Sn. Av.Bilal;

Öncelikle geçmiş olsun diyorum.

Yaşadığınız olayı anlatırken duyduğum kızgınlığı anlatmaya kelimeler yetersiz kalır.

Bu konuları tartışırken bazı meslektaşlarımızın (saldırıları kanıksamış bir şekilde) haciz mahallinde bu tür şeylerin olabileceği ve abartılmaması gerektiği yönündeki mesajlarını da okuyoruz maalesef.

Olayı anlatış biçiminiz bile o an orada nasıl bir tavır takındığınızı gösteriyor. Yani sizin "kışkırtıcı" davranışlarınız sonucu böyle bir olayın gerçekleşmediği anlaşılabiliyor.

Fakat üzüldüğüm bir nokta da yine sizin de belirttiğiniz gibi "duyarsızlık"! Almanya'da bir papazın can pahasına öğrendiği gerçeği öğrenebilmek için daha kaç can vermek gerekecek:

“Naziler önce komünistleri aldılar. Ben komünist değildim ve ses çıkarmadım. Sonra sendikacıları götürdüler. Ben sendikacı da değildim, sesimi çıkarmadım.
Daha sonra Yahudilere sıra geldi. Ben Yahudi de değildim, sustum. Bir gün beni almaya geldiklerinde, sesini çıkaracak kimse kalmamıştı.. ."

Sizi, şikayetçi olmamanız konusunda telkin etmeye çalışan taksici de umarım bunu acı bir tecrübeyle öğrenmez...

Avukatların can güvenliği konusunda Barolar Birliği (taziye ve geçmiş olsun mesajları yayınlamak dışında) ne yapıyor bilen var mı?

Tekrar geçmiş olsun, saygılar...