Mesajı Okuyun
Old 14-05-2014, 08:46   #19
olgu

 
Varsayılan

Bu karar çerçevesinde konudaki soruyu tekrar değerlendirmek gerekebilir diye düşündüm.

okulda kaçan bir insana panik halinde dahi olsa arkadan ateş etmenin meşru müdafaa kapsamına girmeyeceği anlatılırken, kararda meşru müdafaa diye olabileceği kabul edilmiş...

Alıntı:
Yargıtay
1. Ceza Dairesi

Esas : 2013/2791
Karar : 2013/5664
Tarih : 10.10.2013

* KASTEN ÖLDÜRME
* YASAL SAVUNMANIN KOŞULLARI
* YASAL SAVUNMADA SINIRIN AŞILMASI


Özet: Sanığın, maktul ve arkadaşlarının hırsızlık suçunu işlemek amacıyla marketin kepengini açmasından itibaren, bu suçun gerçekleşmemesi ve vazgeçmeleri için çaba göstermesine rağmen saldırıyı defedememesi karşısında ve kendisine ait malları korumak amacıyla, olay yerinden mallar ile kaçan maktulün bulunduğu araca ateş etmesinde yasal savunma koşullarının gerçekleştiği ve aşırıya kaçmadığı, maktulün yaralanarak ölmesinin yasal savunma kapsamında kalıp sanığın bu suçtan sorumlu tutulamayacağı gözetilmelidir.

(5237 s. TCK m. 25/1, 27/2) (5271 s. Ceza Muhakemesi K m. 223/2)

Toplanan deliller karar yerinde incelenip, sanık İbrahim Halil'in suçunun sübutu kabul, incelenen dosyaya göre verilen hükümde bozma nedeni dışında isabetsizlik görülmemiş olduğundan, Cumhuriyet Savcısının sanığın eyleminin tahrik altında kasıtlı adam öldürme suçunu oluşturduğuna yönelen ve yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine;

Ancak;

Oluşa ve dosya içeriğine göre; Olay gecesi, maktul Cihangir ve arkadaşları, düz kontak yapmak suretiyle çaldıkları araçla tanık Yücel'e ait tekel bayisinin kilidini demir kesme makasıyla keserek, bayii içinden tekel malzemelerini ve yazar kasanın bozuk para çekmecesini aldıkları, arabanın bagajına koyduktan sonra aynı araçla saat 05.00 sularında sanığın marketinin önüne geldikleri, demir kesme makasıyla kilidi keserek marketin kepengini açmaya çalıştıkları, bu sırada sanık İbrahim Halil'in kendisine ait ve evinin alt katında bulunan marketin kepenklerinin açıldığını duyması üzerine, uyanarak evinin balkonuna çıktığı, marketin önünde bir aracın kapıları açık halde park etmiş, maktul ve arkadaşlarının kepenklerinin yarısına kadar açık olan marketten eşyaları taşıyarak araca yüklediklerini gördüğü, "ne yapıyorsunuz o malları bırakın" diye bağırmak suretiyle kaçmalarını sağlamak istediği, ancak maktul ve arkadaşlarının sanığa küfür ederek eylemlerine devam ettikleri, maktul Cihangir'in daha sonra aracın içinde ele geçen sallama tabir edilen elindeki bıçağı balkondan bağırmak suretiyle eylemlerinden vazgeçirmeye çalışan sanığa gösterip, küfür ederek "gir içeri" diye karşılık vermesi üzerine sanığın evin içine girip, evde bulunan ruhsatlı silahını alarak balkona tekrar çıktığı, şahıslara bağırarak önce havaya üç el ateş ettiği, maktulün arkadaşlarının silah sesiyle olay yerinden kaçtıkları, maktul Cihangir ise kaçmayarak marketten taşıdıkları tekel malzemelerinin yüklü olduğu araca binerek hareket ettirdiği, sanığın araçla mallarının da götürüldüğünü görmesi üzerine aracın arkasından araca doğru ateş ettiği, araçta giriş delikleri oluşturan mermilerin aracın içinde şoför koltuğunda oturan maktulün sırt bölgesine isabet etmesi sonucu maktulün yaralanarak öldüğü olayda;

Sanık İbrahim Halil'in maktul Cihangir ve arkadaşlarının hırsızlık suçunu işlemek amacıyla marketin kepenginin açılmasından itibaren, bu suçun gerçekleşmemesi ve vazgeçmeleri için çabalamasına rağmen saldırıyı defedememesi karşısında ve kendisine ait malları korunmak amacıyla, olay yerinden mallarıyla kaçan maktulün bulunduğu araca ateş etmesinde yasal savunma koşullarının gerçekleştiği ve yasal savunmada aşırıya kaçmadığı, maktul Cihangir'in yaralanarak ölmesinin yasal savunma kapsamında kaldığı ve sanığın bu suçtan sorumlu tutulamayacağı anlaşılmakla, TCK.nın 25/1 ve CMK.nun 223/2-d maddeleri uyarınca sanık İbrahim Halil hakkında ceza verilmesine yer olmadığına ve beraatine kararı verilmesi gerekirken, yazılı şekilde sanığın maktul Cihangir'e karşı eylemini yasal savunma sınırının aşılması suretiyle işlediğinden bahisle TCK.nın 27/2 maddesi uyarınca ceza tertibine yer olmadığına karar vermesi,

Bozmayı gerektirmiş, Cumhuriyet Savcısının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün tebliğnamedeki düşünceden farklı nedenle (BOZULMASINA), 10.10.2013 tarihinde OYBİRLİĞİYLE KARAR VERİLDİ.