Mesajı Okuyun
Old 11-09-2012, 10:44   #2
Av.Ufuk Bozoğlu

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Mehmet Saim Dikici
1) Yargıtay 11.HD. 1997/9815 E. 1998/658 K.
Taraflar arasında açılan davadan dolayı Adana Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 17.9.1997 tarih ve 236-609 sayılı hükmün temyizen tetkiki davacılar vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
Davacılar vekili, müvekkillerinin davalı kooperatif ortağı olup, müvekkillerinin bir bölümünün 6.2.1994 günlü Genel Kurul Toplantısına çağrılmadıkları gibi, toplantıya gelenlere de oy kullandırılmadığını ileri sürerek 6.2.1994 günlü genel kurul toplantısının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı kooperatif vekili davayı cevabında, davacıların tümünün toplantıya çağrılmadığı iddiasının doğru olmadığını, davacıların bir kısmının gerçekte üye olmadığını davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece iddia, savunma, dosyadaki kanıtlar ve bilirkişi raporuna nazaran, iptali istenilen genel kurul toplantısına kayıtlı ortakların tümünün çağrıldığı ve çağrıda bir usulsüzlük bulunmadığı, bir kısım davacıların toplantıya katıldıkları, genel kurulca bu toplantıda ortak sayısının artırılmasına ilişkin karar alınmadığı gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacılar vekilince temyiz edilmiştir.
Davalı kooperatifin 55 ortağının Sanayi ve Ticaret Bakanlığının 27.12.1991 tarih ve 17036 sayılı yazılarına istinaden kooperatifin 17.5.1992 günlü genel kurulunda ortaklıktan ihraçlarına karar verilmiş ise de, bakanlığın anılan emri yasaya aykırı olduğu gibi ihraca ilişkin genel kurul kararının da Adana Asliye Ticaret Mahkemesinin 14.7.1993 gün ve 1992/455 E. 1994/405 K. sayılı ilamıyla iptaline karar verildiği anılan kararın kesinleştiği anlaşılmaktadır. Bu durumda davacıların kooperatif ortağı oldukları tartışmasız bir biçimde ortaya çıkmaktadır. Bu tespitten sonra kooperatiflerde genel kurulun toplantıya ne şekilde çağrılacağı hususunun incelenmesi gerekmektedir. Kooperatifler Kanununun 45 nci maddesinde düzenlenmiş bulunmaktadır. Emredici nitelikte olan bu madde hükmüne göre genel kurul ana sözleşmede gösterilen şekil ve surette toplantıya çağrılır. Sözü edilen maddenin yollama yaptığı kooperatif ana sözleşmesinin 28. maddesi hükmüne göre ortakların davetten mutlaka haberdar edilmelerini saylamak üzere toplantı gününden en az 30 gün önce keyfiyetin ortaklara bildirilmesi gerekmektedir. Bu koşul tam olarak yerine getirilmemişse ortada yasaya ve ana sözleşmeye uygun bir genel kurul çağrısı olmadığı gibi, bu şekilde toplanan bir genel kurulun varlığından da söz edilemez. Gerçekten, yönetim kurulunca toplantıya katılması aracı edilmeyen ve önemli sayıda birtakım ortaklara çağrı yapılmadan toplanan genel kurulda alınan kararların hukuken himaye görmesi doğru değildir. Ortada usulsüz bir çağrı değil kanuna aykırılık söz konusudur. Yasaya ve ana sözleşmeye aykırı olarak yapılan çağrı üzerine toplanan genel kurulda alınan bütün kararlar hükümsüz ve geçersizdir. Böyle bir toplantıda alınan kararların yoklukla malul olduğunun tespitini ise, Kooperatifler Kanununun 53 üncü maddesindeki koşullar aranmaksızın davetin usulü dairesinde yapılmadığını öne süren her ortak isteyebilir. Davacıların bir kısmına 6.2.1994 günlü genel kurul toplantısında hazır bulunmaları için ana sözleşmede öngörülen şekilde çağrı yapılmadığı açıkça anlaşıldığından, sözü edilen toplantıda alınan kararların iptaline karar verilmesi gerekirken yasal olmayan gerekçelerle davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış ve kararın açıklanan nedenlerle bozulması gerekmiştir.
Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün davacılar yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 9.2.1998 tarihinde oybirliği ile karar verildi.