Mesajı Okuyun
Old 20-04-2015, 16:51   #2
heidi

 
Varsayılan

Sayın Meslektaşım, hekim hatasından kaynaklandığı iddiasıyla hem hekim hem de özel hastane aleyhine Hukuk Mahkemesinde maddi-manevi tazminat davası açtık. (Kulak ameliyatı sırasında sinir kesilmesi oluşmuş ve müvekkil yüz felci geçirmiş. Sonuç yüzün şeklinde belirgin bir kayma –bozukluk-, gözün hiç kapanmaması, sıvı gıdaların sadece pipetle içilebilmesi vs.. maalesef) Dava halen devam ediyor. Ayrıca suç duyurusunda bulunduk, savcılık süre aşımı gerekçesiyle takipsizlik kararı verdi ama itirazımız sonrasında yetkili mahkeme bilinçli taksir, olası kasıt ihtimalleri de bulunduğundan süre aşımı gerekçesiyle takipsizlik kararı verilmesi yerinde değildir dedi ve takipsizlik kararını kaldırdı, şimdi doktorun savunması alınacak)


Tabi sizin anlattığınız olayın gelişimi farklı ve anladığım kadarıyla elinizdeki belgeler de sınırlı. (Biz hareket ederken en önemli delilimiz, kulak ameliyatı yapan doktordan farklı bir doktorun yüz felci ile ilgili teşhis ve tedavisi ile ilgili belgelerdi.) Örneğin sizin olayınızda devlet hastanesi acil servisinde bir ağrı kesici verildiği açık fakat sonrasında gittiği özel hastanede ne uygulandığı ve hatta sadece müdahale eden ekibin söyleminden ibaret kaldığı için ölüm sebebi gibi hususlar açık değil.

Ben olsaydım, öncelikle devlet hastaneleri acil servislerinin müdahale çerçevesi ve sorumlulukları üzerine bilgi edinirdim. (Gelen hastanın şikayeti, acil serviste bir teşhiste bulunulup bulunulmadığı vs.) Sonra özel hastanede ne olduğu hakkında bilgi ve belge edinmeye çalışırdım. Ve şahsın ölüm nedeninin kayıtlara ne şekilde geçtiğini araştırırdım.

İhtimaller: 1) Devlet hastanesinde verilen ilaç risk taşıdığı halde verilmiş ve bu da kalp krizini tetiklemiş ise (?)
2) Kişinin hal ve tavrından, şikayetlerinden; rahatsızlığının kalp krizi habercisi olduğu anlaşılabilecek olmasına rağmen (?) ihmal nedeniyle sonucun önüne geçilmemiş ise,
……….
dava açmayı dü-şü-nür-düm.

Gerçekten teknik konu. Kolaylıklar diliyorum.