıkların ve ne de hukukçuların , konunun uzmanı gibi değerlendirmeleri beklenemez. Bu nedenle, hukukçular, yukarıda izahına çalıştığım hususlarda acele etmeden, yeterince uzman görüşünün alınmasına ve bu konudaki içtihatların oluşmasına gayret etmelidirler. 11- Her hukukçunun, her konuda uzman olmadığı forumlara yazılanlardan da açıkça anlaşılmaktadır. "Uzman Bilirkişi" olarak rapor düzenleyen her elektrik mühendisi de , teknisyeni de, doçenti, profesörü de uzman değildir. Düzenlenen raporlara da, TEDAŞ tarafından düzenlenen tutanaklara da aynı kuşkucu ve hukukçu mantığıyla yaklaşılmalıdır...