Mesajı Okuyun
Old 16-04-2013, 19:30   #4
tiryakim

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
17.HUKUK DAİRESİ
E.2009/307
K.2009/2610
T. 22.04.2009
DAVA: Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı N.İ. tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:

KARAR: Hükmüne uyulan Yargıtay bozma ilamında özetle; davacı alacağını davada taraf olmayan N.İ. adlı kişiye temlik ettiğine göre aktif dava ehliyeti sona ermiş olması nedeniyle mahkemece HUMK.nun 186.maddesi uyarınca lehine temlik yapılan N.İ.'nin davadan haberdar edilip huzuru ile davanın sonuçlandırılması gerekirken bu yönde herhangi bir işlem yapılmadan davanın sonuçlandırılmasının doğru olmadığı gereğine değinilmiştir. Mahkemece bozmaya uyulduktan sonra tasarruf tarihinin davacının alacak tarihinden önce olması nedeniyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm temlik alan davacı N.İ. tarafından temyiz edilmiştir. Dava İİK.nun 277 ve devamı maddelerine dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkindir.Tasarrufun iptali davalarında kural olarak, tasarrufun iptal edilebilmesi için borcun doğum tarihinin iptali istenilen tasarruf tarihinden önce olması gerekir. Somut olayda davacı alacaklı Bornova 1. icra müdürlüğünün 2000/2972 sayılı dosyası ile icra takibine girişmiş ve takibin dayanağı olarak 27.07.2000 tarihli anlaşma olarak gösterilmiş olup borçlu borcu kabul ettiğini bildirmiş davaya konu edilen taşınmaz ise borçlu tarafından davalılardan H.K.’ye 14.07.2004 tarihinde tapu sicil müdürlüğünde satmıştır. Davalılar her ne kadar taşınmazı 24.05.2000 tarihinde noterde düzenlenen satış vaadi sözleşmesi ile satışa konu olduğunu ve mahkemece de bu satışa değer verilerek tasarruf tarihinin borcun doğum tarihinden önce olması nedeniyle davanın reddine karar verilmiş ise de varılan sonuç dosya içeriğine ve Yargıtay uygulamalarına uygun değildir. Tapu kaydına şerh verilmeyen satış vaadi sözleşmesinin yapıldığı tarih tasarruf tarihi olarak kabul edilemez. Çünkü gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi kişisel borç doğuran hukiki bir işlemdir. Borçlandırıcı işlemle mal veya hak borçlunun mal varlığından çıkmış olmaz. İptal davasının konusunu, borçlunun mal varlığından eksilmeye neden olan tasarrufi işlemler oluşturur. Bu nedenle tapudaki satış tarihinin tasarruf tarihi olarak borcun doğumundan sonra gerçekleştiği kabul edilmesi gerekir. Bu durumda mahkemece işin esasına girilmeli, tarafların toplanan ve toplanacak olan tüm delilleri birlikte değerlendirilerek hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken davanın reddine karar verilmiş olması isabetli değildir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı N.İ’nin temyiz itirazları yerindedir, kabulü ile hükmün BOZULMASINA, ve peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacı N.İ'ye geri verilmesine, 22.04.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi.

BAŞARILAR DİLİYORUM ...