Mesajı Okuyun
Old 14-06-2003, 12:49   #8
juris

 
Varsayılan

Sayın Özcan'ın da belirttiği gibi, Medeni Kanunun evlenmeye ve evliliğin hükümlerine ilişkin düzenlemeleri (MK 132, 134, 136, 157, 173, 182, 183, 187) eşcinsellerin evlenemeyeceğini göstermektedir. Burada yasakoyucu özellikle sessiz kalmıştır. Bilinçli boşluk söz konusudur.

MK'da geçen "eş" ve "eşler" ifadeleri ise sadece bayanların "karı" ifadesinden rahatsız olması sebebiyle MK'ya alınmış ve böylece kadın ve erkek arasında eşitlik de şeklen sağlanmıştır. Uygulamada bu değişikliklerin ne kadar etkili olacağını göreceğiz.

Ne yazık ki, MK yürürlüğe girdiğinde basında da eşcinsellerin evlenebileceğine ilişkin haberler yer almıştı. O dönemin Adalet Bakanı da - hiç gerek yokken - eşcinsellerin evlenemeyeceğini ifade etmişti. Türkiye'nin sosyal yapısı dikkate alındığında eşcinsellere bu yolun uzun süre kapalı olacağını düşünüyorum. Avrupa'da bazı devletler eşcinsellerin evlenmesine izin verse de Avrupa'da genel olarak kabul gören bir uygulama bulunmamasından ötürü, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne dayanılması da söz konusu olmayacaktır. İnsan Hakları Mahkemesi, Sözleşme'yi yorumlarken Sözleşme tarafı devletlerde ortak uygulama bulunup bulunmadığını da gözönüne almaktadır . Eşcinseller Mahkeme'ye başvursa bile, büyük ihtimalle dava kabul edilmeyecektir.

Kayıtlı Beraberliği de inceleyelim. İsviçre'de kayıtlı beraberliğe ilişkin bir kanun tasarısı hazırlandı. Bu kanun tasarısı ayrıca Medeni Kanun ve Borçlar Kanunu'nda da değişiklikler öngörüyor. Beraber yaşayan eşcinsellerin birbirlerine karşı hak ve yükümlülükleri başta olmak üzere bu beraberliğin toplumsal hayata yansımaları da detaylı biçimde düzenlenmiş. Ancak ben bunun da ülkemizde mümkün olduğunu düşünmüyorum. Kamu düzeni gözönüne alınarak eşcinsellerin kayıtlı beraber adı altında beraber yaşamalarının kanunkoyucu tarafından öngörülmesi mümkün değil. Mahkemelerimiz de eşcinselliği "kötü yaşama tarzı" olarak kabul etmekte ve bu görüşün sonucunda velayetin değiştirilmesine, kaldırılmasına karar vermektedirler.

Ülkenin sosyal yapısı, yasakoyucunun ve mahkemelerin görüşleri dikkate alındığında, "olmayacak duaya amin" dememek gerektiğini düşünüyorum.

Saygılarımla