Mesajı Okuyun
Old 25-08-2011, 06:05   #24
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Gemici

Olayımızın kahramanı kendisini köken olarak Türk diye tanımlıyor; Ve başka birisi çıkıp diyorki, 'bu kahraman Türküm diyor ama, bu gerçek değil, gerçek olan kahramanın Ermeni oluşu'.

Olayı Sayın Dikici'nin: Dava açılmadan önce "Ermeni olmadığı halde bir kişiye Ermenisin…" demenin kişilik haklarını ihlal edip etmeyeceği üzerinde durulması gerekir. Salt "Ermeni…" sözü gerçekte o kişi Ermeni olmasa dahi "küçültücü, kişilik haklarını zedeleyici…" bir söz olarak değerlendirilemez. Sadece hatalı bir tespit, nitelendirme olur. Aksi düşünce ırkçılığın mahkeme eliyle tezahür etmesine neden olur ki, uygar toplumlarda, hukuk devletinin hakim olduğu ülkelerde bu mümkün değildir. görüşüne katılamıyorum. Benim görüşüme göre bu teorik görüş, toplumda var olan yargıları ve önyargıları görmemezlikten geliyor. Mahkeme belirli bir ifadenin hakaret olup olmadığını sırf teori bazında değerlendiremez, değerlendirmemelidir; Değerlendirme yaparken, toplum içinde var olan değer yargılarını, önyargıları, söz konusu grupların objektif olarak gözlemlenen davranış ve ilişkilerini, söz konusu ifadeyi kullanan kişinin ve söz konusu ifadenin hedefi olan kimsenin subjektif durumlarını göz önünde bulundurmak zorundadır.


Sayın Gemici,

Yargının tek görevi adaleti sağlamak olmamalıdır. Adalete ve topluma yön vermek de görevleri arasında kabul edilmelidir. Çoğu zaman ve bilinen klasik anlayışımıza göre toplum kuralları ve ihtiyaçları hukuk kurallarının ve yargı kararlarının doğmasına ve gelişmesine neden olur şeklinde olsa da, kanaatimce çağımızın yargı anlayışında hukuk kuralları ve yargı kararlarının da toplumu şekillendirmede önemli bir işlevi vardır, olmalıdır.

Malumunuz uygar düşünce yapısında ırkçılık insanlık suçudur. Toplum nezdinde geçmişten gelen ancak günümüzün evrsensel değerleriyle çelişen hatalı düşünce yapılarının kırılması adına birçok hukuk kuralları ihdas edilmiş, hemen neredeyse tüm ülkelerin anayasalarında "ırk" ayrımı yasaklanmıştır. Irkların eşitliği prensibi temelinde tesis edilen emredici hukuk kurallarını, hukukun tüm alanlarında bu arada yargı kararlarında da görmek,aramak en doğal hakkımız olmalıdır. Hukuk kurallarıyla, yargı kararlarıyla ve Devlet işleyişindeki toleranssız uygulamalarla ancak ırk ayrımının hatalı olduğu hususu toplum tarafından kanıksanabilir. Evrensel hukuk kurallarına ve yerleşen yeni dünya anlayışına rağmen toplumun fosilleşmiş anlayışını canlı tutmamalıyız.

Anayasamız ırk eşitliğini emrederken, yargı kararlarımızın gerekçesinde ırka aidiyet vurgusunu tek başına "küçültücü, rencide edici" olarak benimsemek kanaatimce en hafif deyimle samimiyetsizlik olur.