Mesajı Okuyun
Old 20-02-2024, 16:18   #8
Yücel Kocabaş

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan sailor1981
Vasiyetnamenin SAHTELİK nedeni ile iptali kararının kesinleşmesi sonrası haksız şekilde sahte vasiyetname ile üzerine malları geçirerek satan, haksız kazanç elde eden mirasçıya (vefatı sonrası onunda mirasçılarına) karşı açılacak (vasiyete konu mallar satılmış) alacak /rücu davasında zamanaşımı sizce ne kadar süredir?

Kural olarak,vasiyetname iptal edilmekle, davacının tapuyu eski haline getirme ya da sebepsiz zenginleşme esaslarına göre tazminat talep etme hakkı doğar.

Sebepsiz zenginleşmede zamanaşımı süresi TBK.m.82'ye göre ; hak sahibinin geri isteme hakkının olduğunu öğrendiği (sahtecilik ilamının kesinleştiği) tarihten başlayarak 2 yıl ve her halde zenginleşmenin gerçekleştiği (tapuyu üzerine geçirdiği) tarihten başlayarak 10 yıldır.

Bununla beraber kişisel kanıma göre; ortada vasiyetnamenin sahteciliğe dayalı olarak iptali durumu vardır. Sahtecilik ile yapılan işlem "kesin hükümsüzlük" (mutlak butlan ) ile temelinden başlangıçtan beri hükümsüz olan bir işlemdir. Bu yönden tapunun eski haline getirilmesi zamanaşımına tabi değildir.Taşınmaz iyiniyetli 3. kişiye satılmış olmasaydı yada 3. kişi dahi kötüniyetli olsaydı , davacı tapu iptali davası açabilecek ve bu dava zamanaşına tabi olmayacak idi. Olayda 3. kişinin iyiniyetinden dolayı tapu iptali yerine taşınmazı satandan tazminat talep edilmesinin de zamanaşımına tabi olmayacağı düşünülebilir.

Nitekim, Yargıtay 1.HD. si, sahtecilik gibi " kesin hükümsüzlük" ile hükümsüz olan "muris muvazaasında" tazminat talepli davaların zamanaşımına tabi olmayacağına dair aşağıdaki kararının sorudaki olaya da uygulanmasının mümkün olabişleceğini düşünüyorum.

"Diğer taraftan,, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı olarak tapu iptal ve tescil istenebileceği gibi, tazminat istenebileceğinde de kuşku yoktur. Davacılar, somut olayda tazminat isteğini tercih etmişlerdir. Öyleyse ise mahkemece yapılacak iş, miras bırakanın davalıya yapmış olduğu temlikin ... muvazaa ile illetli olduğunun saptanması halinde zamanaşımı hükümlerine tabi olmayacağı gözetilmek suretiyle bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir." ( 1.HD. 14.04.2015 T. 2015/5611 E. 2015/5415 K.)