Mesajı Okuyun
Old 11-02-2002, 23:55   #2
seyyah

 
Varsayılan YNT:ZOR BİR SINAV SORUSU!!!

merhaba,
son sorudan başlayalım. B, nesebin reddi davası açtı diye sorduğunuza göre, bu çoçuk C tarafından doğurulmuş olmakla birlikte sanki evlilik birliği içinde doğmuş gibi A tarafından anası B olarak gösterilmiş demektir. Şimdi bu çocuk C'den doğmakla birlikte B'den doğmuş gibi nüfusa kaydedildiğine göre nesebi gayet sahih bir çocuktur. Onun nesebinin düzeltilmeye ihtiyacı yok.
Şimdi açıklamanıza ve sonra ilk sorunuza dönelim. Eğer B bu çocuğun anası olmadığını, anasının C olduğunu iddia ediyorsa nesebin reddi davası açamaz. Açabileceği tek dava Nüfus Kanunu'nun 46. maddesine tabi ana adının tashihi davasıdır. Davayı kocasına, çocuğa ve çocuğun annesi olduğunu iddia edene, bunlar yok ise yasal mirasçılarına karşı ikame edecektir. Eğer kendisi akıl hastalığına düçar ise esasen ona vasi atanması gerekir. Davayı da yani nüfus kayıt tashihi davasını da onun yerine yasal temsilcisi olarak vasisi açacaktır. Vasi, bu konuda kendisini vasi atayan mahkemeden husumete izin belgesi de almak zorundadır. Mahkeme de çocuk eğer küçükse ona bir kayyum atayacaktır. Elbetteki o davada çocuğun anasının kim olduğu sorusuna cevap aranırken nesep sıhhati de gündeme gelecektir, ama dava doğrudan nesebin reddi davası olarak anılamaz. Nesebi red hakkı bizim hukukumuzda sadece kocaya tanınmıştır (MK 241 vd.). Ancak koca bu hakkını kullanmaksızın 1 aylık hak düşürücü süre içerisinde ölmüş, temyiz kudretini kaybetmiş ya da gaip olmuş ise o takdirde durumdan hukukları etkilenen diğer ilgililer bu davayı koca yerine açabilirler (MK 245).
Sizin açıklamanızın son bölümünde A ile C'nin cinsel ilişkiye girmeden önce A'nın C'ye evlenme vaadinde bulunduğu, evli olduğunu sakladığı ve bu ilişkiden 7 ay sonra bir çocuk olduğu belirtilerek ortada MK'nun 249. maddesini ilgilendiren bir durum varmış gibi bir anlam çıkıyor. Ancak hiç alakası yok.
umarım aydınlatıcı olmuştur.. selamlar

07-07-2000 01:18:01