Mesajı Okuyun
Old 16-11-2013, 15:43   #10
av.cemile

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY
10.Hukuk Dairesi

Esas: 2011/2271
Karar: 2012/7355
Karar Tarihi: 12.04.2012

ÖDEME EMRİNİN İPTALİ İSTEMİ - LİMİTED ŞİRKETİN PRİM BORÇLARININ TAHSİLİ AMACIYLA GÖNDERİLEN ÖDEME EMRİ - İDARİ İTİRAZDA BULUNULUP BULUNULMADIĞI - HAK DÜŞÜRÜCÜ SÜRE - HÜKMÜN BOZULMASI GEREĞİ

ÖZET: Somut olayda; davalı Kurum tarafından prim alacaklarının tahsili amacıyla davacıya ödeme emrinin 03.12.2009 tarihinde tebliğ edildiği, davacının 14.12.2009 tarihinde eldeki davayı açması karşısında ve anılan ödeme emrinde itiraz yolu olarak iş mahkemelerine dava açılabileceği ihtarında bulunulmayıp, aksine sadece vergi itiraz komisyonundan bahseden 6183 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanacağı ihtarında bulunması nedeniyle, davacının idari itirazda bulunup bulunmadığı araştırılıp; Kurumun davacının itirazını usul yönünden reddederek itiraz merciinin iş mahkemeleri olması gerektiği yönünde kanun yollarını açıkça gösterici işlem tesis etmeyip, bir anlamda davacıyı yanıltıcı şekilde itirazını değerlendirmeye alması halinde, Kuruma ödeme emrinin tebliğinin ardından yaptığı başvurunun hatalı mercie (görevli olmayan yere) yapılan başvuru ve dolayısıyla sonrasında açtığı davanın yedi günlük süresi içerisinde açılmış bir dava olarak kabulü gerekeceğinin, idari itiraz yoluna başvurulmaması halinde ise hak düşürücü sürenin geçirilmiş olması nedeniyle davanın reddi gerekeceğinin gözetilmemiş olması usul ve yasaya aykırıdır.

(2709 S. K. m. 40) (6183 S. K. m. 55, 58) (2576 S. K. m. 13, 15) (506 S. K. m. 80) (5510 S. K. m. 88) (YHGK 10.04.2002 T. 2002/21-201 E. 2002/297 K.) (YHGK 24.03.2004 T. 2004/10-164 E. 2004/170 K.) (YHGK 02.11.2011 T. 2011/21-571 E. 2011/680 K.)

Dava: Dava, ödeme emrinin iptali istemine ilişkindir.

Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davanın kabulüne karar verilmiştir.

Hükmün, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi M. Y. tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.

Davacının ortağı olduğu limited şirketin prim borçları nedeniyle davacı hakkında yapılan icra takibi kapsamında düzenlenen ödeme emrinin iptali istemine ilişkin olan davada, zamanaşımı nedeniyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kamu alacağının tahsili amacıyla 6183 sayılı Kanun'un 55'inci maddesi uyarınca düzenlenip tebliğ edilen ödeme emrine karşı borçlu, anılan Kanun'un 58'inci maddesi uyarınca, <...7 gün içinde alacaklı tahsil dairesine ait itiraz işlerine bakan vergi itiraz komisyonu nezdinde itirazda bulunabilir...>

Öncelikle belirtilmelidir ki; Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 10.04.2002 gün ve 21-201-297; 24.03.2004 gün ve 10-164-170; 02.11.2011 gün ve 21-571-680 sayılı kararlarında da benimsendiği üzere itiraz için öngörülen yedi günlük sürenin hak düşürücü nitelikte olduğu konusunda kuşku bulunmamaktadır. Hak düşürücü süre, niteliği itibariyle sonuçlarını kendiliğinden meydana getirir ve bu nedenle re'sen nazara alınmalıdır.

6183 sayılı Kanun'un 58'inci maddesinde <vergi itiraz komisyonu>na itiraz edilebileceği öngörülmüş ise de; 2576 sayılı Bölge idare Mahkemeleri, İdare Mahkemeleri ve Vergi Mahkemelerinin Kuruluşu ve Görevleri Hakkında Kanun'la kurulan vergi mahkemelerinin faaliyete geçmesiyle, itiraz komisyonlarının görevleri son bulduğundan, anılan 2576 sayılı Kanun'un 13 ve 15'inci maddeleri uyarınca, madde metninde geçen <itiraz komisyonu> terimi <vergi mahkemeleri>; <itiraz> terimi ise <dava> olarak anlaşılmalıdır. Söz konusu kamu alacağının Sosyal Güvenlik Kurumu alacağı olması durumunda ise; mülga 506 sayılı Kanun'un 80 ve 5510 sayılı Kanun'un 88'inci maddesinin Kurum alacaklarının tahsilinde 6183 sayılı Kanun'un uygulanacağı ve bu uygulamadan doğan uyuşmazlıkların çözümlenmesinde iş mahkemelerinin görevli olacağı yönündeki düzenlemesi gereği, <itiraz komisyonu> teriminin <İş Mahkemesi> olarak anlaşılması gerekeceği açıktır.

Öte yandan; hak arama özgürlüğü T. C. Anayasası'nın 40'ıncı maddesi uyarınca güvence altına alınmış olup, Sosyal Güvenlik Kurumu alacaklarının tahsilinde ilgili mevzuatın vergi alacaklarının ve Sosyal Güvenlik Kurumu alacaklarının tahsil uygulamalarındaki farklılıklar nazara alınarak ilgiliye, işleme karşı başvurabileceği kanun yolu ve süresinin açıkça belirtilmesi; bu kapsamda da alacağının tahsili amacıyla gönderilen ödeme emrinde 6183 sayılı Kanun'un 58'inci maddesi ile öngörülen itiraz hakkının kullanılabilmesi için, yedi günlük süre içinde iş mahkemesine dava açabileceğinin ihtaratını içerir şekilde düzenlenmesi gerekir.

Somut olayda; davalı Kurum tarafından prim alacaklarının tahsili amacıyla davacıya ödeme emrinin 03.12.2009 tarihinde tebliğ edildiği, davacının 14.12.2009 tarihinde eldeki davayı açması karşısında ve anılan ödeme emrinde itiraz yolu olarak iş mahkemelerine dava açılabileceği ihtarında bulunulmayıp, aksine sadece vergi itiraz komisyonundan bahseden 6183 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanacağı ihtarında bulunması nedeniyle, davacının idari itirazda bulunup bulunmadığı araştırılıp; Kurumun davacının itirazını usul yönünden reddederek itiraz merciinin iş mahkemeleri olması gerektiği yönünde kanun yollarını açıkça gösterici işlem tesis etmeyip, bir anlamda davacıyı yanıltıcı şekilde itirazını değerlendirmeye alması halinde, Kuruma ödeme emrinin tebliğinin ardından yaptığı başvurunun hatalı mercie (görevli olmayan yere) yapılan başvuru ve dolayısıyla sonrasında açtığı davanın 7 günlük süresi içerisinde açılmış bir dava olarak kabulü gerekeceğinin, idari itiraz yoluna başvurulmaması halinde ise hak düşürücü sürenin geçirilmiş olması nedeniyle davanın reddi gerekeceğinin gözetilmemiş olması usul ve yasaya aykırıdır.

O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.

Sonuç: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 12.04.2012 gününde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programı